"Kız ! Kalk artık saat kaç oldu geç kaldın !" Diyen annemin bağırışıyla araladım gözümü. Evet. 'Güzel kızım, Prensesim' gibi uyandırılmasam da bu da idare ederdi. Aslında nazik bi şekilde uyandırsa uyanmazdım orası doğruydu.
"Kalk kız ! Hala bakıyo aval aval !" Dedi annem yine kibar (!) bi tonda. Oflayarak kaldırdım kafamı. Ayaklarımı yataktan sallandırıp uykulu bi şekilde telefondan saate baktım. Saate baktığın gibi telefonu yere hafif bi şekilde fırlattım. Öyle zenginler gibi para sıçıp telefonu duvara atanlardan değildim. Ee biliyonuz zaten anlatmaya gerek yok. Annem geç kaldığımi söyleyerek hızlı kalkmamı söylemişti ama saat daha 7'ydi. Oflayarak kalktım ve mezun olduktan sonra üstüne işkenceler yapıcağım formalarımı giydim. Ne ? Formamı sevmiyordum diz kapağımın beş karış üstünde olan kısacık-siyah- eteğim, beyaz gömleğim ve siyah beyaz desenli kravatımdan nefret ediyordum. Kravatımı takmıyodum aslında ama yinede sinir bozucuydu. Hızla -çok fazla kısa olan-eteğimi giydim ve diz üstü siyah çorabımı giydim. Rahat edemiyordum tüm gün bununla. Hızla parlatıcımı sürüp saçımı bol bir şekilde topladım.
Aşağıya inip "Selamın aleyküm hayırlı işler millet !" Diye bağırınca annemin 'bi sie' ve babamın 'ne dio aw' bakışıyla karşılaşıp sofraya oturdum. Bi salamı ağzıma attıktan sonra "Nörüyonuz len ailem ?" dedim bütün enerjimle. Harbi sabah sabah bu enerjiyi nerden bulmuştum ayol ?
"Kızım söyle o annene ellerine sağlıkmış." Dedi babam anneme yandan bakış atarak. Anlaşıldı bu sessizliğin sebebi kavga etmeleriydi. Annemde hızla"Kızım söyle babana zıkkımı-" deyip sustu ve "Afiyet olsun de ." Dedi imayla. Zıkkımın kökünü yesin demek ağır olurdu diye düşünmüştü herhalde diye düşünürken babamda "'Hanım o koltuk takımı olmaz' de annene." Dedi memnuniyetsizce. Tekrar kafamı anneme çevirdiğimde annemde "'Tüm vazolarımla uyuyo o koltuk takımı' de babana." Dedi annem. Hızla araya girip "Valla benim bişey söylediğim yok siz böyle böyle konuşun hadi kaçtım." Diyerek ağzımdaki zeytini atıp hızla kapıya koştum.
Koltuk takımı yüzünden kavga etmişlerdi. Gözlerimi devirdim. Akşama sarmaş dolaş yemek yedirirlerdi birbirlerine dxkdkxksks.
Hızla indiğim merdivenlerden giriş kapısına ulaşıp çıktım ve kulaklıktaki müziğin tadını çıkara çıkara yürüdüm.
○○○○○○○○○○○○
Önce Emre olmak üzere Barış, Su, Ateş ve Can'a baktım. Bana umutlu gözlerle bakarlarken kafamı yerinden çıkarırcasına olumsuz bir şekilde iki yana salladım. "Olmaz..bakmayın öyle hayatta olmaz." Dedim hızla.Onlar derse önem vermiyorlardı ama ben bu sene vermek zorundaydım çünkü üniversite sınavı vardı ve sınavda kötü yaparsam hayallerime ulaşamayacaktım. Tek bir hayalim vardı o da İzmir'e gitmekti.
'Tek demeyelim lazım olur.'
Ay hoşt ulan içimdeki ses.
İzmir'i kazanamazsam çok üzülürdüm çünkü sadece İzmir'e gitmek için ders çalışıyordum. Çete ise benden tatile gitmeyi teklif etmiştiler. Tatil Antalya'nın Kaş diye bir yerindeymiş. Ama benim ders çalışmam gerekiyordu. Tatile gitmem değil. Ne ara bu kadar inekleştim gız?
Üniversite sınavı geçsin daha sonra gideriz diye defalarca dememe rağmen beni dinlemeyip hep bir ağızdan 'o zamana yer kalmaz' demişlerdi. Dakikalardır ümitle bakan gözlerine tekrar bakıp "Ay olmaz diyorum ayol ders çalışmam lazım benim." Diye isyan ettim. Emre ordan çıkıp -pizzasıyla aşk yaşamayı bırakıp- koca bi sevgi(!) sözcüğü bıraktı.
"Ay götüm !" Dedi ve yüzünü memnuniyetsiz bir tavır aldı. Hızla Emre'ye bakıp ayakkabımı gösterdim "Emre terlik geliyo bak !" Dedim tehtidkâr bi tavırla. Emre hızla önüne döndü yarım pizzanın hepsini ağzına atıp"Tomom onno no kozoyon yo!" Dedi. Gözlerimi devirdim. Bi kez evde benden çok sert bi terlik yediğinden ayakkabımı göstersem bile korkuyordu yazık. Ama o da benim çocukluk albümüme bakmıştıı. Her neyse detaya gerek yok .