0.0

4.4K 195 155
                                    

merhaba. yepyeni bir kim seokjin fanfiction ile karşınızdayım, umarım hikayemi sever ve okurken keyifli anlar geçirirsiniz.❤ şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederim 🌿

oy verip yorum yapmayı unutmayın.💛

Pazartesi günü son dersimizi süsleyen edebiyat bu hayattaki en sıkıcı şey değil de neydi?

Üstüne üstlük, ses tellerini kalın bağırsağına dolamayı düşündüğüm Minseo'nun sırf Seokjin etkilensin diye cırtlak çıkan sesiyle şiir okuması da cabasıydı!

"Sus artık, otur yerine!" diye böğürmemek için nefsimle yarışırken, Bayan Im en nihayetinde şiirin yarısında olaya müdahale etmiş ve Minseo'yu bir şekilde yerine oturtmuştu.

Yaşa be kadın!

"Hayatım nasıldı?" diye güle oynaya Seokjin'in yanına gittiğinde, göz ucuyla onları izliyordum.

Seokjin'in sadece Minseo'ya gösterdiği gereksiz sıcakkanlılık beni olduğum yerde sinir krizine sokmaya yetmişti.

"Muhteşemdin güzelim," dedi ve gülümsemeye devam etti. "Sen gerçek bir yeteneksin."

Pardon, yetenek mi? Ben de sesimi bir taraflarımdan çıkartsam yetenekli olurdum. Sahi, bu kız nasıl başarıyordu bunu? Bak harbiden gerçek yetenek ha.

Ayrıca şiir okumadı, resmen şaire ve sanatına küfretti. Cennetten Minseo'yu izleyen şairin kemikleri sızlamıştır, eminim.

Sevgilisinin tepkisinden tatmin olmayan Minseo, ilgiye aç bir şekilde Seokjin'den iltifat dilenmeye başladı.

Bu görüntüleri izlemem Seokjin'in bana bakmasıyla son bulurken, onunla göz göze gelmek bile kalbimin depar atmasına neden olmuştu.

Bakışlarımı saniyeler içinde kaçırdım. Ah, salak Seohyun! Ne diye dikizleyip duruyorsun onları?

İçimden kendime saydırıp dururken zil çaldı.

Hızla çantamı kapıp sınıftan kaçarcasına çıktım.

Okul otoparkında kendi şoförümü beklerken, Minseo ve Seokjin'in el ele buraya doğru geldiğini gördüm.

Telefonumla oynuyormuş gibi yapıp onları görmezden gelmeme fırsat bırakmadan Minseo "Hey, Seohyun!" diye seslendi.

Kafamı yavaşça kaldırıp asla mimik oynatmadığım yüz ifademle ona dümdüz bakmaya başladım.

"Söyle?" dedim. Bu bile çok samimiydi bence.

Beni Seokjin'e işaret ederek "Nasıl da kaba görüyor musun, canım?" dedi.

Seokjin "Beni ilgilendirmiyor." dedi bana bakmadan ve belinden tutup yürümeye zorladığı Minseo'yla yanımdan uzaklaştı.

Pekala, kalbim kırılmıştı.

Seokjin'in hiçbir kıza pas vermediğini biliyordum. Kaba bir çocuk değildi, aksine herkese karşı sevgi doluydu.

Yine de, sevgilisi dışında diğer kızlarla ilgilenmiyordu.

Sâdık biriydi ama Minseo için aynısını söyleyemeyecektim.

Onu alt sınıflardan bir çocukla temizlik odasında mercimeği fırına verirken yakalamıştım.

Tabii ki onlar beni görmeden önce bunu görüntülemiştim.

Artı bilmem kaç görüntüler şu an galerimde çok gizli bir dosyadaydı.

Zamanı geldiğinde Seokjin'i aydınlatmayı planlıyordum.

Ah, Seokjin. Çok yakında gerçek bir şölene hazır mısın?

Neyse, fotoğrafı çektikten sonra hemen kaçmıştım oradan. Beni görmelerini istemiyordum çünkü Minseo beni çok rahatsız edecekti.

İki kızı, sırf kendisini başka bir erkeğin altına verirken gördüğü ve kendisi için birer tehdit oluşturduğunu düşündüğü için okuldan attırmıştı.

Okuldan atılmak sorun değil de, Seokjin'i bir daha göremeyecek olmak asıl sorundu.

Bu yüzden, biraz beklemem gerekiyordu.

Şoförüm gelince, o kapımı açmadan ben açıp bindim ve eve gidene kadar sadece Seokjin'i düşündüm.

bir geçiş bölümüdür, asıl olaylar ilerleyen bölümler de başlayacak 💟

finally found you :: kim seokjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin