1.4

1.8K 176 19
                                    

Seokjin'i çok uzun süre sevdim. Gözünün önünde olmama rağmen dikkatini çekmediğim için çok kez üzüldüm ama bunların hiçbiri için ona kızamazdım. Hiç kızmamıştım da.

İyi olmasını, mutlu olmasını ve ne olursa olsun sevilmesini istiyordum. Üzülmesin, acı çekmesin ve güzelce yaşasın. Çünkü benim mutluluğum onun mutluluğuna bağlıydı ve bu bir senedir bu şekildeydi.

Sadece ufak bir tebessümüyle günümü kurtardığını keşke bilseydi.

Jisoo "Telefonunu ver," dedi bilgisayarını açarken. "Çektiğin görüntüleri buraya aktaracağım."

İki hafta beklemek isterdim ama bu sadece zaman kaybı olacaktı. Bunu hemen bugün halletmem gerekiyordu. Seokjin'in hiçbir şey bilmeden Minseo'yla çıkmaya devam etmesi sadece kötü hissettiriyordu.

"Ben sana mesaj attığımda Seokjin dahil herkese atarsın videoları," dedim. "Önce Minseo'yu ziyaret etmek istiyorum."

Jisoo sırıttı. "Tabii güzelim. Biraz şovun kimseye zararı olmaz."

Kütüphaneden çıkıp sınıfa girdim. Seokjin ortalarda yoktu. Birkaç kızla konuşan Minseo'ya bahçeye gelmesini söyleyip önden yürümeye başladım.

Karşıma geçtiğinde "Çok cesursun," dedi. "Sana bu okulda cehennemi yaşatacağımı bile bile benimle mi oynuyorsun?"

Güldüm. "Benimle ilk oynayan sensin. Sana fırsat bırakmadan asıl cehennemi ya ben sana yaşatırsam? Ne yapabileceksin ki?"

Etrafa bir göz atıp bana biraz yaklaştı. "Bizi mi çektin? Görüntülerin var mı?"

Onu iterken "Yaklaşma, sürtük kokusu alıyorum," dedim. "Ayrıca evet, biraz videoya almış olabilirim."

Gözleri sinirden koyulaşırken "S-sen...-" dedi ve saçımı kavradı. "Sen beni mi çektin? Ne yapacaksın? Seokjin'e mi atacaksın? Eğer öyle bir şey yaparsan...-"

Elinden kurtulduğum an yanağına bir tane patlattım. "Onu haketmiyorsun!"

Öyle bir bağırdım ki birkaç adım geriledi. Bu esnada etrafımız git gide kalabalıklaşıyor, herkes kendi arasında bir şeyler fısıldaşıyordu.

"O kadar zavallısın ki, pis işlerini okul gibi bir yere taşıyorsun," dedim. "Rezilliğinde mecburen burada olacak. Bu sefer bittin."

Telefonumdan Jisoo'ya mesaj attığımda dakikalar içinde herkesin telefonu titremeye başladı.

Minseo ağlayarak telefona bakan kalabalık arasından koşarak okula girerken saçlarımı düzelttim. İleride buraya doğru gelen Seokjin telefonu titreyince cebinden çıkartıp ekrana bakmaya başladı.

Her ne izlediyse kaşları çatılmış ve ağzı şaşkınlıkla aralanmıştı. Başını yavaşça ekrandan kaldırıp dolan gözlerini kırpıştırarak etrafına bakarken ona yaklaştığımı görünce gözlerini benden çekmedi.

"Kendini hazırlamanı söylemiştim," dedim. "Gözünü hiçbir zaman tam anlamıyla açmadın. Üzgünüm ama bu biraz da senin suçun."

Yanından geçip çıkışa ilerledim. Yüz ifadesi canımı yakmıştı. Kötü olacağını tahmin etmiştim ama bu kadar kötü olacağını beklemezdim.

Taksiyle eve dönerken Seokjin'i düşünmeden edemiyordum.

Her şeyin en güzelini hakeden bir çocuk nasıl bir çürükle beraber olabilirdi?

finally found you :: kim seokjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin