bu bölüm sonunda size iki tane soru sordum, herkes cevap versin lütfeenbu arada bölümlere koyduğum şarkıları dinleyin lütfen :3
***
"Hangi evrende olursak olalım, beni yine bulacaksın değil mi?"
•
"Yani gerçekten inanamıyorum bu nasıl olabilir ki?"
Şaşkınlıklar içerisindeydim. Bu lanet evrene geldiğim günden beri her gün garip şeyler öğreniyordum. Beynim kotasını doldurmuştu ama hala öğrenmeye devam ediyordum.
"Sana, burasının normal bir evren olmadığını en başında söylemiştim Jungkook. Artık ağzını beş karış açıp Seokjin'e bakma da bahçeye gel. Pratik yapmaya devam edeceğiz."
Bunu söyledikten sonra yüzüme bile bakmadan yanımdan hızla geçip gitmişti. Anlamıyordum, karşısında enayi falan mı duruyordu yani? Zaten sabahtan beri her istediğini yapıyordum ve iki dakika oturup hayatıma ağlamak istediğim zamanlarda gelip beni o moddan çıkarıyordu pislik herif. Her zaman ya hevesimi kursağımda bırakıyordu ya da olaylara şaşırma fırsatı tanımadan beni başka bir yere götürüyordu. Az önce yanımdan geçip giderken sinirli olduğunu her nasılsa hissetmiştim, yüzünü görmemiştim veya sinirli lanet nefeslerini falan duymamıştım. Kıvılcımları da yoktu ama bir kelime daha edip ona itiraz etsem oracıkta ümüğümü sıkacakmış gibi hissetmiştim.
Yine de ona karşı gelmek istiyordum. İçimdeki omega hislerinden midir bilmiyorum, o sinirimi bozacak bir şey dediğinde üstüne atlayasım geliyordu.
Yani, sen beni ne sanıyorsun ki Park Jimin? Elinde oyuncağın olmamı ve savaşta beni kullanıp sonra paçavra gibi fırlatabileceğin biri falan mı? Çok komik adamsın ama inan hiç şaka sevmiyorum dostum.
Oh, içimden bunları söyleyince rahatlıyordum. Dıştan söylemeye yemediği için.
"Jungkook'cuğum iyi misin? Jimin gittiğinden beri halıya bakarak bir kaşlarını çatıyorsun bir dudaklarını büzüyorsun. Korkutma beni balım."
Seokjin'in bana seslenmesiyle kafamı fark etmeden eğdiğim yerden kaldırdım.
Ah, sanırım flashback vakti dostlarım..
flashback
"Seokjin? Bu gerçekten sen misin? Evet, evet sensin dudaklarından tanıdım. NEREDEYDİN KAÇ GÜNDÜR HA? BENİ NEDEN ALMAYA GELMEDİN? PEStilimi çıkardılar benim burada biliyor musun?"
Seokjin'in yakalarından tutmuş onu sarsıyordum. Fazla güç kullanmıştım fark etmeden sanırım çünkü kafası kopacak gibi sallanıyordu.
Ve saçları... aman tanrım saçları mordu. Doğduğundan beri saçlarını sadece taramak için ayna karşısına geçen arkadaşımın saçları mordu!?
"T-tatlım ay dur! Sallayıp durma beni kusacağım şimdi."
Ellerimi yakasından çekip açık pembe gömleğini silkelemeye başladı. Siktir. Seokjin görmeyeli cidden çok değişmişti. Onun pembe tek bir kıyafeti bile yoktu ki!
"S-seokjin sana ne yaptılar kanka? Aynı Yoongi hyung gibi davranıyorsun!"
Yoongi demem ile gözleri fal taşı gibi açıldı ve yüzü iğrenir bir hal aldı.
"Nee!? O paçoz kılıklıyla beni nasıl aynı kefeye koyabiliyorsun hayatım!? Ayrıca o bir çalışan, ben ise bu evdekilerin en sevdiği akrabasıyım. Hah."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vice and virginity ࿐ jikook
Fanfiction*** "Sana söyledim," Hırıldayan beden, kendini belinden tutmakta olduğu çocuğa daha fazla bastırdı. "Buradan gidemezsin," Dudaklarını yavaşca kulağına yaklaştırıp, emdi ve inledi. "Benden kaçamazsın, çünkü seni her yerde bulurum. Bu ülke ve içindek...