8.BÖLÜM

50 5 0
                                    

8

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8.Bölüm: Bana bir sebep verin?

*Senin ailen benim.*

Dolan gözlerimi ellerime çevirdim ve sadece bir kaç saniye öyle kaldım. Beynim bunu kabul etmek istemiyor anlamamazlıktan gelmeye çalışıyordu. Yüzümü müdüre çevirdim.
"Ne demek istiyorsunuz?"

"Onlar gerçek ailen değiller Alya. Onlar insan sen ise safkan bir vampirsin, melez değilsin. Gerçek ailen, annen ve baban safkan vampirler."

Hayat durmadı, hiçbir şey sona ermedi, nefesim kesilmedi ya da hikayem burada bitmedi.

Sadece gözlerim dolduğunu hissettim, gözlerimin dolduğunu ve içimdeki bir şeylerin milyonlarca şey olduğunu.

Önce bir damla süzüldü, sonra iki ve sonra üç. Ama bu kadardı. Her ne olursa olsun ailemi saviyordum. Sadece... Kırılmıștım.

Ne hissetmem gerektiğini dahi bilmiyordum. Ne hissetmeliydim? Üzülmeli miydim, ya da kızmalı mıydım? Onların bir daha yüzünü görmeyecek kadar öfkelenmeli miydim? Yoksa eve gidip hesap mı sormalıydım? Ya da ağlamalı mıydım?

Bilmiyordum. Tek bildiğim o an bunların hiçbirini yapmamış olmamdı. Hiçbir şey yapmamıştım. Olduğum yerde dönmüş vücudumu șașkınlığa teslim etmiştim.

En sonunda bacaklarım beni taşıyamayacak kadar güçsüzlești. Yere olduğum gibi yığıldım. Son zamanlarda o kadar çok farklı duyguyu bir arada yaşamıştım ki bu beni güçsüzleștirmiști. Normalde kaldırabileceğim șeyleri dahi kaldıramaz olmuştum. Müdürün yanıma eğildiğini hissettim. Varlığını hissediyordum ama onu göremiyordum. Gözlerimde o kadar çok damal birikmişti ki hiçbir şey göremiyordum. Hıçkırıklarımın nefesimi keseceğini hissettim. Ağlıyordum ve bunu o an anlıyordum.

Ağlıyordum. Kızıyordum. Elimde değildi. Mantık yerini öfkeye bırakıyordu. Öfke ise göz yașlarımı siliyor ve çelimsiz vücuduma güç veriyordu.

"Bana yalan söylediler." diye mırıldandım. Sesim öfkeyle titremiști.

"Kötü bir niyetleri yoktu." dedi müdür. Ama bunu o kadar cansız söylemişti ki bunun bir öneminin olmadığını gösterir gibiydi. Bu yüzden karşı çıkma gereksinimi duymadım. Ya da sadece buna gücüm yoktu.

Kötü bir niyetleri yoktu. Ne fark ederdi. Yalan söylemişlerdi. Bana göz kulak olmak istedilerse bile bunu bana gerçekleri söyleyerek de yapabilirlerdi.

Ellerim yavaş yavaş yumruk oluyordu. O kadar çok sıkmıştım ki derim bembeyaz olmuştu. Bir yerlere vurmamak için kendimi zar zor tutuyordum.
Burada olmazdı. Müdürün odasında olmazdı. Sadece "Yalan söylediler." diyebildim dişlerimin arasından. Sesimdeki öfkeyi ben bile duymuştum. Başımı kaldırıp müdürün gözlerine baktım. Gözlerinde kendimi gördüm. Öfkemi, nefretimi...

"Oraya gideceğim." dedim bunu nasıl yapacağımı bilmememe rağmen.

Müdür gözlerimin içine baktı "Sakinleşmelisin Alya. Bu öfkeyle oraya gitmen kimseye fayda vermez. Eğer kendini kontrol edemezsen onlara zarar verebilirsin."

"Umrumda değil." diye bağırdım. "Umrumda değil anlıyor musun? Oraya gideceğim ve bunun hesabını soracağım." Sanki suçlu oymuş gibi ona bağırmıştım. Sinirliydim ve kendimi kontrol edemiyordum. Müdüre karşı sınırlarımı çok zorlamıştım.

Artık beni kesinlikle kovacaktı. Ama yapmadı. Sadece gözlerime bakmaya devam etti. Öfkeden çok șevkatle bakıyordu gözlerime. Ama yine de kendimi toparlayıp ayağa kalktım. "İzninizle," diyerek saygıyla eğildim biraz önce giderek saygısızlık yapan ben değilmişim gibi. Hızla geldiğim yerden geri çıktım. Hala sinirliydim ama biraz daha utanmıştım. Beni utandıran müdüre karşı saygısızlık yapmamdan çok onun bana kızmamıș olmasıydı. Sanki, bana saygı duyuyor gibiydi ve bu beni utandırmıștı. Her nasılsa utanma duygum öfkemi kontrol etmemi kolaylaştırmıștı. Artık daha sakin ama hala sinirliydim. Ve hala ailemin yanına gitmek konusunda kararlıydım. En azından onlarla konuşmak istiyor gerçek ailemin kim olduğunu öğrenmek istiyordum. Daha önce nasıl yaptığımı anlayıp eve gitmek istiyordum. Uyumak ve uyandığımda yine orada olmak istiyordum.

Arkamdan gelen ayak seslerini duyduğumda adımlarımı hızlandırdım ama seslerin sahibi bana yetişti.

"Alya, " dedi karşımda durarak. "ailenin karşısına çıkamazsın."

"Neden?" dedim. Sesim daha sakin ve kontrollüydü.

"Onlar gerçek ailen hakkında hiçbir șey bilmiyorlar. Ayrıca bu öfke ile oraya gidersen gücünü kontrol edemeyerek kimliğini açığa verebilir ve susuzluğun yüzünden de onlara zarar verebilirsin. Aslına bakarsan mesele aile, ya da öfken değil. İnsan kanına bu kadar susuzken Solara'dan ayrılman çok tehlikeli."

"Tek istediğim ailemi araştırmak müdür Eftal. Eğer gitmemi istemiyorsanız bana gitmemem, ailemi araştırmamam için bir sebep şunun lütfen."

"Senin ailen benim Alya. Bu yeterli bir sebep mi?"

SolaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin