⛓️2⛓️ YANILGI

60 7 7
                                    

ARYA

Hayatım boyunca normal diyebileceğim bir hayat yaşamıştım. Ne çok kötüydü hayatım, ne de çok mükemmel. Sahip olmadığım hiçbir şey için üzülmemiş, elimdekilerle mutlu olmayı öğrenmiş ve kendi hayatımdaki dengeyi tutturmuştum ben. Babamın bizi terkettiği o gün bile onu kaybettiğim için üzülmemiştim, çünkü annemin de dediği gibi giden de oydu, kaybeden de. Annem benim herşeyimdi ve mutlu olmak için ne başka birine, ne de başka bir şeye ihtiyacım yoktu. O gün annem bu hayata veda edene kadar. Onu o korkunç kazada kaybedene ve kollarımda son nefesini verişini izleyene kadar. O günden sonra ihtiyacım olan tek şey bir daha sesini duyabilmek, kokusunu alabilmekti. Yalandan bile olsa, duymak istediğim ses annemin sesiydi, bu kendini ölmüş biri olarak tanıtan yabancının sesi değil. Son zamanlarda da bozulan sinirlerimden mi bilemem, ama söylediği şeye sanki dakikalar önce gözyaşları yüzünü yıkayan insan ben değilmişim gibi gülmeye başladım.

"Sen..Sen varya kafayı yemişsin. Ben dururken galiba sen delirmişsin. Bu saçmalığa inanmamı beklemiyorsun heralde?" Dedim son cümlemde ciddileşerek. Gerçekten bu saçmalığa inanacağımı mı sanıyordu bu adam? Ölüymüş de benle konuşacakmış. Benim sinirlerim yavaş yavaş gerilirken o ise kısa süreli sessizlikten sonra yine konuşmaya başladı.

" Arya, bak biliyorum inanması zor, ama ben gerçekten ölü biriyim. Seninle dalga geçmiyorum. Aksi halde beni görürdün, öyle değil mi?"

"İnanması zor değil, imkansız! Sen beni salak mı sanıyorsun?! Cihazdan konuşuyor olabilirsin. Ayrıca bunu ne amaçla yaptığını bilmiyorum, ama gerçekten saçmalıyorsun!"

"Cihaz mı? Sen gerçekten garip bir kızsın." Dediğinde sesindeki tınıda gülümsediğinden mi yoksa alaydan mı bir iz vardı çözemedim.

"Dedi kendini ruh olarak tanıtan adam." dediğimde cümlemde alay olsa da, sesimden sinirlendiğim bariz belli oluyordu. Ona karşılık vererek devam ettim konuşmaya.

"Bak, yeterince saçmalık dinledim ve daha fazlasını dinlemek istemiyorum. Evinden gitmemi istiyorsun sanırım, habersiz geldiğim için kızmış olmalısın ve haklıs..."

"Hayır. Habersiz gelmedin ki, sana kapıyı ben açtım. Başka türlü asla içeri giremezdin."

Diyerek sözümü kestiğinde bu eve geldiğim gün kapının kendiliğinden açılması geldi aklıma. O gün buna hiç takılmamış, sonrasında ise kapıyı açık unuttuğunu düşünmüştüm ama yanıldığımı şimdi anlıyordum.

"Belki evde gizli kameralar var, kapının girişinde de öyle. Sen de evi bir cihazla kontrol ediyorsun. Kapıyı da muhtemelen o cihazla açmışsındır."

"Öncelikle hâyal gücünden etkilendim Arya, ama sana...Seni kendime nasıl inandırabilirim bilmiyorum, ama ben gerçekten ölü biriyim. Bana inan lütfen. Seninle dalga geçtiğim ya da seni salak yerine koyduğum falan yok!"

Sesindeki tını öyle ikna ediciydi ki, eğer ölülerin yaşayanlarla konuşabilmesinin imkansız olduğunu bilmesem ona kesinlikle inanabilirdim. Derin bir nefes aldım ve içimdekileri göremediğim ama sesini duyduğum sözde ruh olan adama söyledim.

"Bak, birincisi bu benim hâyâl gücüm değil, farkındaysan teknoloji çok gelişti. Ama tabii bu dağ başında teknolojik gelişmelerden bihaber olman da çok normal, sende haklısın. İkincisi, ben çok fazla korku filmi ve fantastik film izledim. Cinler, büyücüler, cadılar, vampirler falan. Ama bu sana inanacağım anlamına gelmez. Ruh değil, olsan olsan cin olursun." Dediğimde aniden "Yeterr! Yeter artık Arya." Demesiyle adeta yerimden sıçradım.

"Sana söylediğim herşey gerçek müzik perisi. İnanmamana hak verebilirim, ama bana cin demene, ya da büyücü bilmem ne diyerek hakaret etmene asla hak vermem. Dalga geçmeni de hoş karşılamam. Ben ne cinim, ne büyücü ne de o filmlerde izlediğin başka bir saçma sapan varlık. Ben sadece...Ben sadece bir ölüyüm tamam mı? Bu eve hapsedilen ve ruhu arafta kalan bir ölü. Ayrıca ben hayatteyken teknolojiyle yakından ilgiliydim. Burayı ve evimi de seviyorum."

DİL Ü CANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin