Steve sahadan uzaklaşırken arkasında James'in "Steve nereye?" diye bağırmasını duymazdan gelerek ellerini ceplerine sokup yurda doğru yürüyordu. Kafasında dönen düşünceleri susturabilmeyi dilerken aklına James geldi, onun tatlı gülümsemesini ya da uzun saçlarının ona bu kadar yakışmasını, gülünce gözlerinin kenarlarında oluşan hafif kırışıklarını çok sevmişti. Ona hemen sıcak ve samimi davranması Steve gibi sürekli dışlanan biri için çok kıymetli bir davranıştı. Bunları düşünüp gülümserken aklına Wanda denilen kızın gelmesi ile suratı düştü. James'in erkeklerden hoşlanan biri olmaması ihtimalini düşünmüş kabullenmişti fakat bir kız arkadaşının olmasının onu bu kadar üzeceğini tahmin etmemişti, kendi kendine daha yeni bir insanı bu kadar sevmesinin garip olduğunu düşünürken yurt binasına ulaştı. Hemen odasına çıkıp kendini yatağa bıraktı, bir kaç saat sonra uyanırken aklına Tony'nin vereceği parti geldi hemen kalkıp bavulundan giyebileceğini düşündüğü bir kaç parça çıkardı, kıyafetleri yatağın üzerine bıraktıktan sonra duş almaya karar verip banyoya doğru ilerledi.
-----------------------------------------------------
James sahada otururken garip bir şekilde durgundu yapılan şakalara gülmemiş Wanda'nın sevgi gösterilerine karşılıksız kalmıştı, aklına neden geldiğini çözemese de Steve geliyordu. Onun uzaklaşırken yüzünde oluşan hayal kırıklığı James'i bir şekilde etkilemişti. Bunları düşünürken kafasına gelen pet şişenin acısı ile bir eliyle kafasını ovarken diğer eliyle ise şişeyi tutup ayağa kalktı;
"HANGİNİZ ATTI BUNU?!? BEYİNSİZ MİSİNİZ YA KAÇ YAŞINA GELDİK!"
Bu sırada Wanda James'in elinden tutup oturtmaya çalıştı;
"Bebeğim Clint'in yaptığı aptal şakalardan biri. Bu sefer sence de biraz aşırı tepki vermiyor musun?" deyip bir yandan tuttuğu eli okşuyordu. Tony James'e bakıp:
"Hey Bucky iyi misin? Gerçekten bir anda çok garip bir moda büründün."dedi
James arkadaşlarına aşırı tepki verdiğini fark edip özür dilemeye çalıştı;
"Kusura bakmayın çocuklar bana ne oldu bilmiyorum sanırım uykusuzluktan... Ben biraz dinlensem iyi olacak size iyi eğlenceler." deyip yerinden kalktı arkasını dönüp yurt binasına ilerleyecekken arkasından Wanda onu tuttu; "Bir hoşçakal öpücüğü yok mu?" normalde bu halleri James'e çok tatlı gelirdi ama şu an kendisinden itiyordu. Ellerinden kurtulmaya çalışıp umursamadan ilerlemeye devam etti. Arkasından Tony Nat ve diğerleri onu endişeli bakışlarla seyretti.
James yürürken aklına akşamki parti geldi hiç parti havasında değildi. Acaba gitmezsem Tony çok kızar mı diye düşünürken odaya vardı ve içeri girdi. Önce Steve'in açık bavulunu gördü yatağın üzerinde kıyafetlerden onun burda olduğunu varsaymıştı. Kendi yatağına oturup sessizce düşünmeye başladı. Bu sırada Steve duştan çıkmış belindeki havlusu ile içeri girdi. James kafasını çevirip Steve'e bakıp baştan aşağı onu inceledi; Steve'in saçlarından sular damlıyor, zayıf bedeni ve soluk teni ile her an kırılabilecek narin bir şeymiş hissi uyandırıyordu. James Steve'in mavi gözlerine bakıp gözlerinin ne kadar güzel olduğunu fark etti. Bu sırada Steve James'i fark etmemişti, üzerinde bakışlar hissettiğinde kafasını çevirip James'i gördüğünde kıpkırmızı oldu.
"Selam, senin burada olduğunu fark etmedim."
James gülümsedi;
"Seni korkutmak istememiştim, biraz yorgun hissettim kendimi o yüzden dinlenmeye geldim." Kısa bir sessizlikten sonra James tedirgin bir surat ifadesiyle "Ha bu arada biraz önce neden öyle kalkıp gittin? Yoksa yanlış bir şey mi yaptım? diye sordu. James'in böyle düşünmesi Steve'i üzmüştü James'in yanlış bir şey yapacağını düşünmüyordu ki.
"Yok, hayır sakın üzerine alınma senden ya da çocuklardan kaynaklanan bir durum değil ben de biraz yorgun hissettim o kadar." deyip James'e küçük bir gülümseme verdi. "Hem partiye yorgun gitmek olmaz değil mi?" deyip kıkırdadı. Steve'in kıkırdaması James' i de güldürmüştü. Steve' e bakarken hala havluyla durduğunu fark etti;
"Üşüteceksin." derken eliyle Steve'in vücudunu gösterdi. Steve giyinmediğini unutmuştu. "Ha evet pardon..." diyerek kıyafetlerini aceleyle toplayıp banyoya girdi. Onun bu telaşı James'i eğlendirmişti. Partiye gitmeyi başta düşünmüyordu ama şimdi Steve' in de orada olacak olması onda parti için bir istek uyandırmıştı. Yataktan kalkıp dolaba gidip kapağını açtı ve içinden giyebileceği bir şeyler aramaya başladı. Bu sırada banyoda Steve elindeki iki gömleği üzerine tutup hangisini giyeceğine karar vermeye çalışıyordu. Gömleklerden biri üzerinde sarı çiçekleri olan yeşil ve mavi tonlarına da sahip desenli bir gömlekti diğeri ise kırmızı siyah kareli bir gömlekti. İkisine de iyice baktıktan sonra karar veremediğini fark edip gömlekleri kenara bıraktı. Altına siyah kotunu giyip, gömleklerden hangisini giyeceğini James'e sormaya karar verdi. Banyodan çıkıp içeri girdiğinde James kafasını dolabın içine sokmuş; "off giyecek hiç bir şeyim yok." diye mızmızlanıyordu. Bu haline Steve gülerken James gülme sesiyle yerinde zıpladı ve kafasını dolaba çarptı. Acıyla inlerken Steve panikle; "Siktir, Bucky iyi misin?" deyip James' e yaklaştı. James ilk defa Steve'in Bucky ismini kullanmasına şaşırarak hızla kafasını çevirdi. Bu sırada hızla çevirdiği kafası başının dönmesine neden olmuştu ve bir anda dengesi kaybolunca düşerken Steve öne atıldı ve James Steve'in omzuna tutundu. Birbirlerine baktıkları birkaç dakikalık sessizlikten sonra ayrıldılar. "Teşekkürler Stevie- yani Steve kafamı falan çarptım ya kusura bakma." deyip gülerken Steve de "önemli değil Bucky... ha bak sana bir şey soracağım." deyip yere düşen gömlekleri aldı. "Bunlardan hangisini giymeliyim sence?" diye sırıtıp gömlekleri sırasıyla üzerinde tuttu. James elini çenesine koyup gözlerini bir gömlekten diğerine gezdirdi. En son sarı mavi ve yeşil tonları olan gömleği işaret etti; "Bu gözlerini daha ön plana çıkarıyor." deyip kıkırdadı. Steve diğer gömleği yatağa bırakıp Bucky'nin seçtiği gömleği alıp banyoya ilerledi; "Teşekkürler Buck." Banyonun kapısını da kapatınca James tekrar giyeceği bir şeyler bulma umuduyla dolabın önüne geldi. Gözüne kestirdiği beyaz üzerinde küçük siyah "Till the end of the line..." yazılı tişörtünü ve siyah kotunu üzerine de üşüme ihtimaline karşı deri ceketini aldı hepsini giyip aynanın karşısında toplu olan saçlarını açtı ve hafifçe geriye doğru yatırdı. Tatmin olmuş bakışlarla aynadan uzaklaşıp banyonun kapısını tıklattı. İçerden "bir saniye hemen geliyorum." sesini duyunca masanın yanında duran sandalyeyi çekip oturdu. Bir dakika sonra Steve hazırlanmış bir şekilde banyodan çıktı. Üzerinde gömleğini kotunun içine sokup kemer takmış, beyaz r spor ayakkabı giymişti. James Steve'e sessizlikle bakmayı sürdürüyordu sanki konuşamıyormuş gibiydi nedenini bilmediği bir his ciğerlerini sıkıyordu. En son kendine gelip "Steve sen biliyormuşsun bu işleri artık hep senden yardım isteyeceğim haberin olsun." diye gülerek Steve'in omzuna vurdu. Steve Bucky'nin beğenmesinin karnında yarattığı titreşimleri görmezden gelerek sırıttı. Bucky saçlarını toplamamıştı, üzerindeki deri ceketi ona ayrı bir hava katıyordu Steve baştan aşağı James'i süzdükten sonra derin bir nefes alması gerektiğini hissetti. James Steve'i kolunun altına aldı; " Hadi bakalım gidiyoruz. Tony'nin partileri biraz uçarı oluyor, hazır olsan iyi edersin." deyip gülümsedi. Steve omzundaki güzel sıcaklığı kabullendi ve gülümsedi James ile tanıştığı için kendini çok şanslı hissediyordu. Steve de "Hadi gidelim o zaman." deyince kapıdan çıktılar.
»
»
»
»
»
»
Oha... 42 okuma olmuş çok teşekkürler beklemiyordum. Onu görünce dedim ki hemen bölüm yazmalıyım. Bu sefer 1009 kelime yazdım arkadaşlar 1009 BEN HİÇ ALIŞKIN DEĞİLİM. Gerçekten her bölüm biraz daha uzuyor. Buraya kadar okuyan herkese teşekkür ediyorum bir dahaki bölümde parti olucak görmek istediğiniz karakterleri ya da hikayede sevmediğiniz şeyleri bana iletirseniz çok güzel olur tekrar teşekkürlerrr💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCARY LOVE / stucky AU
Fanfiction"Birinci sınıflara üstlerinin yardım etmesi gerek değil mi?" diye neşeli bir sesle söylenip göz kırptı. Steve karnında oluşan burkulmayı görmezden gelmeye çalıştı, odaya girip arkasından kapıyı kapattı. Bu uzun bir sene olacaktı...