İkisi beraber kapıdan çıktıklarında karşılarında Wanda'yı gördüler. James şaşırmış bir şekilde Wanda'ya bakarken, Wanda;
"Beni aramayınca ben de buraya geldim birlikte gideceğiz nasıl olsa." dedi
Steve'in yüzü düşmüştü, hazırlanırken güzel zaman geçirmişlerdi. Düşüncesinin bencilce olduğunu bilmesine rağmen Wanda'nın gelmemiş olmasını diliyordu. James bir süre Wanda'ya baktı sevgilisini karşısında görmenin onu mutlu etmesi gerekirdi ama o kadar da mutlu hissetmiyordu, yeni edindiği arkadaşı Steve ile partide eğlenebileceğini düşünmüştü şimdi Wanda'nın gereksiz kıskançlığıyla uğraşması gerekiyordu. Bir süre sonra böyle düşündüğü için biraz pişman oldu sonuçta Wanda onun için buralara kadar gelmişti. Wanda'ya sarıldı :
"Güzel düşünmüşsün gelerek, hazırlanmaya çalışırken kafam dağıldı aramayı unutmuşum." diyerek
Wanda'nın dudağına küçük bir öpücük kondurdu. Steve ikilinin arasında kalmış hissetti:
"Selam Wanda." Steve elini uzattığında Wanda yüzünde küçümseyi bir ifade ile
"Selam" derken James o bakışı yakalamıştı. Tanımadığı insanlara karşı sevgilisinin böyle davranması onun sinirini bozuyordu. Steve tam da neden insanların arasına çıkmadığını bu bakışla tekrar hatırlamıştı:
"Şey James ben ikinizin yanında sizin de eğlencenizi kaçırmak istemem, ben kalayım siz gidin."
Wanda sırıtırken James Steve'in söyledikleri ile kaşları çatık bir şekilde Steve'e baktı:
"Saçmalama Steve hem o kadar hazırlandın ve sen gitmezsen ben de gitmem. Anlaştık mı?" Steve gülümseyerek James'e baktı James uzun olduğu için kafasını kaldırması gerekiyordu. James ile kısa bir süre bakışırlarken Wanda sessizliği bozmak istercesine öksürdü. James bakışlarını Wanda'ya çevirdi:
"Tamam gidelim o zaman."
Wandanın beline kolunu doladı ve ilerlemeye başladılar. Yol boyunca Wanda'nın garip bakışları ve imalarına rağmen Steve, James ile sürekli konuşup gülüşmüştü, Tony'nin evine geldiklerinde Steve kafasını kaldırıp hayran dolu bakışlarla eve baktı:
"Buck, Tony'nin zengin olduğundan bahsetmemiştin."
James Steve'e bakıp
"Ben bahsetmemiş olsam bile Tony bundan mutlaka bahsetmiştir diye düşünmüştüm." Diyerek gülümsedi.
Bu sırada Wanda:
"Eve girmeyi düşünüyor muyuz yoksa burada konuşmaya devam mı edeceksiniz." diye mırıldanırken James:
"Evet Wanda şu an konuşuyoruz ama sen eve bu kadar çok girmek istiyorsan önden ilerleyebilirsin." deyince Wanda sinirli bir şekilde evin merdivenlerinden çıkmaya başladı. Steve biraz kendini kötü hissetmişti ama gizliden duyduğu mutluluk onu biraz utandırmıştı. James'e döndü:
"Onu biraz kırmış olabilirsin."
James omzunu silkti, Steve' i kolunun altına aldı. Steve kafasını eğdi gülümsediğini James'in görmesini istememişti, daha sonra eve girdiler.
Eve girdiklerinde kalabalık Steve'i biraz germişti. James, Steve'in yüzüne baktığında biraz garipleştiğini gördü:
"Hey Stevie iyi misin?"
Steve gülümsemeye çalışarak:
"Evet iyiyim ama kalabalık her zaman beni biraz korkutmuştur."
James gülümsedi ve omzunda olan eli ile Steve'in kolunu sıvazladı.
"Sorun değil ben yanında kalırım yalnız kalmayacaksın merak etme." Ve güven verici bir gülümseme koydu. James Natasha'yı Tony ile konuşurken görünce Steve'i arkasından sürükleyerek onların yanına yürüdü:
"Hey Nat naber!"
James Nat'e sarıldıktan sonra Tony de sarıldı, bu sırada Tony'nin kulağına bir şey fısıldadı ve gülüştüler. Steve de Nat'e ve Tony'e selam verdi
"Hey Steve bira ister misin?"
Steve kafasını evet anlamında salladı daha önce içmemişti ama herkes içtiğine göre o kadar kötü olmamalıdır diye düşündü. Tony'nin uzattığı şişeyi aldı. James bu sırada:
"Nasıl yani bana teklif etmiyor musun?" diyerek dalga geçmek için suratını astı.
"Bucky sen mutfağın yerini biliyorsun kendin gidip almaya ne dersin?"
"Off tamam be alt tarafı bir bira istedik."
Steve'in kolunu tuttu:
"Hadi gel mutfağa gidiyoruz."
Steve gülerek James'in götürdüğü yere ilerledi. Nat arkadan:
"Bucky sevgilin nerde?" diye bağırırken
James Nat'e döndü
"Şu an umrumda olan tek şey bira." dedi ve yürümeye devam etti. Steve James'e bakıp sırıtırken James'in ne kadar tatlı biri olduğunu düşünüyordu. Mutfağa girdiklerinde Steve birasından bir yudum aldı ve suratını ekşitti James ona gülerken Steve:
"Gerçekten Buck bu kadar içmek isteğin şey bu muydu berbat bir şey bu."
James Steve'in ona Buck demesini garip bir şekilde çok seviyordu, Steve'e gülümsedi:
"Merak etme tadına alışırsan sana muazzam bir şeymiş gibi gelmeye başlayacak, ilkinde bana da garip gelmişti.
Tony'nin "Herkes buraya Cennette 7 dakika oynuyoruz." diye bağırması ile James tekrar Steve'i girişe sürükledi.
Steve biraz utanarak James'i dürttü:
"Buck, ben nasıl oynandığını bilmiyorum..."
James gülümsedi:
"Bak şimdi ortada bir şişe döndürüyoruz ve kimle çıkarsa şurdaki odaya girip 7 dakika boyunca bir şeyler yapıyor." deyip güldü.
Steve bunun üzerine daha çok gerildi daha önce kimseyi öpmemiş ya da sevgilisi bile olmamıştı, o sırada aklına karşısına James'in çıkması ve bu dueumda oluşacak tuhaf durumu düşündü. Tony'nin etrafında bir çember oluşmaya başlamış en başta da Natasha, Sam, Pietro oturuyordu. Clint arkadan James ve Steve'in yanına gelip sinirli bir şekilde söylenmeye başladı:
"Pietronun da katıldığına inanamıyorum beni neden kimse ciddiye almıyor, ben onun sevgilisiyim ve orda başkalarını öpmek için bekliyor!" James Clint'e döndü
"Barton saçmalama sadece eğlenmek için orda seni sevdiğini biliyorsun değil mi?"
"Tamam ama-"
"Bak şu an sadece kendini üzüyorsun benim de sevgilim var ama ben de oynayacağım çünkü bu bir parti geleneği hadi ama sen de gel hatta."
Clint ikna olmuş bir şekilde çemberde bir yere oturdu, James Steve'e baktı:
"Katılıyorsun değil mi? Ben katılınca yalnız kalırsın hem"
James gülünce Steve de gülümsedi tamam deyip çemberde James'in yanına oturacakken Nat seslendi:
"Steve, sen buraya gel!"
Steve Nat ile Sam'in ortasına oturdu, Tony de çemberde gözünü gezdirdi:
"Herkes burda mı, başlıyoruz"
dedikten sonra herkes sessizleşti. Tony şişeyi çevirdiğinde kumral bir kıza ve Tony'e denk gelmişti. Kız ,arkadaşlarının bağırmalarına göre adı Cara'ydı, heyecanlı bir şekilde yerinden kalktı, Tony onun elinden tuttu ve elini öptü.
Bu sırada herkes bağırışıyordu, Tony kızların asla hayır diyemeyeceği biriydi Kızı çekip merdivenlere götürdü:
"Siz yedi dakikayı boşverin bizim işimiz uzun sürebilir." derken göz kırpıp yukarı katta gözden kayboldu. Steve gülümseyip Nat'e baktığında Nat'in üzgün olduğunu farketti ilk aklına gelen şey Tony'nin kızla gitmesi yüzünden üzgün olması olsa da arkadaşlar arasında başka bir şeydir diye düşünüp oyuna döndü. Şişeyi izlerken birinin bakışlarını üzerinde hissediyordu kafasını kaldırdığında James ile göz göze geldiler, Steve garip bir şekilde gülümeyip kafasıyla selam verdi, James ise yakalanmış biri gibi gözlerini kaçırıp gülümsedi. James kendi kendine ne yapıyorum ben derken şişe dönmeyi bıraktı şişeye baktığında Steve ile kendisi gelecek şekilde durduğunu gördü, gergin bir şekilde yutkundu ve Steve'e baktı oyun oynayan grup bağırırken Clint ıslık çalıp James'in omzuna vurdu:
"BARTON HADI AMA!"
Steve'in korktuğu şey başına gelmişti ve zar zor bitirdiği bira da onu rahatsız hissettiriyordu. James ayağa kalktı:
"Oyunu kurallara göre oynamamız lazım değil mi?" derken Steve de kalktı James'in yanına gitti ve ikisi birlikte yandaki odaya girdi, James kapıyı arkasından kapatırken içeriden gelen kalabalığın sesi de kayboldu, Steve yatağın kenarında ayakta bekliyordu ve ne yapması gerektiğini bilmeyerek ellerini oynuyordu, bu sırada James:
"Istemezsen bir şey yapmak zorunda değiliz oyunun kuralını çiğnemiş oluruz ama bunu kimse görmez sonunda." diyip yatağın kenarına oturdu Steve'e baktı
"Gerçekten orada ayakta mı duracaksın?" derken güldü." Belli etmemeye çalışsa da gerilmişti, ve ne yapacağını bilmiyordu gerçekten Steve'i öpecek miydi? Steve de yatağın kenarına oturdu, elleri terlemişti pantalonuna sildi, James'i öpme düşüncesi onun için şu an çok güzeldi ama ya kötü öpüşürsem diye düşünmekten kendini alamıyordu, başının biraz döndüğünğ hissetti yüzü solmuştu, James Steve'e baktı "hey stevie iyi misin?"
"Tek bir bira içtim ama biraz başım dönüyor, sorun yok yine de."
James tamamen Steve'e döndü ellerini Steve'in yanaklarına koydu;
"Yapmak zorunda değiliz biliyorsun değil mi ?" derken Steve'e biraz daha yaklaştı, Steve kalbinin patlamak üzere olduğunu düşündü oda çok sıcak olmuştu nefes alması zorlaşmıştı gülümsemeye çalıştı şu an James'i öpmeyi çok istiyordu;
"Oyunu kurallarına göre oynamalıyız değil mi?" derken sesi fısıltıya dönmüştü James bundan cesaret alıp dudaklarını Steve'inkilerle birleştirdi Steve heyecanla duraksadı ama geri çekilmedi daha sonra James'in yumuşak dudaklarını oynattığını hissettiğinde karşılık vermeye başladı, James Steve'in geri çekilmesini beklerken karşılık alınca öpüşünü hızlandırdı, Steve ellerini James'in boynuna dolarken ikisi de birbirlerinin dudaklarını uzun zamandır bunu beklercesine öpüyordu, James'in kalbi çok hızlı atıyordu, beyni patlayacakmış gibi hissederken karnında oluşan kramplar da ona yardımcı olmuyordu, çok farklı hissediyordu ama güzel bir farklılıktı, güzel hissetmeye başladığı o anda dudaklarını Steve'den ayırdı, böyle hissetmemeliyim diye düşündü. O anki panikle yataktan kalkıp hiç düşünmeden dışarı çıktı, arkasına bile bakmamıştı. Steve şaşkınlıkla oturduğu yataktan kalkamadı, biraz önce James'in boynunda olan ellerine bakıp yüzüne kapattı, ağlamak istemiyordu;
"Her şeyi mahvettin!" diye kendisine kızdı gözlerinden yaşların akmasına engel olamadı. Biraz sakinleştikten sonra odadan çıktı etraftakilere bakmamaya çalıştı herkesin ona baktığını hissetti, hızlıca dışarı çıktı. Hava soğumuştu, Steve üşümeye başlamıştı, incecik gömleğine bakıp kendine küfretti. Ellerini etrafına doladı arka bahçeye ilerledi ve gördüğü banka oturdu, gözlerini sildikten sonra derin nefesler aldı.
"Sakinleşmem lazım." diye kendi kendine söylenirken yanına oturan kişiyi farketmedi. Yanındaki kişi boğazını temizlediğinde hemen gözlerini iyice silip kafasını yanına çevirdi. Natasha önce James'in daha sonra Steve'in çıktığını gördüğünde bir şeylerin yanlış olduğunu hissetmişti;
"Ne oldu?" yumuşak bir sesle sordu
Steve kendini sıktı ağlamak istemiyordu.
"Bunu sana anlatmam ne kadar doğru bilmiyorum anlatacağım şeyin ne olduğunu bile bilmiyorum o yüzden sorun yok içeri dönebilirsin, endişelenme." deyip Natasha'nın omzuna dokundu.
"Hadi ama gerçekten James'e söylemeyeceğim, hem sana bir sır vereyim mi?" Steve kafasını salladı,
"-Seni daha çok sevdim." Nat gülümsedi ve söylediği Steve'i de gülümsetti.
"Bak ne anlatacağımı bilmiyorum tamam mı, sadece odadaydık her şey güzeldi, James beni öptü ve ben de karşılık verdim ama daha sonra hiç bir şey söylemeden arkasına bile bakmadan-" Steve boğazının yandığını hissetti daha yeni tanıştığı insan onu böyle etkiliyorsa korktuğu şey olmuştu, James'e aşık olmuştu. Gözünden akan bir damla yaşı silip devam etti;
"-gitti." Nat'e baktı;
"Yanlış bir şey mi yaptım, bilmiyorum."
Steve bunları neden Nat'e anlattığını bilmiyordu ama ona güveniyordu.
Nat üzülmüştü, Steve'i böyle görmek onu üzmüştü.
"Steve, sen yanlış bir şey yapmadın tamam mı, James kendisi de ne yaptığını bilmiyor, şimdi onun neden kaçtığını söyleyemem, çünkü ben de bilmiyorum ama sen yanlış hiç bir şey yapmadın bundan emin olabilirsin."
Steve Nat'e sarıldı;
"Teşekkürler Nat, bunlardan kimseye bahsetme tamam mı?"
Nat gülümsedi;
"Tabiki bu ikimizin arasında."
Natasha Steve'in yanından ayrıldıktan sonra Steve biraz daha orada sessizce oturdu, daha sonra yurda dönmeye karar verdi şu an iyi bir durumda olmadığı için Tony'e daha sonra teşekkür edebilirim ye düşünüp banktan kalktı ve yurda döndü. Odanın kapısına geldiğinde içeri girmekle girmemek arasında tereddüt etti, eğer James döndüyse onunla şu an bunları konuşmak istemiyordu, onunla hiçbir şey konuşmak istemiyordu. Anahtarı cebinden çıkarıp kilide soktu ve kapıyı açtı. James yatağında elleri suratında oturuyordu, kapı sesiyle kafasını kaldırdı, Steve ile göz göze geldi, Steve hızlıca banyoya yürümeye başlayınca James, Steve'i kolundan tutarak kendisine çekti, Steve James'in suratına bakarken
"Ne var James?" dedi bağırarak,
bağırdığını fark etmemişti, Steve bir anda oluşan cesaretle James'e tekrar bağırdı;
"Beni öpen sendin tamam mı! Ben senden beni öpmeni istemedim ya da ben başlatmadım, sendin! Ama arkana bakmadan giden de sendin. şu an söylediklerim belki sana saçma gelecek, şu an belki de sadece oyun olduğunu düşünüyorsun," Steve'in sesi alçalmaya başlamıştı boğazı yanıyordu, ağlamak üzere olduğunu hissettiğinde bu kadar kolay ağladığı için kendinden nefret etti.
"Sana tek bir şey soracağım, Neden gittin Buc-"
Steve cümlesini bitirememişti çünkü James dudaklarını Steve'inkilere bastırdı, Steve gözünü kapatırken gözyaşları akmaya başlamıştı. James elleri ile Steve'in gözlerini sildi ve Steve'in yüzünün altından tuttu, ve dudaklarını ayırdı, alnını Steve'in alnına dayarken fısıldadı;
"Özür dilerim Stevie, ama şu an korkuyorum tamam mı gerçekten çok korkuyorum."
»
»
«
«
«
«
«
«
«
«
Öncelikle 100 okuma olmuş hepinize çok teşekkür ederim. Bir de uzun olduğu için yanlışları kontrol edemedim üzgünüm
1784 kelime yazmışım 1784...
bölüm sonlara doğru çöp olduğu için de üzgünüm ama neden böyle oldu bilmiyorum. yani sanırım kötü oldu bu bölüm o yüzden özür dilerim...
yine boş yaptığıma göre gidiyorum.
LÜTFEN OKUMAYI BIRAKMAYIN FPEMFLSMZŞAÖMFŞWÖFŞAÖA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCARY LOVE / stucky AU
Fanfiction"Birinci sınıflara üstlerinin yardım etmesi gerek değil mi?" diye neşeli bir sesle söylenip göz kırptı. Steve karnında oluşan burkulmayı görmezden gelmeye çalıştı, odaya girip arkasından kapıyı kapattı. Bu uzun bir sene olacaktı...