Kafeterya da oturmuş yemeğimi yiyordum. Herkes arkadaşlarıyla heyecanlı bir şekilde hayallerinden,gelecek planlarında söz ediyordu. Ne kadar çabuk kaynaştılarsa "yapmacık abartılı gülüşlerini" de arada bir yapmayı unutmuyorlardı.-Kelimenin tam anlamıyla İĞRENÇ !-Bir gün o kokuşmuş ağızlarıyla her zamanki iğrenç kahkahalarından birini atarken çeneleri çıkar belki diye her zaman beklentim olmuştur.Mmm...böyle bir olayla karşılaşan birinin o anki panik hissi , adrenalin hormonunun tavan yaptığı anlar ve paniğin yarattığı o beyindeki uyuşukluk hissi! Bütün bunları gözümde canlandırırken kahvemin soğuduğunu fark edememişim.Soğuyan kahveme bir kez daha bakıp içimi çektim."Bir ceset kadar soğuk." Dokunduğunda durgunluk veren bir soğukluk bu, rahatsız etmeyen bir soğuk, hoş bir ürperti...Düşüncelere dalmış dururken bir anda kafeterya da oluşan gerginlik havasını hissettim.Kimsenin sevmediği bir grup yada biri gelmişti içeri.Kendileri mükemmel olan insanların aşağılayan iğrenen gözlerini,ağızlarını büzüp fısıldaşmalarından çok popüler biri olduğunu anlamıştım(!).Hah ! Kesin herkes tuhaf bir şekilde bakıyorsa o da benim gibi biridir diye düşündüm.Nasıl biri olduğunu merak ettim ve gözlerimi kahvemden ayırıp başımı kaldırdım.Karşımda elinde SICAK KAHVESİYLE kirli sakallı hafif dalgalı saçlı biri duruyordu.Tek boş masa bu olduğundan gelmişti bariz belliydi bu ama benim ilk dikkatimi çeken kahvenin keskin kokusuydu.Kısa bir an kafeteryadakilerin gözlerinin bu masada olduğunu hissettim.Demek istenmeyen öğrencimiz buymuş! İstenmeyeni daha bir dikkatli gözlemlemeye başladım.Tam karşımda oturmuş kahvesini yudumluyor ve pis bir gülümsemeyle utanmadan onu incelememin hoşuna gittiğini belli ediyordu.Özgüven patlaması yaşayan biri belli.
"Emly."diyip elimi uzattım.Yine o haşin gülümsemesinin ardından kahvesini masaya bırakıp o da elini uzattı:
"Michael. Michael Swichlord!"
"Burada çok popülersin anlaşılan"diyip bu kez ben güldüm. Sonunda anlaşabileceğim biri çıktı karşıma diye sevindim.Tekrardan gözüm kahveye gitmişti.O da soğumuştu kahvem gibi,en güzel yerinde.Michael kahvesinin soğumasını önemsemeden bir yudum daha aldı ve:
"Evet,öyleyimdir.Bu sene üçüncü senem(!).Sen yenisin galiba ?!"(yüzünde bundan oldukça memnunmuş gibi bir ifade vardı)
"Evet.Yeniyim."dedim.Bende Michael ile karşılaşmaktan memnun olmuştum.Onda kendini beğenmişlik havası yoktu ama yinede farklı olan bir şey vardı.Beni kendine çeken bir şey.Parfüm kokusunun arasına karışmış nerdeyse kaybolmak üzere olan KAN kokusuydu bu.Taze kan değildi,tarif edemiyordum ama üstünden zaman geçmişti.Michael'in gözlerini dikmiş yine gülerek beni izlediğini fark ettim.Bu kez doğrudan gözüme bakıyordu! Aynı donuk gözler,aynı tanıdık yüz...Tıpkı ben gibi.O da belki benimle ilgili ilk izlenimlerini düşünüyordu.-Ve belki de sıradaki cinayetini planlıyordu o an. O haşin gülümsemesi ordan geliyordu.İşte...İşte hayatımı değiştiricek olan o adamla ilk böyle tanışmıştım.Kurbanlarını öldürürken onu izleyecektim.Benim katilim,Michael Swichlord işte buydu!-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan Ruhum
Teen FictionEmly , gittikçe değişmektedir.Bu değişimi karakteri yönündedir ve anılarını yitirmektedir.Bir gün bir katille karşılaşır.Hayatı değişmekte olan Emly,onunla tanışmasıyla dönüm noktasına ulaşmıştır...