bölüm sınırı 70 oy yine
"Z-Zayn'in velayetini alan kişi mi?"
Bu sözler –bu delici, akıl kârı olmayan bu çılgın sözler! Welton Mülkü'ne gelişimden beri yanımda yatan o zayıf, esmer çocukla olan tüm anılarımı baştan sona gözden geçirmemi sağlamıştı: Daha ilk günden soğuk tavrı üstüme geçmişti. O gece herkese berbat davranırken Liam ve Niall üstüme gelmiş, adapte olmam için her şeyi yaparken kollarını bağlayarak uzandığı yatağından kılını bile kıpırdatmamıştı. Futbol seçmelerine girip kazandığımda sahanın öbür ucundaki gülümsemesi, benim uyuduğumu zannederken ablasıyla telefonda konuşması –ses tonunun yumuşaklığı ve sıcaklığı içime dokunmuştu– duşta çarpışmamız, aynı tarz giyindiğimiz için askıda kıyafetlerimizi hep karıştırıp birbirimizin giysilerini giymemiz, dövmelerimi kapatmak için verdiği dahice fikirler, piercingimi takmak için yardım edişi, kahvaltıdaki alaycı konuşması, tutarsız tavırlarına rağmen sakinliğini hep koruyup en sonunda patlaması. Bu çocuğu bu kadar sessiz yapan şey neydi, hep bunu düşünüyordum. Oysa şimdi her şeyi anlıyordum. Harry'e olan ilgisini, bu eve neden sadece onun girebildiğini, bana neden şımarık olduğumu söyleyişini. Çünkü onun hiçbir şeyi yoktu ve ben her şeye sahiptim. Annem öldüğü için kahrolsam bile onun Harry'i taciz eden bir ebeveyni vardı. Çocukluğundan beri de bu mülke tıkılıp kalmıştı ve hiçbir zaman maddi durumuyla ilgili herhangi bir şeyi merak edip sormamıştım. Liam ve Niall da anlatmıyorlardı ki bildiklerini bile düşünmüyordum. Ona attığım yumruktan sonra yüzündeki ifadeyi hatırlayınca mide spazmı geçiriyorum sandım.
"Lou, Lou iyi misin?" Harry'nin sesiyle ona tutunmak zorunda hissederek kollarımı öne uzattım.
Harry hemen beni kabul edip sarıldı. O kısacık an boyunca hiç bu kadar huzurlu hissetmediğimi düşündüm. Fakat bu oldukça saklı bir gerçeği de bana hatırlattı. Harry'nin bana yaptığı etkiden hoşlanmamaya başlamıştım.
"Sigara içeceğim," dedim kollarından sıyrılırken.
"İçme," dedi cebimden çakmağımı çıkarırken. "Bu seni öldürecek."
"Yalnızca sigara olmayacak," dedim odadan çıkarken.
Paketi henüz koridorda çıkarıp bir dalı yakarken kilitli olmayan boş bir oda buldum. Ders kitapları ve iyi aydınlatan şık bir gece lambası vardı. Üstelik Harry gibi kokuyordu. Böylece sigaramdan bir nefes alıp kendimi geniş yatağa attım. Biraz düşünmeye ihtiyacım vardı. Ya da düşünmemeye.
Harry birkaç dakika içinde odaya girdi. Kıvırcık bukleleri beyaz çehresini muhteşem bir şekilde sarıyordu. Yüzündeki yumuşak ifade sert çene çizgisini ve hafifçe büyük burnunun erkeksiliğini bile örtüyordu. Gözlerimizi hiç ayırmadan yatakta benim hemen yanıma uzandı.
"Külleri yere dökülmüş," dedi alçak bir sesle. Sanki odada bizden başka biri varmış gibi.
"Bu okuldan gitmek istiyorum," dedim aniden.
Yastık olmadan yattığımız yatağın üstünde başını yana çevirince ona uyarak başımı ona doğru çevirdim.
"Neden?" dedi.
"Hayatım rastgeleydi ve mutluydum şimdiyse her şeyi çok fazla düşünüyorum. Ayrıca Zayn..."
"Gitme Louis," dedi sözümü keserek.
"Ama buraya ait değilim, herkes böyle düşünüyor. Zayn bile bugün bunu söyl..."
"Sikerler Zayn'i!" diye bağırdı aniden doğrularak. Yatakta yerimden sıçradığım için beni korkuttuğunu düşünerek doğrulduğu yerden eğilip omzuma bir öpücük kondurdu. Belki seks esnasında içinden bambaşka biri çıkıyor olabilirdi ama bu hâli daha farklıydı. Kararan gözbebeklerinden geçen duygular karışıktı; sitem, kızgınlık, panik, acıma... "Bak, anlamıyorsun Louis. Ait olduğun yer illa orası olmak zorunda değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one step closer
Poesíalouis asi bir özgürlükler prensi ve aşk nedir bilmiyor; harry ise ona bunu öğretmekte kararlı (zor yollarla bile olsa...) ya da -; au : louis'in tek isteği zorla geldiği yatılı okuldan kovulmaktır ve bunun için müdirenin oğlu harry edward styles'ı k...