you don't have to run

1.2K 185 106
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Artık çoğu şeyimi yalnız başıma yapabiliyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Artık çoğu şeyimi yalnız başıma yapabiliyorum. İhtiyaçlarımın neredeyse hepsini yalnız başıma karşılayabiliyorum.

Evdeyiz. Taehyung bana ders anlatıyor. Bir özet yazmamı istiyor ve bana bir kalem uzatıyor. Aklımda kalanları kağıda aktarırken onun da bir şeyler yazdığını hissediyorum. Koluna dokunuyorum, evet. Bir şeyler yazıyor. Ellerimi hareket ettiriyorum.

"Ne yazıyorsun, Taehyung?"

O huzur veren sıcaklığı ellerimde hissediyorum.

"İleride öğreneceksin, Kookie."

Yüzümü asıyorum ve özetime geri dönüyorum. Yine ellerini hissediyorum.

"Dışarıda gezmek ister misin?" diyor.

Gülümsüyorum ve kafamı sallıyorum. Kalkıyoruz ve bahçeye iniyoruz.

"Nereye gitmek istersin?"

Sol tarafı gösteriyorum. Güllerime gitmek istiyorum. Gül deyince aklıma Taehyung geliyor. O koku yine bana varlığını hissettirirken sol tarafa doğru yürüyoruz.

Güllerin yanına geliyoruz ve duruyoruz. Ben çiçeklere dokunurken Taehyung bir kolunu omzuma atmış, yanağımdan öpüyor. Gülleri koklamama gerek yok artık, Taehyung yanımdayken zaten kokusunu direkt alabiliyorum. Taehyung'a dönüyorum.

Sarılıyorum ve kokusunu içime çekiyorum. O da bana sarılıyor. Gül kokusu kalbimin yavaşlamasını ve sakinleşmemi sağlıyor. Ben onu görmeden, sesini duymadan aşık olmuşum.

"Bana hayatını anlatsana, sevgilim." diyorum.

Biraz duruyor. Dudaklarını kısa süreliğine benle buluşturuyor. Ellerimi yanaklarına yerleştirdiğimde bir şey fark ediyorum.

Ağlıyor.

Ellerimi tutuyor.

"Benim hayatımı boşver, geçmiş önemli değil. Bundan sonra benim hayatım sensin."

O da acı çekiyor. Neler yaşadığını bilmiyorum ama, acı çekiyor. Yine de, onun mutluluğu ben olacağım.

Aylar geçiyor, daha fazla şey öğreniyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aylar geçiyor, daha fazla şey öğreniyorum. Aşkımız daha fazla kuvvetleniyor. Ama sanki, o giderek soluyor. Yıpranıyormuş gibi hissediyorum. Sanki, bütün bunların tek suçlusu benim. Benim için o, dünyada üzülmeyi hak eden son kişi bile değil...

Beni akşam yemeğine çıkarıyor. O akşam, süsleniyoruz. Bu bizim için özel bir akşam olacakmış gibi hissediyorum.

Restorana geldiğimizde Taehyung'un bizim için ayırttığı masaya oturuyoruz. Burası lüks bir yere benziyor. Görmek çok isterdim... Taehyung'un o keskin hatlı yüzüyle buraya ne kadar yakıştığını görmek isterdim.

Yemeklerimizi sipariş ettikten sonra duruyoruz. Taehyung yanıma oturmuş, karşıma otursaydı konuşamazdık. Bu bile bir kısıtlama bizim için...

"Teşekkür ederim." diyorum ellerimi hareket ettirerek.

"Neden teşekkür ediyorsun?"

"Beni özel bir yerlere götürecek kadar çok sevdiğin için."

Sarıldığını hissediyorum. Ama sonra iki büklüm oluyor. Acıyla nefesi kesiliyor, hiç hareket etmemesinden anlıyorum bunu. Korkuyorum. Ona neler oluyor?

"Ne oldu?!" ellerimi şiddetle hareket ettiriyorum.

Hala bedeni katlanmış gibi duruyor. Kalbim acıyor. Ona bir şey mi oldu?

Bacağımın üstünde bir ıslaklık hissediyorum. Elimi korkarak ıslaklığın olduğu yere değdiriyorum. Bu her ne ise Taehyung'a ait olduğu açık. Endişe bedenimi sararken onu sarsıyorum. Lütfen uyan Taehyung! Sen olmazsan karanlığımdaki beyazlık kim olacak?

Hareketleniyor. Hareket ettiğine sevinirken ellerimi karmakarışık bir şekilde hareketlendiriyorum.

"Ne oldu, iyi olduğunu söyle. Lütfen."

Cevap gelmiyor. Hareket halinde olduğuna göre başka bir şeyle ilgileniyor. Sonra bacağımda bir şey hissediyorum. Bacağımın üzerindeki ıslaklığı siliyor. Ellerimi tutuyor.

"Çok özür dilerim, yediğim bir şey mideme dokundu herhalde. Özür dilerim..."

"Sen iyi misin?" diyorum.

"İyiyim, lavaboya kadar gideceğim. Dikkatli ol." diyor ve masadan kalktığını hissediyorum. İçimde bir rahatsızlık var. Sanki ona bir şeyler olmuş gibi hissediyorum. Bu garip hissi uzaklaştırmak, kalbimi daha fazla sıkmasını engellemek için yemek yemekle uğraşıyorum. İşe yaramayınca düşüncelerimle kalakalıyorum ve sevgilimi beklemeye başlıyorum.

Bir şeyler oluyor, ama o bana inatla söylemiyor. Ben onu sımsıkı tutmaya çalışırken çok fazla sıkıp patlamasını, içindeki taneciklerin, bizi biz yapan taneciklerin ellerimin arasından kayıp gitmesinden çok korkuyorum. Yanıma birisi oturuyor.

Kafamı oraya çeviriyorum. Tanrım, görememek ne kadar da boktan. Belki sevgilim şu an acı çekiyor, ama ben hiçbir şey göremiyorum.

Ellerimi tutuyor.

"Endişelenmeyi kes, kurabiye. Hadi yemeğimizi yiyelim."

Kafamı sallıyorum ve yemeğe başlıyoruz. Ama aklım tamamen onda kalıyor.

 Ama aklım tamamen onda kalıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
we all wanna die sometimes ;; taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin