2.bölüm/İlk ölüm

52 4 13
                                    

"İnsan ıstırap içinde dilsizleşir." dedi Tanrı,
Sonra çekildi kenara bizi burada yalnız bıraktı. Hayaller de gelmeyen gemiler ile birlikte battı. Bir yıldız kaydı, dilek tutamadan kayıplara karıştı. Yaralı geyikler göz yaşları ile iyileştirdi kendilerini. Tanrı sustu ve izledi bizleri, emir verdi bekledi. Yalnızlık tüm iliklere nüksetti, kırdı hepsini yerlebir etti. Helak oldu tüm yaşam. Yalvarışların bazısı tanrıya, bazısı ise kadere. Ne gelir elinden insan? Unutma seni tanıyan son insan da öldüğünde aslında hiç var olmamış olacaksın. Dünya acımasız yaşı büyük olan çocuk. İçinde bir aydınlık var, bir de en derinlerde daha büyük bir karanlık. Önemli olan senin hangisini tercih ettiğin. Karanlık ol diğer bir insana, o karanlığın içinde sakla saf aydınlığını.

...

Sızdığının farkında olmadan tekli koltukta derin uykusunun bölünmesine sebep olan kapı sesi ile gözlerini hızla aralamıştı Üreyva. Koşar adımlarla kapıya ulaştığında annesi ve kız kardeşi de hemen arkasına geçmişti. Üreyva hızla kapıyı açmıştı gördüğü manzara onu heyecanlandırmıştı. İki polis kapıda dikiliyorlardı.

"Merhaba, rahatsızlık verdik kusura bakmayın."

Üreyva kendine geldiğinde kapıyı daha da araladı.

"Ne rahatsızlığı? Buyrun içeri gelin."

"Teşekkürler ama o kadar vaktimiz yok. Bir gelişme hakkında bilgi vermeye geldik."

"Sahi mi? Nedir peki o gelişme?"

"Babanızın İstanbul dışına götürüldüğünü tespit ettik. Kamera kayıtlarını bulduk ve bir kamyon arkasına babanız ile birlikte binen genç olduğunu tahmin ettiğimiz birini fark ettik. Fakat babanız baygındı. Bu kamyonun plakasını araştırdık fakat böyle bir plakaya ulaşamadık. Bizler de nereye doğru yol aldığını Muğla şehrimizde radara yakalanması ile anladık. Yani Muğladaki polis arkadaşlarımız kamyonu yakaladı ve sürücüsünü tutukladı. Fakat onun öldürmediğini düşünüyoruz. Tehtid edilmiş gibi bir korkusu vardı ve hiç bir şekilde ağzını açmıyordu. Biz de Muğlayı araştırmaya aldık, çünkü başka her hangi bir yerde yakalanma ihtimalinin olmadınığını düşünüyoruz."

Polis son cümlesini de bitirdikten sonra Üreyva' nın soluk yüzünü inceledi.

"Teşekkür ederiz, her şey için."

"Bu bizim görevimiz hanımefendi. Neyse bize müsade sağlıcaklı kalın."

"Tabii sağolun."

Polisler arabaya bindiği anda Üreyva kapıyı kapatmıştı. Salona geçip, uyuya kaldığı tekli koltuğa oturmuştu. Annesi Hilal Soykamer ve kız kardeşi Çağan Soykamer karşısına oturmuştu. Onlarda çok üzgündüler.

"Kızım?"

"Efendim anne?"

"Kendini bu kadar harap etme güzel kızım."

"Bunu senin yapman gerekiyor anne."

"Annem haklı abla, sen kendini çok yıpratıyorsun."

"Babamı neden kaçırırlar ki? Borcu yok, onu sevmeyen yok, kan davalısı yok, sabıkası temiz. Neden peki?"

"Nereden bilelim biz abla?"

"Ben kendime soruyorum zaten sana değil."

"Aman iyi be, sana da bir şey denilmiyor zaten."

"Bir sus artık Çağan."

Çağan göz devirip, bacaklarını karnına çekti koltukta. Annesi de ikisine de baktı sırayla.

YAZILAN YANLIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin