Mûcize

37 12 0
                                    

    Yaşlı amca da birgün yolu yaşlı kayısı ağacına denk gelmiş. Bakmış ki yarısı kuru yarısı yaş. "Aman gençler kendilerine yeni isim yazacak ağaç bulsun bu kurumuş zaten" deyip ağacı kesmiş. Ağacın yaş tarafı yine ağlamış, ben sana ne ettim de beni kestin der gibi... Ama nâfile, kaderine râzı olmuş sonunda. En azından evine götürüp beni bahçesinin bir köşesine fidan yapar diye hayâl kurmuş ağacın yaş dalları. Sırtında taşımış ve evine götürmüş odunları yaşlı amca zar zor... Çarşıya götürüp satmaya karar vermiş. Kimse satın almamış. Adamcağız çok üzülmüş bu duruma, akşama kadar çarşıda öylece kalakalmış. Akşam olunca hanımı ve oğlu yaşlı amcaya yardıma gitmişler. Oğlu babasına odunları taşıtmamış, yaşlı amcayı teselli eden yine nur yüzlü hanımı olmuş. "Birşey olmaz bey, en azından kışın oduna para vermeyiz, biz yakarız" deyip güler yüzüyle adamcağızı gülümsetmeyi başarmış.

    Yaşlı amcanın oğlu odunları sırtında taşırken bir mûcize olmuş. Yaş dal kuru dala aşık olmuş, olmaz işte ama olmuş artık... Tabii mevsim kış, birden akşama doğru kar yağmaya başlamış. Kar öyle hızlı yağmaya başlamış ki yollar kapanmış. Hava soluduğu için odunlardan yakmaya karar vermiş yaşlı teyze. Bu sırada ailenin diğer üyeleri oğlu, gelini ve küçük torunları sıkı sıkı giyinerek dışarıdaki ay ışığında sim gibi parlayan pamuk yumuşaklığında yağan kara dayanamayıp oyun oynamaya karar vermişler. Dede ve nineleri onların cıvıltılı oynayışlarını evin penceresinden izleyip çok mutlu olmuş.

    Yaş odunla kuru odun daha henüz şöminede yanan ateşe daha atılmamış ama sıra onlara da gelecekmiş. Yaş odun yanmak istemiyormuş, kuru odun yanmanın aslında yok olmak olmadığını sadece şekil değiştirmek olduğunu ve ruhlarının özgür olacağını, birbirlerine ancak bu şekilde kavuşabileceklerini anlatmış. Zaten kesildikleri, pazara götürüldükleri hatta geri getirilip odun olarak yakılacağı şöminenin yanında bile beklerken yan yana bile bir türlü denk gelememişler. Araya başka dallar girmiş. Teyze odunlardan kuru olanı atmış önce, yaş odun ağlamış ayrılık acısından, kabukları kıvrılıvermiş aniden çatırdayıp... Kadın şaşırmış, bakmış oduna dalgın dalgın, dalgınlığından bir an sıyrılıp; "şimdi bu zor yanar daha yaş bu atayım da yansın" diyerek onu da kuru dalın yandığı ateşe atmış. Kuru odun sevincinden son nefesini vermeden önce içinde sakladığı öz suyu gözlerinden akıtmış. Yaş odunsa bu acıya daha fazla dayanamayıp öyle bir harla yanmış ki koca evi ısıtıvermiş. Kabukları kenetlenmiş bir şekilde kül olmuşlar. Ama dağılmamış. Ateş bile onları yaktığına utanmış...

 Ateş bile onları yaktığına utanmış

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
YAŞ DALIN KURU DALA AŞKININ HİKÂYESİ #TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin