Gözlerimi evlerin üzerinde gezdirdim. Hangi evdi lan.
Kahretsin hangi evdi. Derin bir nefes alıp içimden geçen sokağa ilerlemeye başladım telefonumun titremesi ile elimi cebime attım.
Siktir!
Şarjım bitmişti ve ben kaybolmuştum.
Tüm bunların hepsi Jungkook cenabeti yüzünden oluyordu. Derin bir nefes alıp sokakta ilerlemeye devam ettim. Çok zaman geçmeden yol ayrımına gelmiştim annem hep sağ taraftan gitmemi söylerdi yine onun dediğini yapıp sağ taraftan ilerledim içimde adını bilmediğim bir huzursuzluk vardı fakat biraz ilerleyip evi görünce içimi bir huzur kaplamıştı elbette.
Kaybolmak istemiyordum...
Gözümden canlanan mazi ile derin bir nefes aldım gözyaşlarım istemsiz olarak gözlerimden akarken kendime küfrettim. En çokta yaşadığım bu saçma olaylara.
Dünya herkese dönüyordu güya...
Derin bir nefes alıp kapıya yaklaştığında Jungkook'u evin bahçesinde telaşla bir o tarafa bir bu tarafa ilerlerken gördüm.
Kapı açılınca sesi duyan Jungkook yerdeki bakışlarını kaldırıp kapıya baktı. Göz göze gelmiştik. Göz altları morarmış ve gözleri kızarmıştı.
Uyuşturucu mu almıştı?
Yoksa korkmuş muydu?Koşarak yanıma ilerleyip ben ne olduğunu anlamadan ellerini belime dolayıp bana satılmıştı.
"Tanrım Rose" saçlarımı öpmüştü. Öldürüyordu yada beni saçlarımdan başlayarak...
"Seni..." Yutkundu ve saçlarımı koklayıp yüzümü avuçları arasına aldı.
"Ben acıktım söyle ne söyliyeceksen"
Dememek için kendimi zor tuttum tabii.
"Seni merak ettim . Telefonun neden kapalı. Tanrım beni çıldırtmak mı istiyorsun? Saat gecenin üçü. Tanrım bu saatte sok-"
İşaret parmağımı dudaklarına bastırdım.
"Sokaklar senden daha az tehlikeli Jeon."
O anın şokunu yaşarken ellerini yüzümden çektim ve evin giriş kapısına doğru yürümeye başladım.
Ben ona karşı bu şekilde davranıyorum ama üzülüyordum da onun için.
O bana acımamıştı bana güzel bir tiyatro oynamışlardı. Bende kanmıştım...
Ne yapayım? Kalp sevince akıl mantıksız oluyordu işte..
Derin bir nefes alıp ayakkabılarımı çıkarttım ve mutfağa ilerledim. Şu an çok sinirli, kızgın ve kırgındım.
Dengesizdim yanii.
Dolabı açıp gözüme ilk çarpan cam kavanozdaki süt ve yanındaki çikolatayı elime alıp tezgahın üzerine bıraktım. Dolabın kapısını kapatıp bir bardak ve kaşık aldım. Sütü bardağa güzelce doldurdum ve masaya koydum ardından çikolata ve kaşığı alıp sandalyeye oturdum.
Çikolatanın kapağını açıp kaşıkla yemeye başladım.
Sayamadığım bilmem kaçıncı kaşıktan sonra karşımda bir hareketlilik olunca başımı kaldırdım.
Tavşan kılıklı pezevenk.
Sırıtıyordu birde...Ama az kalmıştı son gülen güzel gülerdi...
"Neden gülüyorsun Jeon? Komik mi?"
Başını olumsuz anlamda salladı ve yüzünü avuçları arasına aldı.
"Çikolatayı senin yediğine emin misin. Yüzüne fondöten niyetine sürmüş gibisin"
'Hı sen çok biliyoğnn'bakışımı attım ve peçete alıp yüzümü silmeye başlsdım
"Geçti mi?" Başını olumsuz anlamda sallayınca daha da hırs yapıp daha sert sürdüm peçeteyi yüzüme.
"Şimdi?" Başını olumsuz anlamda sallayıp ayağa kalktı ve yanıma gelip kucağımdaki kavanozu kenara koyup kaşığı masaya bıraktırdı üzerine doğru eğildi.
"Şimdi temizleyeceğim." kalbim mahalleyi turlarken ben gözlerine bakıyordum.
Parlıyorlardı. Yıldız gibi...
Ama onun gözündeki ışıklar benim gecemi cehenneme çevirmiş ve içine yanmam için beni bırakmıştı...
09.07
Tanrım dudakları şeker. Kokusu yağmur gibi...
![](https://img.wattpad.com/cover/183003234-288-k588716.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bed¦a rosekook fic.
Fanfictionfuckerjk:Yatağım benim için fazla boş beraber doldurmaya ne dersin. fuckerjk:Güzel sesini odamda duymak istiyorum. fuckerjk: Sen uzanırken ve ben tam senin üzerindeyken. - 31.04.19🕛 𝕷𝖞𝖘𝖎𝖆𝖘