00.07

3.6K 229 36
                                    

Elimdeki yüzüğe baktım uzunca.
O sadece bir yüzük değildi. O kalbimi içine almış 2 kelepçeden birisiydi.
Derin bir nefes alıp başımı kaldırdığımda yanıma doğru gelen Jungkook ile gözlerimi devirip yüzüğü cebime salladım ve masanın hemen önünde duran Jungkook 'un karnından başımı kaldırıp yüzüne çıkardım bakışlarımı. Uzun olmasının yanında yapılı bir bedene sahip olması haksızlıktı.

"Rosé..." İsmim dudaklarından döküldüğünde gözlerimi devirmemek içim kendimi zor tuttum.

Sandalyeyi çekip karşıma oturduğunda bakışlarımı ondan çektim.

"Ah, pardon kendimi tanıştırmak unuttum. Ben Jeon Jungkook."

Uzattığı elinde gözlerimi gezdirip derin bir nefes aldım.

"Sizinle tanışmak istemiyorum bay yabancı. Defolursanız sevinirim."

Gülümsedi ve birkaç defa 'tch tch' layıp sol eliyle sağ yanağımı okşamaya başladı.

"Sen de benim karımsın."

Elindeki kimliğimi masanın üzerine koyduğunda gözlerimi kapattım.

Yaptığım hiç bireyden pişman olmamıştım. Bunun dışında.

"Jungkook kaldır şunu." Kimliğe elimi uzatmamla geri çekmesi bir oldu.

"Neden? " Sırıtması yüzünde genişlerken yumruklarımı sıkıp ayağa kalktım.

"Ne bok yersen ye şerefsiz."

---

Derin bir nefes alıp bay Min'in çalışma odasının kapısını çaldım. Piyanonun müthiş sesi kesildiğinde 'gir' komutuyla derin bir nefes aldım ve sıkıca kavradığım kulbu aşağıya çekerek kapının açılmasını sağladım. Küçük pencerenin aydınlattığı odaya girdiğimde piyanonun hemen önünde durmuş olan bay Min'i görünce gülümsedim.

"Efendim, istediğiniz belgeleri bay Kim'den alıp getirdim." Gülümseyip ayağa kalktı ve birkaç adımda önüme geldi.

"Teşekkür ederim Rosé."

Gülümseyip dışarı çıktığımda bir şey aklıma dank etmişti.

----

Derin bir nefes alıp aldığım mesajla geldiğim barın önünde durdum.

Kimliği vereceğini söylemişti. O kimliğe ihtiyacım vardı. Her konuda. Kimlik demek herşey demekti.

İçeri girmekten başka çarem olmadığı yüzüme çarptığında nefesimi verip kapıya yöneldiğimde korumalardan birisinin elini kulağına götürdüğünü fark etmiştim. İçeri girdiğimde beni karşılayan sigara ve alkol kokusuyla artık rutin hale gelmiş tepkiyi vermiştim.

Yüzüm istemsizce buruşurken birkaç saniye sonra koku almaçları yorulan burnum kokuyu normal algılamaya başlamıştı.

Barmenin olduğu tarafa ilerlerken insanlara çarpmamaya önem gösteriyorum fakat nafileydi...

Bar taburesine oturup telefonumu çıkardığım sırada belimde hissettiğim ellerle siktiri çekmiştim.

Diğer korkulardan farklı olan o koko burnuma iliştiğinde yabancı birisinin belimi tutmaması beni az da olsa rahatlatmıştı.

"Rosé" Kutsal bir kelammış gibi dökülmüştü ismim dudaklarından.

"Evimize gidelim. Sadece bir kez daha güzelim..." Derin bir nefes alıp ellerini belimden itmek istediğimde beni kendisine çevirdi ve bana sarıldı.

"Söz veriyorum. Artık iyi bir adam olacağım..."

-----
27.02

Sevgili günlük,

O, tamamiyle tutarsız. Gece beyaz,gündüzleri siyah bir silüet.

bed¦a rosekook fic. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin