00.04

4.6K 268 204
                                    

Etrafıma bakınmaya başladım dışarı çıkıp korumalara onun geldiğinde haber vermelerini isteyecektim ki o oradaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Etrafıma bakınmaya başladım dışarı çıkıp korumalara onun geldiğinde haber vermelerini isteyecektim ki o oradaydı.

Saçlarının bir kısmını arkasına atmış, kırmızı dudaklarıyla elinde şarap ile onu süzen gözlere inat oradaydı.

Hatalının o olduğu düşünülüyordu...

Belki de öyleydi.

Arkasından yaklaşıp onu süzen erkeklere inat ellerimi beline koyduğumda güzel gül kokusu burnuma nüfuz etmişti.

Alkolle sarhoş olmayan ben, nasıl olurda böylesine hafif bir kokuyla müptela olabilirdim...

Ürkekçe arkasını döndüğünde, kısa boyu yavaşça yüzüme çıktığında. Gördüğüm hayal kırıklığı kalbine aitti.

Başkasını mı bekliyordu yoksa?
Başka bir yağmura mı çiçek açacaktı.

"Ellerini üzerimden çek lütfen." Sesini duyduğum an gözlerine bakmak istedim uzun uzun. Ama o gözlerini benden kaçırıyordu.

Ellerimi çektim, onun isteği dışında ona dokunmazdım.

Hiç kimseye dokunmazdım ...

"Geleceğini bilmiyordum Chaeyoung."
Sanki yanlış bir şey söylemişim gibi gözlerini devirdi.

"Sana haber vermeli miydim, Jeon."

Sırıtıp önüne gelen saç tutamını kulağının arkasına itti.

Ve beni daha iyi duyabilmesi için kulağına eğildim.

"Evet, Roseanne." Kulağını öpüp geri çekildiğimde sinirle gözleri dolmuştu.

Sinirlenince ağlıyordu hala.
Değiştiremediğin tek şey sadece bu değildi Roseanne.

Yanımdan ayrılıp, boş bir yere geçtiğinde gözlerimi ondan ayırmadım.Ve gerzekler kurulu üyelerinin yanına ilerlemeye başladım.

-

Gerizekalı,
Birde aptal,
Habeş maymunu.

Derin bir nefes alıp ellerimi yüzüme doğru yelledim. Gözyaşlarım geri giderken yanıma oturan bedene döndüm. Kırmızı takım giymiş,güzel yüz hatlarına sahip bir adamla karşılaştım.

"Selam." Başımı salladım ve kabalık olmasın diye dudaklarımı araladım.

"Selam."

"Yanına oturmadan rahatsız olmazsın değil mi?" Sebepsizce samimi gelen bu çocuğa dönüp gülümsedim.

Erkeklerin hepsi aynı değildi sonuçta...

Öyleydi...

"Hayır sorun olmaz."
Gülümseyip garsonun elindeki tepside iki bardak aldı.

Birini bana uzattı. "Reşitsin öyle değil mi?" Başımı sallayıp ikilemde kaldım. Ve sonunda elindeki bardağı aldım.

"İsmim Lay." Uzattığı eline elimi uzattım. Ona güvenip güvenmemek arasında kararsız kalmıştım. Ama ona güvenmeyi seçtim ve ismimi söyliyverdim.

"Park R- Chaeyoung"
Gülümsedi.
Güzel gülüyordu...

"Memnun oldum Chaeyoung." Ellerimizi bıraktığında sabit bir noktaya bakmaya başladığında bende istemsizce o noktaya bakmıştım.

"Jeon'u tanıyor musun?" Baktığı noktaya bakıp neden bunu sorduğunu anlamıştım.

Jungkook tam karşımızda barmenin olduğu bölümde içkisini yudumluyorum ve bir yandan bize bakıyordu. Yanında Taehyun ve Jimin vardı.

Gözlerimiz buluştuğu da gözlerimizi ayırıp yanımdaki bedene döndüm.
Tam o sırada beni izlediği için utanmıştım.

"T-tanımıyorum."
Titrek çıkan sesimi bir kenara bırakıp Lay'in gözlerine baktım.

"Sanırım o seni tanıyor." Omuz silkip elimdeki ne olduğunu bilmediğim şeyi kafama diktim.

Yüzüm ekşirken Lay'e döndüm.

"Bu çok kötü." Lay kahkaha atarken konuştu.

"Reşit olmadığını biliyordum."
Duyduğum şey karşısında sinirlerim tepeme çıkıvermişti.

Reşittim. 22 yaşındaydım... Üniversite öğrencisiyim.

"22 yaşındayım, buralara yolum pek düşmez." Başını olumlu anlamda salladı.

"Hey baksana numaranı alabilir miyim?" Sorduğu şey karşısında düşündüm elbette ona numaramı vermeyecektim.

"Üzgünüm seni tanımıyorum. Numaramı vermeyeceğim." Alkolun etkisiylede olsa ciddi olmaya çalıştım.

Elini yüzüme koyduğunda kendimi geri çektim. "Ne yapıyorsun?" Sinirle sorduğum soru karşısında sırıttı..
Sinirle ayağa kalktım tam ilerleyecekken bileğimi tutup beni koltuğa tekrar oturttu.

"Seninle konuşacak çok şeyim var Roseanne Park."

Söylediği şeyler karşısında korkuyla yutkundum. Karşımdaki kaşları çatık bizi izleyen Jungkook'a yardım dolu bakışlarımı atıyordum.

O da birşeylerin ters gittiğinin farkına varmıştı. Bakışlarımı anlamış gibi ayağa kalktı ve bize doğru ilerlemeye başladı.

Attığı bir kaç adımdan sonra önümdeydi.

"Bay Lay, karımdan ellerinizi çekmezseniz ellerinizi çekmek zorunda kalacağım"

-----
SEE U LATER.

ROSENİN FOTOĞRAFINA DÜŞTÜM.
BU BÖLÜM ÇOK SAÇMA.
AMS PAYLAŞTIM
BELKİ SİLERİM

bed¦a rosekook fic. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin