1 - Geçmiş

129 8 1
                                    

Uyarı: Bölüm kendine zarar verme, intihar ögeleri içerir.

Her şeyi en başından anlatacağım.

Niall Horan'la lisenin bittiği yaz tanışmıştık. Başta sohbeti hoş olan bir arkadaştan fazlası değildi. İkimiz de gözlerden uzak insanlardık, belki Niall bir tık üstüydü. Gün geçtikçe birbirine yaklaşan iki kişi olmuştuk.

Niall o zamanlarda ihtiyacım olan enerjiyi bana veriyordu. Bana anksiyete teşhisi henüz konmuştu, ataklarım yüzünden üniversiteye geçmeden kliniğe yatıp yatmamam konusunda kararsızlık vardı. Kafam fazlasıyla karışıktı.

Sonunda karar verildi, iki hafta olacağı planlanan bir tedavi programıyla kliniğe yattım. Üç günde bir ziyaret edilebiliyordum ve onu da ailem dolduruyordu. Niall'sa her gün odamın penceresinin olduğu cepheye gelip benimle konuşuyordu. Bahçeye çıktığım saatlerde duvarın arkasından sevdiğim çikolataları fırlatıyordu. O zaman arkadaşım olan herkes iletişimini dahi kesmişken onun çaba sarf etmesi en kötü zamanlarımı güzelleştiriyordu.

Klinikten çıktığımda Niall'la artık arkadaştan daha fazlasıydık. Çevremdekiler bu ilerlemeye temkinli yaklaşmam konusunda ısrarcıydı, ailem klinikten henüz çıktığımı hatırlatıyordu. Tüm bunlar gerçekleşirken kendimizi sevgili olarak bulmuştuk.

Doğruyu söylemek gerekirse Niall berbat bir sevgiliydi. Arkadaşlığımızı sürdürme konusunda ikimiz de çabalarken bunun ilerisini getirmekte ikimiz de acemiydik. O zamanlarda okul yeni başlamıştı, yeni insanlar hayatımıza girmişti. Bu şekilde tökezleyen ilişkimiz için bir şey yapmak zorunda hissetmiş olacak ki Niall bana evlenme teklifi etti.

On sekiz yaşında olan iki genç yetişkin için yapılacak en saçma şeydi muhtemelen. Ona bunu anlatmaya çalıştım. Açıkça o da bu teklifinin çok arkasında değildi. Arkadaşlığımızı ve mental sağlığımızı korumak adına ayrıldık. Ama bu ayrılık iki saat kadar sürdü. Niall'la yeniden konuşmaya başlamıştık. Tek farkı bu sefer sevişmiyorduk. İlişkimiz bu şekilde ilerledi.

Birbirimizi arkadaş olarak tanıtsak da bize sevgili gibisiniz dendiğinde reddetmiyorduk. Hayatımıza kayda değer insanlar girmemişti, ikimiz de ciddi ilişkiler yaşamamıştık. İsim vermek bizi yoran şeydi o zamanlarda. Sözsüz anlaşmalı bir açık ilişki söz konusuydu hatta. Şikayetçi olmadığımızı düşünüyordum.

Ama yanıldığımı anlamam koca lisans eğitimimi aldı. Diş hekimliği fakültesinden mezun olduğum sene Niall çoktan bir büroda avukatlık yapmaya başlamıştı. İyi bir geliri de olması -ve muhtemelen arkadaşı Abe'in etkileyici konuşmaları- ona cesaret vermiş olmalı ki bana yeniden evlenme teklifi etti. Evet, ikimiz de yetişkin insanlardık ve evlilik için yanlış bir zamanda değildik. İkimiz de birbirimizi düşürmeyecek şekilde birbirimizi seviyorduk. Üstelik sevgili kavgaları olmadan gayet iyi bir sevgili ilişkimiz vardı. Ama isim koymak her şeyi mahvediyordu. Niall'ın inatla anlamadığı şey buydu.

Teklfini neden geri çevirdiğimi incitmeden anlatmaya çalıştım. Ama Niall inatçıydı ve anlamak istemiyordu. O zamanlar kafasında sadece benimle evlenmek vardı. Onun işleri tıkırındaydı ama benim uzmanlık eğitimim başlamak üzereydi ve gelirim yeterli kalmıyordu.

Niall bunu bir süre sineye çekebildi. Daha sonra ayrılma kararı aldı. Onu engelleyemezdim. Engelleyemediğim bir diğer şey de üzüntümdü. Yıllarca beraber olduğum adam onu geri çevirdiğim için hayatımdan çıkıp gitmişti. Yeni yeni iyileşmeye başlayan anksiyetem günden güne kötüleşiyordu.

Ayrılığımızın üstünden iki ay geçmişti ki annem ve babam trafik kazasıyla vefat ettiler. Bu psikolojimin çökmesi ve anksiyete krizlerimin başlaması için son damla olmuştu. Ortak arkadaşlarımız sayesinde Niall'ın bu durumdan haberdar olması bir hafta sürmüştü. Duyar duymaz beni aradığını ve yanımda olmak istediğini dile getirdiği kısa bir telefon görüşmesinden sonra soluğu yanımda aldı.

ArcadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin