Epilog - Lydia

91 6 12
                                    

Parmağımdaki alyansı izlerken sigaramı bitirmek üzereydim. Arabadan çıkmak istemiyordum, beni bekleyen şeyden korkuyordum. Bir an nefesimi tutup arabadan indim hızlıca. Sigarayı yere atıp ezdim. Vazgeçmemek için hızlı adımlarla kliniğe girdim. Odasına doğru giderken gözlerim doluyordu. Beğendiği şekilde giyindiğim için üstüme atlamayacağını biliyordum. En son geldiğimde öfkesi azalmıştı ama belki de şimdi hiç olmadığı kadar öfkeliydi, kimse bilemezdi.

Odasına varınca kapıyı tıklattım ve içeri girdim. Yatağında oturmuş kitap okuyordu. Beni görünce kocaman gülümsedi. Gülümsediğini gördüğüm andaki hafifleme inanılır gibi değildi. "Bu kazak sana ne kadar yakışmış öyle!" dedi ve ayağa kalkıp bana sarıldı. Ben de ona sarılıp saçlarını öptüm. "Her şey hazır mı güzelim?" diye sordum. "Evet, canım. Pijamalarımı çıkarayım, onları da koyalım ve artık gidelim." dedi heyecanlı heyecanlı. Mani döneminde değildi, doktoru böyle söylemişti, sadece neşeli olmalıydı. Üstündekileri çıkarıp bulgur örgülü kazağını ve pantolonunu bir çırpıda giyiverdi. Botlarını da giydikten sonra artık hazırdı. Valizini alıp elini tuttum ve odadan çıktık. Doktoruna şimdilik veda edip evrak işlerini tamamladıktan sonra klinikten ayrıldık.

Arabaya bindiğimizde "Bittiğine inanamıyorum. Hayatımın geri kalanını orada geçirecekmişim gibi hissediyordum." dedi. Aslında gerçek buydu. Onun hayatı boyunca orada kalması gerekecekti. Ama buna daha fazla katlanamazdım.

Neredeyse iki sene olmuştu. Arada birkaç günlüğüne eve gelmesi ve onu tatile götürdüğüm iki sefer dışında klinikten çıkmamıştı. Son üç aydır onu ziyarete gittiğim her seferinde büyük bir endişeyle beni görünce vereceği tepkiyi bekliyordum. Doktoru şu an çıkmasının iyi olmayacağını söylemişti ama Aurora gitmek istiyordu. Hep gitmek istiyordu, orası ayrı. Ama artık orada kendine zarar verdiğini hissediyordum. Evimize dönmemiz gerekiyordu.

Yeni evimize vardığımızda etrafa merakla bakıyordu. "Birini mi ziyaret edeceğiz?" diye sordu. Bu küçük villaya daha önce gelmediği için tanımıyordu, burayı onun için almıştım. "Burası yeni evimiz, Aurora." dediğimde elimi tutup sevinçle gülümsedi. Arabadan inip kapıya koştu. Ben de valizini alıp yanına gittim. Kapıyı açtığımda içeri fırladı. Holdeki mobilyalara bile hayranlıkla bakıyordu. Ona evi gezdirirken bu evi aldığıma ilk defa memnun oldum, çok mutluydu.

Üst kattaki odamıza girince kendini yatağa bıraktı. "Bugünü evde geçireceğim, yarın fakülteden birkaç kişiyle görüşüp işe başlayacağım. İlla ki doktor eksiği olan bir yer vardır." dedi. İşte bu andan sonra mutluluğu son bulacaktı.

"Aurora, bir şey konuşabilir miyiz?" diyip onu yatakta oturttum. Ben de yanına oturdum ve ellerini tuttum. "On ay kadar önce bir mektup geldi. Akli dengen sebebiyle lisansın askıya alındı. Bunu sana söylemek istedim ama doktorun söylemememi istedi. Şu an diş hekimi olarak çalışamazsın. Ne zaman çalışabileceğini bilmiyorum."

Yüzündeki hayal kırıklığı ve şaşkınlık ifadesini görmek yerine saatlerce buzdolabında kalmayı yeğlerdim. Ellerini kendine çekti, ağzının üstüne bastırdı avuçlarını. Ağlamak üzereydi. Doğrulup başını göğsüme yasladım ama beni itmesi çok kısa sürmüştü.

"Her şeyi mahvettin!" diye bağırdı bana. Bunu hak ediyordum, söylediği doğruydu. "Ben ne yapacağım şimdi? Avukat değil misin sen, neden engel olmadın onlara? Ama engel olmaman çok normal, değil mi? O kadınlayken de böyleydi demek ki. Beni o deliğe tıktıktan sonra deli olduğuma sen de inandın, sen de bana öyle davrandın. Haydi, terk et şimdi beni. Statüsüz bir deliyle evli kalmaktan memnun değilim de, hemen aç davanı. Laila mıydı adı, ona böyle demedin mi zaten? 'Evliyim ama zaten eşim deli yani beraber olmamızda hiç sorun yok'. Gelirim de yok şimdi, Niall, haydi git sevgilinin kollarına."

ArcadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin