5 (Final) - Oyun

79 9 7
                                    

Niall

Aurora her zaman özel biri olmuştu benim için. Tamamen yabancı olduğum evimden kilometrelerce uzaktaki bu yerde dahi bana ev olmaya çalışmıştı. Onun her zaman yardıma ihtiyacı olacaktı, bunun farkındaydım. Hassas bir yaradılışı vardı onun. Uzun kahverengi saçlarını oradan oraya savururken onunla ilgili olumsuz olan her şeyi boş verebileceğimi bilmeden bana kocaman bir sevgi bağışlamıştı. O içimdeki olumsuz duyguları yok etmeme yardımcı olan bir güçtü. O ise hep korkuyordu. Hep ikimiz için bir ayrılık söz konusu olacak diye kaçıyordu. Onun için, ikimiz için en iyisi ne olabilir diye düşünmekle geçiyordu bazen günlerim.

Yetişkin olduğumuzda, ikimiz de meslek sahibi olduğumuzda onunla evlenebileceğimi düşünüyordum çünkü açıkça ikimiz de birbirimizi seviyorduk ve bizi artık tutan bir şey yoktu. İrlanda'ya kesin geri dönüş yapmak planlarım arasında yoktu. Ama Aurora evlenmek istemiyordu. Onun tek istediği benimle beraber olmaktı, bozulmayacak bir ilişki yürütmekti. Evlilik onun için bu birliğin bozulması anlamına geliyordu.

Tahmin ediyorum ki bu ikimizin ilk zor dönemiydi. Çünkü ben tuhaf bir gurura kapılmıştım ve ilişkimizi kesmiştim. Daha sonrasında Aurora'nın ebeveynlerinin vefat etmesi her şeye tuz biber olmuştu. Aurora'nın anksiyetesi hiç olmadığı kadar kötüydü, ben ise onca zaman Aurora'yı yalnız bırakırken hangi aptal gururu düşündüğümü anlayamıyordum. O benim her şeyimdi. Ayrı olduğumuz birkaç ay boyunca tek yaptığım hukuk kitapları okumaktı, bunu yapmadığım zamanlarda ikimiz hakkında kötücül düşüncelere kapılıyordum. Aurora'ya geri döndüğümde o kötücül düşüncelerin bir çoğunun doğru olduğunu gördüm. Kliniğe yatması ilk değildi ama onu daha iyi edebilecekken kliniğe teslim etmiş olmak iyi hissettirmiyordu.

Bu anlattığım bizim için zor bir dönemdi. Bir daha olmayacağını düşünürken hem hastalığı hem de kendi beraberlik dürtümü bastırdığım yıllar geçti. Fakat sonunda benim için sıradan, kazanmamız kesin olan bir davayı kazandık. O zaman başlayan tehditler Aurora'yı takip etmesiyle ciddiyet kazandı. O benim her şeyimdi, onun hiçbir zerresine zarar veremezdi. Ama atladığım kısım benim ona zarar verdiğimdi. Tesadüfen boş bir an yakalayıp onun evine gittiğimde gerçekten kötü görünüyordu. Onunla görüşmeme nedenimi merak ediyordu, söylediğim yalana ikna olmuyordu. Ona bu durumu anlatamazdım çünkü zaten anksiyetesi çok üst seviyedeydi. Ona bağırmaktan nefret ederim ama o akşam beni anlamaya çalışmadığı için ona bağırdım. Evinden ayrıldığımda çoktan pişmandım. Abraham'a gittiğimde söylediği şeyler kalbimi yerinden oynattı adeta. Psikiyatrı her gittiğimizde intihar meyilli bir hasta olduğunu bana hatırlatırdı. Ama bunun gerçekleşmiş olması ve benim bundan haberim olmaması çok fazla gelmişti. Onu korumak zorundaydım ama yapamamıştım.

Aurora hiçbir zaman ortalama ruh hali yakalayan bir kadın olmamıştı. Hep uçlarda yaşıyordu; ya mutluluğun ucunda, ya da hüznün ucunda. Ama evli olarak aynı evin içinde kaldığımız o günlerde her şey daha farklıydı. İşe gitmeye başlamıştı, akşamları bir şeyler içmek için dışarı çıkmayı artık kendisi teklif ediyordu. Normal durumumuzdan çok farklı değildik ama hep aynı evin içindeydik. Artık tehdit edilmiyordum, korkması gerekmiyordu. Endişe yapmaması gerekiyordu ama asıl sorun endişeleri yerine gelen şeydi.

Aurora devamlı halüsinasyon görüyordu. İlk seferi çok korkutucuydu. Yatak odasında çığlık çığlığa bağırıyordu. Şansına o an evdeydim, hemen yanına gittim. Kapıyı zorluyordu, açmaya çalışıyordu ama kapı kilitli değildi. Tek çevirmemle açılmıştı. Kapının açılmasıyla kendini odanın dışına attı ve kollarıma bıraktı. Seri nefesler alıyordu, yüzü sapsarı olmuştu. İçerideki şeyi yok etmemi tekrar etmekten başka bir şey yapmıyordu. Onu yere otutturup elime bir vazo aldım ve odaya girdim. Ama odada kimse, hiçbir şey yoktu. Böcek, sinek tarzı bir şey aradım ama o da yoktu. Odadan çıkıp Aurora'nın yanına gittim. Onu kucaklayıp salona götürdüm. Su içirip sakinleşmesini beklerken ne için bu kadar korktuğunu anlamaya çalışıyordum. Sakinleştiğinde içeride gördüğü 'yaratıktan' bahsetmeye başladı. Söyledikleri doğruymuş gibi başımı sallayarak onu dinledim. Yine de o an orada olmadığım için doğru olabilme ihtimali vardır diye kendimi telaşa vermedim.

ArcadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin