3 - "Kırılabilir"

79 6 6
                                    

Eve vardığımda sırılsıklamdım. Saatlerce yürümüştüm, gücüm tükendiğinde taksiye binip evime yol almıştım. Akşam üstüydü. Üstümü çıkarıp banyoya girdim. Küvete oturup saatlerdir yolda hiç düşünmüyormuş gibi düşünmeye devam ettim.

Köpükleri üstüme sürerken çocuk veya hasta olmadığımı kendime tekrar ediyordum. Kimsenin bana bakmak zorunda olmadığını tekrar ediyordum. Elimdeki lifi sert sert derime sürtüyordum, şimdiden kollarım kıpkırmızı olmuştu. Herkes gibi o da beni fazlalık olarak görüyordu. Dayanmak çok zordu bu düşünceye. Tahammül sınırlarımı zorluyordu.

Kimsesizdim artık, bunu kendi içimde nasıl idare edebileceğimi bilmiyordum. Annemle babam gittiğinde Niall yanımda değildi, o yanımda olana dek boşlukta süzülmüştüm. Hiçbir şey beni o duruma ikna edememişti. Şimdiyse her hücremde hissediyordum kimsesiz olduğumu. İntihar girişiminde bulunduğum günden sonra her gün bir kere kapımı çalıp nasıl olduğumu görmek isteyen üst komşum Bayan Allen dışında kimse hâlimi sormayacaktı bile. Lifi bırakıp başımı arkaya yasladım. Gözlerim çok acıyordu artık ağlamaktan, daha fazla ağlayacak gücüm de kalmamıştı.

Bedenimi yıkayıp banyodan çıktım. Pijamalarımı giydim ve salondaki kanepeye uzandım. Uyumaya çalıştım ama bu zor olduğu için uyku haplarımdan birini içtim. Uyuyakalmam uzun sürmemişti.

Omzum sallanarak uykum bölündüğünde daha uyuyalı birkaç dakika olmuş gibi hissediyordum. Birkaç polis memuru ve sağlık görevlileri evimin içindeydi. Başımı kaldırınca hıçkıra hıçkıra ağlayan Niall'ı, onu sakinleştirmeye çalışan Abe ve Fiona'yı ve birkaç komşumu gördüm. Yüzümde eminim ki şok olmuş bir ifade vardı. Öldüğümü düşünmeden edemedim o an. Evimde ölü mü bulunmuştum?

Sağlık görevlilerin beni muayene etmesi sırasında anladım ki Niall kapıma gelmişti. İlacın etkisiyle derin bir uykuya dalıp hiçbir şeyi duymamıştım, o da intihar ettiğimi düşünüp kapıyı açtırmış olmalıydı. Sağlıkçılar bir şeyim olmadığını söyleyip evimden ayrıldılar, polisler de kısaca ifademi aldılar. Ama hâlâ evimdeki kalabalık dağılmamıştı. Sokağımda oturan herkes evimdeydi o an sanki. Polisler de gidince evdeki tüm yabancıları çıkardı Abe. Niall, Abe, Fiona ve ben kalmıştık evde. Niall'ın gözleri şişmişti, yeni yeni durulmuştu. Korkusu yüzünden okunuyordu.

Salonda bacaklarımı kendime çekmiş oturuyordum. Niall yanıma oturdu, geldiğinden beri ilk defa cesaret etmişti buna. "Kendine bir şey yaptın sandım. Ölüyordum, Aurora, yemin ederim ölüyordum." dedi. Dizlerime bakıyordum, ona bakmak istemiyordum. "Biliyorum. Sana ne hissettirdiğimi biliyorum. Bana bir şans ver, söz veriyorum her şeyi düzelteceğim. Kalbini kırdığım her seferi tamir edeceğim. Sadece benimle konuş, bana bir şey söyle."

Hiçbir şey söylemeden dizlerime bakmaya devam ediyordum. Fiona ile Niall sigara yaktılar. Evimde sigara içmemesini, istiyorsa balkonda içmesini ona defalarca söylemiştim ama o an onu bu konuda uyaracak hâlim yoktu. Niall sigarasını bitirince yanımdan kalktı. Abe yanıma oturdu bu sefer. Niall'ın aksine konuşmadı Abe. Kollarını açtı, ben de kollarının arasına girdim.

Abraham iyi biriydi, iyi bir arkadaştı. Niall'ın en yakın arkadaşı sayılırdı. Niall gibi avukattı o da. Abe saçlarımı okşarken yüzümdeki donuk ifadeyi kırmaya çalışıyordum. Niall iç çekerek salondan çıktı. Abe kulağıma doğru eğilip "O gerçekten üzgün." diye fısıldadı. "Ne olduğunu anlattı. İnan bana öyle demek istememiştir. Niall sana çok değer veriyor. Buradaki en büyük dayanağı sensin."

İç çektim bu sefer ben de. Sakin ve küçük gözyaşlarım süzülmeye başlamıştı yeniden. "Artık kimsem yok." diye fısıldadım onun gibi. "Annem yoktu. Babam yoktu. Artık Niall'ım da yok. Hepsi çıktı hayatımdan. Artık kimse olmayacak."

ArcadeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin