4.bölüm

267 14 6
                                    

SAHRA
Bu şehir beni boğuyor, çok güzel mimari yapısı, herkesi hayran bırakan ambiyansı. Bana nedense boğucu geliyor. Hala öğrenemediğim gerçekler bir yana beni çok korkutuyor. Bir yanım kaç git diyor, bir yanım çık o adamın karşısına hesap sor diyor. Kalbim ve aklımın arasında kaldım. Kalbimi dinlersem çok üzülürüm aklımı dinlersem bu sefer herkesi üzer kırarım. Göz yaşlarım benden bağımsız bir şekilde akıyordu silme zahmetine bile girmiyordum. Medine Hala beni görünce şaşırdı. Bana 'Bedirhan' dedi daha önce hiç görmediğim birinin adı ile seslenmişti. Kapım çalındı göz yaşlarımı silip kapıyı açtım. Karşımda edebiyat hocam vardı.
"gelebilir miyim sahra"
"tabi hocam buyrun"
Onu içeri davet ettim. Benle Gonca aynı odada kalıyorduk. O da gezmeye gitti. Ben çıkmaya korktum. Biri daha beni görse kessin Anlar lanet olsun! O adama bu kadar çok mu benziyorum. Onun yüzünden sokağa bile çıkamıyorum.
"sahra güzelim anlatmak ister misin? "
"Hocam ben İstanbula dönmek istiyorum burası bana yaramıyor. Gören herkes Bedirhan diyor ama ben bilmiyorum ki Bedirhan ağa nasıl biri olduğunu bilmiyorum"
"sahra sana hayranım biliyor musun. Çünkü sen şu son bir yıl içinde çok değiştin. Olgun bir kızdın ama daha olgun oldun. Senin yaşadıklarını başka biri yaşasa bu kadar kolay atlatamazdı. Sen sadece kalbinin sesini dinle o sana yalan söylemez her zaman yanında olur"
"hocam sizce gitmeli miyim o eve o adamı görmeye."
"onu görünce ona ne demek istiyorsun karşında ona ne söyleyeceksin"
" Babalar evlatları için yaşarlarmış! Nerdesin baba? Demek istiyorum"
"bu çok yanlış bence. Otur onu dinle hemen bağırıp atma"
"aylardır içimde biriktirdiğim şeyler var hocam"
Özgül hoca bana baktı ve hiç bir şey demeden odadan çıktı. Yataktan kalkıp camın önüne geldim. Muhteşem Mardin manzarasını izlemeye başladım. Töre'nin şehri Mardin, sevdalıların katili Mardin ve belkide benim mezarım olacak Mardin. Hazırlanıp odadan çıktım. Mardin'in dar sokaklarında yürümeye başladım. Bu tarih kokan yer beni etkisi altına alıyordu. Sokakta top oynayan çocukları gördüm. Dertsiz tasasız mutlu görünüyorlardı. Top ayağıma gelince bana bakıp bağırmaya başladılar.
"abla atsana topu"
Elime topu alıp onlara attım. Bir çocuk yanına gelip
"abla sende bizimle oynasana"
Esmer teni, kara gözleri, orta boyu ile çok tatlı bir çocuktu.
"ben oynamasını bilmiyorum. Hem söyle bakalım adın ne"
"sırat, senin ki ne abla daha önce hiç bu kadar güzel gözlü bir kız görmedim"
Söylediklerine gülmeye başladım.
"sahra benim adım. Söyle bakalım sırat efendi top oynamasını bilmiyorum ne yapayım ama oyun oynamayı çok istiyorum"
"o zaman seni rojin'in yanına götüreyim o bebek oynar hep kız oyunu işte"
"tamam"
Sırat'ın elini tuttum. Bana söz ettiği kız rojin'in yanına gitmeye başladık. Sokağı dönünce bir kaç kız vardı. Beni oraya götürdü.
"rojin bu sahra abla onunla oyun oynasanıza"
"tamam sırat, gel sahra abla bebek oynayalım"
"merhaba sahra abla ben rojin"
"merhaba canım, ee ne oynicaz"
"bebeklerle oynamayı sever misin"
"hemde çok. Bebeklerin çok güzelmiş. Biliyor musun benim hiç böyle güzel bebeğim olmadı"
"baban sana almadı mı? "
"almadı hiç"
"o zaman bu senin olsun. Adı saçaklı"
"hayır güzelim oynamak için yaşı çoktan geçtim. Bunlar senin oyuncakların"
Onlarla oturup akşama kadar oyun oynadım. O kadar çok eğlendim ki tekrar çocukluğuma geri dönmüş gibi hissettim. Gerçi çocukluğumda bile bu kadar mutlu olmadım. Akşam otele dönüp. Hocamla konuştum gerekli izni aldım. Odama çıktım. Hazırlandım. Dışarıda bekleyen taksiye bindim. İçimden dualarımı asla eksik etmiyordum. Taksi gideceğim adrese geldi. Arabadan indim. Konağa uzaktan baktım. Yavaş yavaş oraya yürümeye başladı. Sonunda Konağın önündeyim. İçeri girmek veya girmemek arasında kalmıştım. Aslında istediğim fırsat tam da ayağıma gelmişti. Medine teyze  beni görünce çarşıda 'Bedirhan' diye bağırmış, sarılmıştı. Allahtan kimse olayı anlamamıştı. Tüm cesaretimi toplayıp, kapıya yaklaştım. Korumalar beni görünce şaşırdılar. Onların bu haline gülmemek için kendimi zor tuttum. Üzerime baktım. Kahverengi gömleğim, siyah başörtüm, siyah pantolonum ve kahverengi ayakkabılarımla tamamdım. Koca ihtişamlı kapıyı çaldım. Kapı açıldı. Bir kadın çıktı. Yine o da beni gördüğünde dili tutuldu. Çünkü put gibi bakıyordu. Gülmemek için kendimi zor tuttum.
"bu...bu..buyrun"
"merhaba ben Medine teyze çağırdığı için gelmiştim."
"tttttabi"
"iyi misiniz"
"eeeeevet iyiiiyim"
"kekeme misiniz"
"yok değilim"
"Tabi anladım.
Beni içeri buyur etti. Kocaman avluya adımımı attım. Tam ortada küçük bir süs çesmesi vardı. Konağa baktığımda kocamandı. O an sorasım geldi burada bana bir oda yok muydu diye. Beni bu avlunun içinde niye istemedin diye sorasım geliyor.
"buyrun bu taraftan. Herkes arka avluda yemek yiyor"
Arka avluya yaklaştığımda gülme sesleri geliyordu. Durdum, sahi benim burda ne işim vardı. Herkes mutlu huzurlu benim bu huzuru kaçırmaya ne hakkım var.
"sahra kızım geldin mi?"
Medine hala ayağa kalktı yanıma geldi. Kolumdan tutup masaya yaklaştırdı. Gitmek istiyorum, bir daha asla gelmek istemiyorum.
"bak berdirhan sana o kadar benzettiğim kız"
Masanın en başındaki adama baktım. Nefesim kesildi, nefes almak bile zor geldi. Bu adam benim babamdı, beni istemeyen adam. Yaşlıydı tahminimce 50 55 yaş arasındaydı. Beyaz sakalları, göz çevresindeki kırışıklıkları ile tam yaşlı dedelere benziyordu. Tüm cesaretimi toplayıp bana benziyordu daha doğrusu ben ona benziyorum.
"merhaba ben sahra"
Ne diye hitap etmeliydim. Baba diye yoksa efendim diye mi amca, dayı ağlamamak için kendimi zor tuttum.
"hoşgeldin kızım"
Yanındaki yaşlı kadın konuştu. O da 50'li yaşlarında olmalıydı. Başındaki beyaz yazması üzerindeki kıyafetle tam hanım ağa gibiydi.
"hoşbulduk efendim"
"geç kızım otur yemeğimizi ye"
Yavaşça boş yere oturdum. Önümdeki tabağa baktım. Şuan ne miraç nede agir abime bakabiliyordum. Başımı kaldırdığım an bana öfkeli bakacaklarını biliyordum. Sohbet kaldığı yerden devam ediyordu. Ben bana sorulan tek tük sorulara cevap veriyordum.
"sahra kime benziyorsun ailenden"
Bunu soran sidar yengemdi. Baran kaleoğlu'nun karısı ağzımdan laf almaya çalışıyorlardı bunu anlamıştım.
"ailemde beni babama benzetenler var anneme benzetende"
Bunu nedense Bedirhan kaleoğlu 'nun gözünün içine baka baka söylemiştim.
"eee sahra beğendin mi Mardini gerçi burda kerpiç evler var ama"
Bunu soran miraç abimin karısı melek yengemdi.
"Mardin eşsiz bir yer onu gören herkes aşık oluyor. Bende gördüğüm de aşık oldum "
Sohbet etmeye çalışıyordu bunu biliyordum. Ama burdan kaçıp gitmek istiyorum.
Medine hala ayağa kalktı.
"benim oğlan gelmiş. Benim gitmem gerek hadi size afiyet olsun"
Tedirgin olmuştum. Medine hala burdayken o konular konuşulmuyordu. Medine hala kalkıp gitti. Onun gitmesiyle miraç abim ayağa kalktı.
"sen buraya nasıl geldin. Ben sana gelme demedim mi?"
"buraya boy göstermeye gelmedim. Okulla geldim. 2 gün sonra gidicem"
"abi tamam gitme üzerine"
Agir yine imdadıma yetişti. Abim yanıma gelip bana sarıldı. Tüm cesaretimi toplayıp o adama baktım. O da bana bakıyordu.
"kızım"
Dedi bana nefes alamadım. 7 ay önce bu kelimeyi beklerken şimdi bana çok yabancı geliyordu. Ağlamak için zor tutuyordum kendimi ama cesaretimi toplayıp içimdekileri ona kusmaya başladım.
"Merhaba baba ben kızın. Hani şu küçükken ilk aşkı babası olmayan kızın. Hani her zor anımda yalnız olmayan, bir darbede senden yiyen kızın. Nasıl hissediyorsun acaba şimdi? Yaptıklarından pişman mısın? Bence değilsin. Eğer pişman olsaydın beni ağlatmaya kıyamazdın. Neyse alışkınım zaten senden gelen darbelere."
" sahra yavrum bir tanem"
"Ben geceleri nasıl rahat uyuyabiliyor musun diye merak ettiğim için geldim. Çünkü ben uyuyamıyordum. Fark ettin mi sana baba diye hitap etmedim, edemedim. O kadar çok acıttın ki sana baba diyemezdim. Nasıl sinir ettin beni bilmiyorsundur. Kızım dedin ya ben ona sinirlendim. Özlemişim duymayı ama dayanamadım. Aylarca arayıp sormadan yaşayıp bana kızım diye hitap edemezsin ki. Beni bir kelimen ile kandıramazsın. Buna hakkın var mı? Sana da dediğim gibi; ne bu saatten sonra sen benim babamsın ne de ben senin kızın ım"
"sahra deme öyle Kızım sen benim kızımsın canımsın bu dünyada yaşama sebeplerimden birisin"
"Babalar evlatları için yaşarlarmış! Nerdesin baba? Neden gelmedin?"
Sustum, rahatladım aylardır söylemek istediğim ne varsa hepsini dedim.
"annene o kadar çok benziyorsun ki bana benzerliğin sadece dış görünüşün bana benzese bile  huyun suyun aynı  annen"
"Evet baba. Seninde söylediğin gibi ben annemin kızıyım. Ve senin kızın olmadığım için seviniyorum. Kız çocukları babalarına aşık olur ya hani, aşık oldukları ilk adam babalarıdır ve babaları gibi bir eş isterler. Benim eşim sana benzerse ben ne yaparım baba. "
Aylardır içimde taşıdığım şeyleri ona kustum. Çok rahatladım,hafiflemiş gibi hissettim.
" bir dinle anlatayım sana beni anla seni korumak zorundaydım. Ama anan olacak karı sana hamileyken kaçtı. Ben seni asla bırakmam bırakamam sen benim tek kızımsın. Bana kızgınsın seni anlıyorum ama bana sırtını dönme"
Yaşlı adam önümde el pençe durmuştu. Yanına gittim. Yüzüne dikkatli bir şekilde baktım.
"bir daha asla buraya gelmeyeceğim kalbimi daha fazla ağrıtma"
"bir kez sadece bir kez sana sarılmama izin ver sadece bir kez lütfen kızım"
Başımı 'olur' anlamında salladım. Beni kendine çekti sımsıkı sarıldı. Kokusunu ilk kez içime çektim. Baba gibi kokuyordu. Sert ulaşılmaz, daha fazla çektim içime bir daha bu kokuyu alamazdım. Ondan ayrıldım. Agir abim yanıma gelip gözyaşlarımı sildi.
"hadi güzelim gidelim burdan daha fazla yüzsüz insanlarla kalma"
" agir ne demek istiyorsun oğlum"
"sen ne demek istediğimi çok iyi anladı daye{anne}"
"bıremın {kardeşim} ne demek istiyorsun"
"annem anlatsın ağabey"
"lavokemın mı çerkıriye ji tu aha dıki{oğlum ben ne yaptım da sen öyle yapıyorsun}
" tu dızanı daye tu çerkıriye tu pır ğeş dızani{sen biliyorsun anne hemde çok güzel biliyorsun}
Benim elimden tutup çıkışa götürdü arabaya bindirdi. Kendide bindi sürmeye başladı. Kafamı cama yaslayıp düşünmeden gözlerimi kapattım. Radyodan çalan şarkıya kendimi kaptırdım.

Merhaba dostlarım.
Ben geldim yine. Yeni bölüm geldi. Umarım beğenirsiniz.
Kürtçe kelimelere takılırsanız söyleyeyim. Kelimeleri İnternetten çevirmedim kendim yazdım. Çünkü kürtçe biliyorum.
Birde herkesin kurban bayramı mübarek olsun. Rabbim uzun mutlu ömür versin
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum....

BERDEL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin