6.Kesik

208K 7.5K 958
                                    

Eve nasıl geldiğimi hala hatırlayamıyordum. Siyah araba bu sefer görünürde yoktu. Acaba beni tanımış mıydı? Neden beni izliyordu. Asansör de kalkmak yeterince beynimi yormuştu. Daha fazla düşünmek istemiyordum. Yorgundum. Korkmuştum ama annem gibi yanımda olan biri vardı.

Camdan dışarı bakarken siyah arabaya takıldı gözlerim, ama bu kez arabanın camı açıktı kendini saklama gereği duymuyordu. Kaşları çatılmış bana bakıyordu. Kızgın gibi değil anlamaya çalışan bir ifade vardı yüzünde. Kesinlikle asansörden indikten sonra oda beni tanımıştı. Peki, Demir'i nerden tanıyordu?

Camı kapatmadan perdeyi üzerine çektim neden beni izliyordu ki. Demir'e söylemem gerekli miydi? Nede olsa adamı tanıdığını biliyordum.

Saat daha erkendi. Uyuyamazdım bu saatte ama ikindi uykusu güzel olabilirdi. Hala okul kıyafetlerinin üzerimde olduğunu gördüğüm de şaşırdım. Ben bunları değiştirmemiş miydim? Demek ki değiştirmemişim.

Basketbol şortuna benzer siyah hip hop şortunu ve üzerine sıfır kollu bol beyaz tişört giydim. Uyurken rahat olmak önemliydi benim için. Ağzımın beş metre açılmasıyla esnemelerim artmıştı. Karamel ve kahverengi arası uzun dümdüz saçlarımı kafamın üzerinde topuz yaptım. Yüzümde makyaj yoktu. Silme ihtiyacım da yoktu.

Kendimi yatağa attım ama hala aklıma Demir'e olan yakınlığım geldiğinde benim bile anlam veremediğim bir hızlanma oldu kalbimde. Acaba şuan ne yapıyor diye geçti aklımdan ama aynı anda kendime attığım tokat yankılandı odanın içinde. Yanağım açmıştı kesinlikle fazla hızlı vurmuştum. Acıdan gözlerim dolmaya başladı. Kendi kendimi dövmüştüm. Kesinlikle kızarmıştı yanağım. Utanmaktan kızarmazdım ya da sinirden, dış güçler sadece gerçek güç uyguladığın da bu hale gelirdim. Yanağımın acısı ile gözlerimi kapattım.

---

Kapının çalmasıyla uyandım baya ısrarcı biri olmalıydı çok hırslı çalıyordu. Babam olabilirdi. Tipim hakkında bir fikrim olmadan kapıya gittim. Susmak bilmeyen zil kapıyı açtığımda sonunda susmuştu. Kimin geldiğine bakmak için kafamı kaldırdığımda mal mal Demir'e bakmaya başladım.

Sinirli gibiydi. Kaşları çatık bana bakıyordu. Gözleri yanağıma kaydığında daha da çatıldı kaşları sanki mümkünmüş gibi. Baş ve işaret parmağıyla çenemden tutup kafamı yanağımı görecek şekilde çevirdi.

Sinirle burnundan soludu "Kim yaptı?" çenemde ki eli kasılmıştı. "Kimse sadece uykudan şimdi kalktım. O tarafa yattığımdan olmuştur. " Kendi kendimi dövdüm diyemezdim.

"Bana doğruyu söyle!" sesi sakin ama öfke doluydu. Geri çekilip çenemi elinden kurtardım. Bir iki adım geri gidip ellerim ile kendimi gösterdim. Baksana yeni uyandım. Yüzüme anlamsızca bakıp ardından vücudumu süzmeye başladı.

Kısa bir bakış atması yeterliydi. Süzmesine gerek yoktu. Tekrar yüzüme baktığında buğulu gözlerini dudaklarıma dikti.

Buğulu mavi irisleri ela olmuştu. Siyahları da büyümüş bana bakıyordu."Neden geldiniz Demir Bey " konuşan ben olmasam onun konuşacağı yoktu. Aklına yeni gelmiş gibi kaşları bir defa havaya kalkıp eski haline geldi.

Elini ceketinin cebine sokup telefonu çıkarttı. "Arabada düşürmüşsün fark ettiğimde biraz geç oldu ama getirmek istedim lazım olur diye. "

"Telefon sizde ise sadece babamın arama olasılığı var " sonlara doğru sesimi duyamamıştım. "Anlamadım" dedi yüzü garip bir halde.

"Önemli değil şey gelmek ister misiniz " başparmağımı "en iyi" işareti ile omzumun üzerinden arkayı gösterdim. "Karnım aç ama..." emin gözükmüyordu.

"Annem sucuklu yumurtayı çok güzel yapardı. Bende size yapabilirim."

"Güzel teklif en fazla zehirlenirim " Omuz silkip içeri geçti.

Ayakkabılarını çıkartıp bana bakmaya başladı. Ben önde o arkada mutfağa girdik. Yemek masasını oturması için göstermiştim. Oturduğunda dolaptan sucuk ve yumurtayı çıkarttım.

"Bir şey içer misiniz Demir Bey " elimdekileri tezgâha bırakıp arkamı döndüm bir süre cevap beklercesine ona baktım.

"İçinde havuç olmayan bir şeyler" bana bakıyordu daha doğrusu giydiğim önlüğe bakıyordu.

"Annemden kalan bir alışkanlık kusura bakmayın "

" Yok, hayır yakışmış senden güzel anne olur " Ağzıma sinek kaçacak derece de açılmıştı.

Yine de hemen kendimi toplayıp dolaba yöneldim. Elime karışık bir meyve suyu aldığım da havuç yazısını gördüm. Dalga geçmiyordu. Meyve suyunda gerçekten sebze vardı!

Bulabildiğim tek şeyi yani çilek suyu çıkartıp iki bardak doldurdum birini Demir Beye verip diğerini karşısında ki sandalyenin hemen önüne koydum.

Tekrardan tezgâha dönüp sucukları kesmeye başladım. Kulaklarım ve ensemde hissettiğim sıcak nefes korkmama ve hemen ardından çığlık atmama sebep oldu. Ama çığlık elimi kestiğim içindi.

Elime baktığımda pek bir şey yoktu hemen suyun altına tutmaya çalıştığım da Demir'in güçlü parmakları bileğimi tuttu. Ve beni hem şok eden hem de hoşuma giden hareketini yaptı. Parmağımı ağzına götürüp emdi, gözlerimin içine bakarken.

Mafya Sekreteri (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin