1.Şirket

408K 8.2K 1.4K
                                    

Dizlerimin üzerinde duran elbisemin uçlarına kadar değen parmaklarımı ve terleyen avuç içlerimi sıkarak derin bir nefes aldım. Karşımda duran şirkete bakarken hala kaçma imkanımın olup olmadığını düşünüyordum.

Annemin ölümünden sonra babamın yanına taşınmış olmamın en kötü yanlarından biri de buydu. Şehrimin değişmesinin en kötü yanlarından biri de okulun değiştirilmesiydi. Staj yapacağım şirketin beyaz duvarlı, yüksek katlarına bakarken adımlarım yavaşça binaya doğru ilerledim.

Kocaman korumaların yanından ayrılıp 'danışma' yazan bölüme doğru adımlarımı hızlandırdım. Sarı saçlı, beyaz gözlüklü orta yaşlarında bir kadın elinde duran dosyaları inceliyordu.

"Ben staj için gelmiştim" dedim çekinerek. Ellerimi koyacak yerimi hala bulamazken kadının bunu fark etmemesini bekledim. Kadın kafasını yavaşça yukarıya doğru kaldırıp gözlerime baktı.

Bakışlarını ayakkabılarıma kadar indirip tekrardan gözlerime doğru yavaşça beni süzdü. Rahatsız olduğumu belli edercesine yerimde bir iki adım attım. Kadın bakışlarını sonunda üzerimden çektiğinde kenarda duran telefonu eline aldı.

Telefonda kullandığı ve ağzının içinde olabildiğince garip şekillere soktuğu cümleleri sıraladıktan sonra sarsakça gülümseyerek telefonu kapattı. "En üst kat, Demir Beyin odası."

Asansör ile gitmeyi cidden isterdim. Bana köşeden gülümseyerek bakan o asansöre binmeyi isterdim; kapalı alan ve karanlık korkum olmasaydı eğer.

Paşa paşa merdivenlere yönelip son kata kadar merdivenlerden ilerledim. Ben her ortamda bulunan sorunlu kız olurdum.

Sonunda en üst kata geldiğimde çalışanlardan birine Demir Beyin odasına sorup nefes nefese kalmış halde odaya doğru ilerledim. Derin bir kaç nefesin ve düzenlediğim kalp atışlarımın ardından tekrar elbisemi düzelttim. Oldukça heyecanlıydım; yaşlı bir morukla çalışmak için.

Kapıyı çalıp 'gir' sesine kadar kapının önüne öylece bekledim. Gür bir sesin kulaklarıma dolmasıyla kapıyı açıp içeriye girdim. Avuçlarımın sürekli terlemesine şaşırmamdan daha farklı olarak beni asıl şaşırtan şey patronumdu. Bu kadar genç ve bu kadar yakışıklı beklemiyordum.

Keskin yüz hatları vardı dikkatli bakılmadan fark edilmeyen buğulu mavi gözleri beyaz teni ile uyum içindeydi. Işıltılı kahverengi saçları sola doğru dağınık ama biçimli bir şekilde şekillendirilmişti. Siyah spor gömleği ile oldukça havalı duruyordu. Patronum cidden o muydu?

Kendimi toparlayıp ellerimi daha fazla elbisemin uçlarında tutmak yerine iki yanıma sarkıttım.

Boğazımı temizleyip "Ben staj için gelmiştim" dedim.

"Geç karşıma, otur" dedi, eliyle karşısındaki beyaz sanırım deri olan koltukları işaret ederek. Gösterdiği koltuğa oturup çantamı kucağıma koydum.

Oldukça güzel gözleri vardı. Oturmam için kaldırdığı elini indirirken kollarını sıvadığı gömleğinden görünen iki dövmesine takıldı gözlerim sağ kolunda 'maça as işareti' olan çok büyük sayılmayacak bir dövmesi vardı. Diğer kolunda ise gül içi ve yaprakları boştu sadece ana hatları çizilmişti. Daha dikkatli bakmak istedim fakat gözlerimi yeniden gözlerine kaldırdım.

"Kendinden bahset" O da benim gözlerimin içine bakarak konuşuyordu. İlk gözlerini kaçıran oyunu oynuyorsak kesinlikle ben kaybederdim.

"Çağrı Öztürk, 17 yaşındayım. Bursa'ya yeni geldim. Okul tarafından buraya yönlendirildim." kısa bilgiler yeterliydi, sanırım.

"Daha önce sekreterlik yaptın mı?" dedi, masasının çekmecesinden çıkarttığı dosyaları incelerken.

"Hayır" dedim sadece ama 17 yaşında kaç kere sekreterlik yapmış olabilirdim ki?

"Pekâlâ, deneyelim. Hafta sonu da çalışmak zorundasın ek ücret olacak merak etme çalışma saatlerimizin olduğu pek söylenemez. Akşam 10 da iş olur arar çağırırım ya da sabah 10 da iş biter gidersin. Ücretin çalışma fazlalığına göre artacak."

Bu kadar çok çalışmak benim de işime gelirdi. Aklımı bir şeylerin oyalaması gerekiyordu. Ücret konusu umurumda değildi, kendini babam sanan o adamın parasını yemek hoşuma gidiyordu yılların acısını, annemin acısını ondan çıkartıyordum.

"Uygunsa yarın bekliyorum ha bir şey daha var" son anda sesi yükselmişti sanki bir anda aklına gelmiş ya da unutmuş da tekrar hatırlamış gibi.

"Buyurun"

"İşe başladığında çok açık renkler giyinme sade ol bir de şuan ki gibi kısa giyinme buraya genelde erkekler gelir"

"Peki, tamam" diyip kabullendim.

"Bugün başlamak ister misin yoksa yarın sabahtan mı?"

"Aslında bugün işlerim var yarın başlamak istiyorum biraz bu katı gezmek istiyorum" dedim gözlerimi içeriye doğru açılan cama dikerek. İşim falan yoktu, sadece daha fazla baskı altında kalmak istemiyordum.

"Yarım saat sonra yemek molası var, biz seninle bu katın bana ait olan kısmındaki mutfakta yiyeceğiz." diyip ayağa kalktı boyu oldukça uzundu, spor dar gömleğinden hafifçe çıkmış kasları 'ben spor yapıyorum' diye bağırıyordu. Duruşu her an podyuma çıkacakmış gibi duruyordu.

Patronumun kapıya doğru ilerlemesinden dolayı önce davranıp kapıyı ben açtım. Tam dışarıya çıkacakken karşımda gördüğüm kocaman arı ile geri çekildim. Çarptığım sert beden ile ikimiz de yere düştük.

Mafya Sekreteri (Raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin