1.5

6.5K 465 245
                                    

İdamını bekleyen bir mahkumun gerginliği vardı Oğuz'un üzerinde.Deniz bir hayli yakın bir noktadaydılar.Tuzlu deniz meltemlerini rahmetli babannesinin evinde bile rahat bir şekilde hissedebiliyordu.Normal bir zamanda olsalar kendisini çoktan denizin serin sularına bırakmıştı  ama şimdi babasından gelecek en ufak bir tepkiyi bekliyordu.Ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu.Babasının mesajları okuduğunu biliyordu , peki o zaman burada ne yapıyorlardı?

''Oğuz!Gel oğlum.Seninle sahile doğru yürüyelim , tıpkı  sen küçük bir çocukken yaptığımız gibi.''

''Tamam baba , telefonumu şarjdan çekeyim geliyorum.''

''Gerek yok , sevmiyorum zaten o aletleri.Hem konuşacaklarımız var  , kimse tarafından bölünmek istemiyorum.''

''Tamam , sen öyle diyorsan.''

Yol boyunca aralarında tek bir söz bile geçmemiş , kimsenin ağzını bıçak bile açmamıştı.Ta ki taşlı ve kumlu sahilden ayrılıp bol ve çimenlikli bir tepenin yokuş patika yoluna girene kadar.

''Nereye gidiyoruz baba?''

''Hatırlamazsın belki , sen çok küçükken gelmiştin benimle.Görürsün şimdi.''

Sonunda düzlüğe çıkmışlardı.Deniz buradan enfes gözüküyordu doğrusu.Güneş ufukta kaybolmaya başlamış alevli bir kızıllık bütün semayı kaplamıştı.babasının nereye gittiğini anlamaya çalışırken iki mezar taşı gördü Oğuz.Bir yamacın kenarında iki selvi ağacının altında yatan iki beyaz mezar.Mermerleri deniz havasıyla aşınmış ,  yıpranmıştı.Üstlerinde yazan isimlere baktı Oğuz.

Bu isimleri tanıyordu , Kemal ve Oğuz Behçet , dedesi ve amcası.Sorgulayan gözlerle babasına baktı , neden buraya geldiklerini anlamaya çalışıyordu.

Babası yamacın kenarına oturmuş sırtına mezarlara dönmüş denize bakıyordu.Eliyle Oğuza gel yaptı ve oturması için yanını gösterdi.

''Burası neresi biliyor musun?Dedenin doğduğu evin yeri.Burada büyümüş Kemal Behçet , gençliğini burada geçirmiş.Bizim de amcanla burada doğup büyümemizi isterdi eminim ama nasip olmamış işte.Ev babaannenle dedenin düğününe  günler kala yanmış.Kocaman konak kül olmuş.Onlar da şimdiki evi inşa etmişler.Ben ve amcan Oğuz , o evde doğduk , büyüdük.İlk görev yerime giderken tanıştım annenle , şu ilerideki  büyük plajda.''

Cevdet bey eliyle , neredeyse görülemeyecek kadar gözden uzaktaki bir noktayı işaret etti.

''Ben 29 , amcan 15 yaşındaydı.Amcanı bir görsen aynı sana benzerdi ; böyle mavi gözleriyle , bembeyaz teniyle tıpkı sen.resimlerini görenler sizin ikiz olduğunuzu veya aynı insan olduğunuzu düşünürdü.Doğduğunda henüz onu yeni kaybetmiştik , babamıysa kaybedeli 11 yıl oluyordu.''

Babasının gözleri dolmuştu , oğuzsa onun yüzüne bakamıyordu.Yüzünü önüne eğmişti.

Babası derin bir nefes aldıktan sonra devam etti.

''Anksiyete ve depresyon , ailemizin laneti sanırım.Babamın her zaman hüzünlü bir tarafı vardı.Dışarıdan bakınca nereden tahmin edebilirsin ki , dalyan gibi adam.Ama akşam biz yataklarımıza girdikten  sonra çok değişirdi.Bazı geceler dinlerdim onu.O koskoca adam içer ve ağlardı hem de içli içli.Yangında neredeyse bütün ailesini kaybetmişti.Kuzenleri , amcası ,annesi , babası...Sadece İtalya da 3-4 yılda bir gördüğü bir kardeş.Geriye başka hiç bir şey kalmamıştı.Biz yeteriz zannetmiştim ama yetememişiz.O koskoca adam hep küçük kalmış ve bir gün beylik tabancısıyla kendini vurmuştu.Oğuzdu onu bulan.Ben büyüktüm ama Oğuz daha 6 yaşındaydı.O andan sonra hem abi hem de baba olmuştum ona.''

Oğuz dedesinin resimlerini düşündü.O adamın kendini vuracak kadar zayıf olmasını aklı almıyordu.Çekinerek sordu.

''Peki ya amcam?''

''Oğuz 17 yaşına gelmişti.Annen sana hamileydi.Ben yıllık iznimi almış ve hepinizi buraya getirmiştim.Amcan o zamanlar psikolojik ilaçlar kullanıyordu ama aksatmaya başlamıştı.Ben kontrol edemiyordum artık onu.Bir yandan baba olma heyecanı  , bir yandan yeni terfim.Onunla ilgilenmek için çok meşguldüm ya da kendime böyle söylüyordum.Bir gün bizsiz plaja gitmiş , akşam anneni de götürdüm.Annenin karnı burnundaydı artık doğumuna en fazla bizim heabımızla 1 ay vardı. Bu yüzden onu bir çay bahçesine bırakmış Oğuz'u aramaya çıkmıştım.Sonra onları gördüm.''

Babası duraklamıştı , vücudu titriyordu.Usuldan gözlerinden yaşlar düşmeye başlamıştı.Ne olmuş olabilirdi ki?

''Oğuz ve tanımadığım bir çocuk ,bir kuytuda öpüşüyorlardı.O an nasıl sinirlendiğimi tahmin bile edemezsin.Çocuğa yumruk attıktan sonra aceleyle amcanı ve anneni eve getirmiştim.Amcan yol boyunca ağlamış annense hiç bir şeyi anlamayarak sadece bize bakmıştı.Sinirden gözüm dönmüştü , hiç bir şeyi görmüyordum.O gün hiç yapmayacağım bir şey yapıp Oğuz'u ölümüne dövmüş ve üst kata  kitlemiştim.3 gün sonra çıkarmış ve bir daha böyle bir şey yapmayacağı konusunda ona yemin ettirmiştim.Bu arada sanırım annen bu duruma dayanamadı ve stresle birlikte doğum sancıları tuttu.Alelacele onu hastaneye götürürken amcanı evde yalnız bırakmıştık.Sonra sen doğdun , benim güzel oğlum.Seni ilk gördüğüm andaki mutluluğu hiç bir kelime tarif edemezdi.Senden sonra amcana olan sinirim tamamen geçmiş ve kendimden utanmaya başlamıştım.Çünkü onun ailemden bana kalan tek şey oydu , küçük kardeşimdi o benim.Abisiydim ben onun.Geri döndüğümüzde ilk yapacağım şey ondan özür dilemek ve gönlünü hoş etmek olacaktı.''

Cevdet bey ağlayarak Oğuzun yüzünü ıslak elleriyle tuttu ve kendine çevirdi.

''Çok geçti , çok geç.Amcan nasıl bulduysa babamın tabancasıyla kendini vurmuş , evin girişinde öylece yatıyordu.Kanı görene kadar bayıldığını falan sanmıştım.Kabullenmek istemiyordum,  onu uyandırmaya çalıştım ama nafile.Ailemden bana geriye tek kalan şey de ölmüştü.İşte o zaman anladım , kardeşimle başarısız olmuş ve onun ölmesine sebep olmuştum bu yüzden Allah seni bana göndermişti.Tekrar aynı hataları yapmayacaktım ve sen mutlu olarak büyüyecektin.Ben bu mavi gözlerden bir kez hayatın solup gitmesini izlemiştim ve  tekrar bunun olmasına izin veremezdim.Eşcinsel olduğunu biliyordum , farketmiştim ama senin bana gelip anlatmanı bekledim.Babana güvenmeni istedim , seni bütün tehlikelerden ben koruyayım istedim.Sokaklarda o kadar kötü şeyler gördüm ki Oğuz , bir gün seni o şekilde bulmaktan o kadar korktum ki , seni de korkutmak istemedim , bu yüzden hep  bekledim.''

Baba oğul ikisi de yeni basan akşam karanlığında ağlamaya başlamışlardı.Cevdet bey Oğuz'u sımsıkı tutarak kollarının arasına almış oğlunun yaşlarla dolu yüzünü öpüyordu.

''Neden Oğuz , neden başkası değil de Berkay'a gittin.Neden ondan medet umdun  ve bana neden söylemedin.Seni yeterince sevemedik mi , neden mutlu değilsin?''

Merhaba , 

Bu bölümde biraz geçmişi ,  babasının karakterini ve Oğuz'un karakterini etkileyen 2 önemli olayı anlatmak istedim.Çok fazla dram ve acıtasyon  gibi görünmüş olabilir ama amca Oğuz'un baştan beri bu hikayede bir yeri vardı.Genellikle bu tarz psikolojik rahatsızlıklar genetik olabiliyor.Herkeste görülmüyor ama yatkınlık gösterenlerde herhangi bir tetiklenmeyle ortaya çıkabiliyor.Babannemde anksiyete vardı ve bu o ,3 çoçuğunu da kaybettikten sonra ortaya çıkmıştı , benimkiyse babannemin cenazesinden sonra.1,5 yıl ilaç kullandım ve sonra yan etkilerinden dolay bıraktım.Şimdi dönem dönem zor zamanlar geçiriyorum fakat kardeşim , annem veya babam sayesinde daha rahat geçiyor bu dönemler.Onlara sahip olduğum için sonsuz kere şanslıyım.

Yukarda babamla dinlemeyi çok sevdiğim bir şarkı bıraktım.Enfestir.

Sevgiler...


Anne Ben Çirkin Miyim?  ||Boy×Boy||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin