Canım o kadar açıyordu ki, artık intihar girişimlerine başlamıştım. Ama bir mesaj beni bundan vazgeçirdi.
"Ayen bak yapma, ben sevdiğim bir kişiyi daha kaybetmek istemiyorum."
Bu beni tamamen hayata tekrar döndürdü. Tamam Zeb istediğin olsun. Sürünür, yaşarım ben.
Artık imkansız hayaller kuruyordum. Belki bir gün bana geri döner diye kendimi geliştirme çabasına girmiştim.
Ve bir sabah gözümü açtım. Saat sabahın 7si olmasına rağmen halen hava karanlıktı. Dışarıda yeşil bir ışık vardı. Camdan baktım ve parıl parıl parlayan ay ve güneş karşı karşıya ikisi de gökyüzünde bana bakıyordu. Bu ne kadar garip bir olaydı. Ay beyaz değil yeşildi. O her zaman ki gümüş rengi yerine yeşili tercih etmişti. Bu ne kadar garip ve ürkütücü bir durumdu. Hem güneş hem de ay ikisi birden gökyüzünde birbirlerine meydan okuyor gibiydi. Güneş enerjini benden alıyorsun diyor, ay ise hayır bu enerji senin değil bu enerji senin enerjinden daha güçlü diyordu. Gerçekten de öyleydi. Sokaklar, güneşin gökyüzünde olmasına rağmen koyuydu ve her yeşildi. Peki ya ay enerjisini nereden alıyordu.
Ben bunları düşünürken penceremin önünde birden bir yaratık belirdi. Sanırım beynime kan sıçramıştı korkudan. Başıma bir anda dehşet verici bir ağrı girdi. Kendime geldiğimde annem ve üç yaşındaki kardeşimin uyuduğu odadan çığlıklar geliyordu. Yatağımın altında duran beyzbol sopasını aldım. Hırsız vardır diye düşündüm. Ama karanlık ve küçük odamın kapısını açana kadar yanıldığımı anladım. Evde başka bir şeyler olmuştu. Pürüzlü beyaz duvarları resimlerimizin değilde kanların süslediğini görünce bir anda annemlerin yanına koştum. Kapıda duran yaratığı görünce elim ayağıma dolaştı ve ne yapacağımı bilmiyordum. Elimdeki beyzbol sopasını yaratığın kafasına vurarak kafasını parçaladım. Sağa sola sıçrayan koyu kırmızı kanı görünce bayıldım.
"Ayen, Ayen uyan Ayen! Kalk hadi hepsi buraya geliyor uyan!"
Gözlerimi açtım ve ne olduğunu anlayamadan yüzüme damlayan annemin gözyaşlarını hissettim.
"Neler oluyor anne?"
"Bilmiyorum ama hiçbir şey dün gece bıraktığımız gibi değil. Sokaklar kan gövdeyi götürüyor ve her yerde yaratıklar var. Zannedersin Ölümcül Deneyi çekiyorlar. Çok korkuyorum hadi kalk. Sana ihtiyacımız var.Annemin mizah anlayışı her olayda ayrı bir dereceye ulaşıyor. Böyle bir durumda bile mizah yapması beni sinirlendirirken hoşuma da gidiyor. Çünkü rahatlamaya teşvik ediyor beni.
"Ölümcül deney değil bu. Ay'ın Zehri. Telefonum nerde? Aramam gereken birisi var."
"Sabahtan beri herkes seni arıyor. Burada al."
"Kim arar ki beni?"
"Ertuğrul, Sami, Talha, Hidayet, Furkan, Engin bide Büşra aradı."
"Merak etmiş olmalılar hepsini birer birer arayamam. Şimdi Eto'yu arayım hepsini Huzur'a toplasın. Anne sende bi çanta hazırla. Hazırlanması kolay olacak erzakları doldur."
"Ne yapmayı düşünüyorsun.? Burada kalmamız daha iyi değil mi?"
"Hayır. Buraya girmeleri kolay olur. Okulda sığınak vardı oraya gideceğiz."
"Peki. Hemen hazırlıyorum."
...
"Alo Eto"
"Abiii sokaktaki zombileri gördün mü? Çok güzeller lan."
"Evine girselerdi görürdüm ben seni. Daha az önce bir tanesinin başına sopayı indirdim. Hafife alınacak bir durum değil bu. Ay gaza geldi güneşe kafa tutuyor. Ay'a baksana yemyeşil olmuş."
"Fark ettim abi. Ne yapacağız peki. Babam ve halam odaya kapadı bizi."
"Aileni topla. Yanınıza da erzak alın. Bizim tayfaya da haber ver onlar da toplansın Huzur da toplanıp benim okula, sığınağa gideceğiz."
"Tamamdır abi. Ama dışarı çıkmak tehlikeli gibi. Emin misin? Gidebilecek miyiz oraya kadar?"
"Hidayeti arayacağım onun arabayla bir iki postada gideriz."
"Tamam abi."......
"Alo Hidayet."
"Ayen ailem kaybettim. Bu lanet şeyler birer birer hepsini yakaladı ve ben arabaya girip saklandım. Elimden hiç bir şey gelmedi. Ben ne yapacağım şimdi."Hidayet ağlıyordu. Onu ilk kez ağlarken gördüm. Sevdiklerimizi kaybediyorduk. Ve ben farkında değildim. Kaybedebileceğim aklıma gelmemişti. Çok kötü bir durum. Belki de ben uyanmasam, o zombiyi öldürmesem, bende ailemi, ufak kardeşimi ve annemi kaybedecektim. Babam ve ortanca kardeşim çoktan yardım aramaya gitmişti.
"Sakin o birader. Artık yapacak bir şey kalmadı. Olan oldu. Belki de bende babamı ve büyük kardeşimi kaybettim haber alamıyorum. Güçlü olmak zorundayız. Sana ve yardımına ihtiyacım var. Bir çok kişiyi kurtarmak için birlik olmalıyız. Ağlamayı kes ve arabanı al huzura gel. Gidiyoruz. "
" Aklından ne geçiyor bilmiyorum ama ben varım. Zaten kaybedecek bir şeyim kalmadı. Geliyorum hemen. "
" Gelirken bizim tayfayı ve ailelerini de al gel. Tanıdıklarımızı koruyalım. "
" Tamam biraderim "......
Açsana be kızım şu telefonu. Tamam bana kinlisin de şu zamanda bari yapma. Allah aşkına aç şu telefonu. Zeb. Aç şu lanet telefonu.
Söylenirken Zeb'in kardeşini aramak geldi aklıma.
Hemen rehberden Hatice'yi buldum ve tuşladım.
Meşgul çalıyor. Tekrar aradım ve bu sefer onlara ulaşmıştım."Hatice ablan nerde. Ona bir şey olmadı değil mi? Bak söyle bana o iyi değil mi?"
"Henüz bir şey olmadı ama bu yaratık onu odasında sıkıştırdı çıkamıyor. Abi yardım et ne olur yardım et ona. Ayşe'yi dün gece aldılar ablamı da kaybetmek istemiyorum. Ne olur yardım et. Polisi aradım, zabıtaları aradım, jandarmaları aradım ama hiç birine ulaşamıyorum. "
" Tamam geliyorum yoldayım. Sen sakin ol. O yaratıktan kurtulmaya çalışın. Baban nerede? "
" Babam ablamın yanında. Birbirlerine bağırıyorlar. Ne yapacağım bilmiyorum. Annem baygın. "
" Abim eline bi sopa gibi bir şey al ve saldır. Ama olabildiğince sert vurmaya çalış ve kafasına denk getirmeye bak. "
" Oda da babamın silahı var. Ona ulaşırsam camdan babama veririm o vurur. "
" Gözün kesiyorsa al silahı dediğin gibi yap. Ama bir şekilde kurtul ondan bende geliyorum alacağım sizi oradan. Ve sakın ağlama sakın. "
" Tamam abi deneyeceğim.""Ayen biz hazırız. Tamam anne." Biraz daha burada kalacağız. Plan değişti. "
" Nasıl değişti? Ne yapıyorsun sen.? "
" Bizimkileri buraya çağırıyorum şimdi. Hidayetle gidip Zeb'i alacağız. Bu arada da okulun güvenli olup olmadığına bakacağım. ''
"Sen bu durum da bile Zeb'i mi düşünüyorsun.? İnanamıyorum sana! İnanamıyorum! Belkide Buğra ve babanı kaybettik sen onları aramak yerine Zeb'e mi gidiyorsun."
"Anne onlar başının çaresine bakar ama Zeb de senin Gibi odada kıstırılmış. Gidip alıp geleceğim. Evet onu da düşünüyorum babamgili de. Bu dünyadan sevdiklerim bu sebeple göçmeyecek.....
" Alo hidayet bize gel herkesi topla bize gel plan değişti. "
" Tamam. Huzurdayız zaten. Buradaki herkesi arabaya alamam. Kalabalığız."
"Yaşlıları al arabaya. Gençler koşarak gelsin. Zaten 1 dakikalık yol iki bina yukarısı. Kim var? Eksik var mı?"
"Sami ve ailesini kaybettik. Eve gittiğimizde Ertuğrulla çoktan gitmişler nerede bilmiyoruz. Arıyoruz açmıyor da. Tamam aramayı bırakmayın gelin hemen."........
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başkalaşım : Ay'ın Zehri
Science FictionAyenin sıradan olan hayatının, acı dolu hayatının, karanlık hayatının; bir anda kıpkırmızı, kan ile kaplı, kandan yosun tutmuş acılara , insanların birer birer başkalaşım geçirdiği bir dünya ile yer değiştirmiş olması, onun sevdiğini kurtarma çabala...