Son Feci Bisiklet- Bikinisinde Astronomi 🎶
Multimedyadaki şarkıyı açmayı unutmayın.1. Bölüm: Kayıp galaksiler
"O benim güneş sistemim..."*Bazı ayrılıklarda bizi üzen şeyi "Onu kaybetmiş olmak" zannederiz. Oysa veda kaybettiğimiz şeye değil onu sevme duygusunadır. Bir bilsek sevgi nesnesinin kaybı, sevgi kaybı değil.* yazıyordu önümdeki tweette. Tam olarak bu. Ne demek istediğini biraz daha düşününce anlıyor insan. Birini ya da bir şeyi kaybediyorsak sevgimizi kaybetmiyoruz ki.
Her neyse. Tweet okumaya devam ettim, gözlerimin kızarıklığına, göz altlarımın morarmasına ya da masamın üstündeki bilmem kaçıncı kahvenin bitmesine rağmen... Tam iki saattir sosyal medyaların içine dışına getirdim. Bir twitter bir tumblr bir instagram ve daha neler neler...eminim bunu bir ben yapmıyorum. Benim gibi ailesinin zoruyla çalışma masasına oturtulan saatlerce eziyet gören zavallı öğrenciler vardır. Zavallı öğrenciler... Ben de onlardanım. Ve şu an hissettiğim acı gerçeği kelimelere dökmek istiyorum.
*Küçüklüğümüzden beri bize eş anlamlı kelimeleri öğretirken öğrenci-talebe kelimelerinin aynı anlama çıktığını söylediler. Fakat talebe okula gitme ilgisi olan kişilerdir. Yani bugün kendimi daha çok öğrenci hissediyorum.* yazdım.
Biraz daha tweetin zararı olmaz bence. Saat 01.47 ebeveynlerimin mışıl mışıl uyuduğu ama benim sanki insanların düşüncelerinde gezindiğim zaman aralığı. Biz twettercılar ve tumblrcılar böyleyiz işte. Artık bloğumuza ya da sayfamıza girmeden yapamıyoruz. Bir nevi ihtiyaç...
Aslında beni bir adaya bıraksalar bana telefonumu, kitaplarımı birde yastığımı verseler orada yaşamak isterdim. Ne de olsa benim en büyük üç ihtiyacım bunlar. Aa! Birde Derin olacak ama. O olmazsa olmaz.
Derin...
Canım arkadaşım benim. Hatta arkadaştan öte bir dost, kardeş... Canımın en iç tarafı o.
Onu bir görseniz sanırsınız o bir deniz... Yanılırsınız! O benim güneş sistemim...
Ben bu şarkıyı ona ithaf ederken farkettim ki bugün okuldan sonra onunla konuşmadık. Bana hiç mesaj bile atmadı. Çevrimiçi de değil... Nerede bu kız yahu? Baktım tweet yok! Ne oluyor acaba bir sorun mu var? Sınıf arkadaşlarımla kurduğumuz Kayıp galaksiler gurubunda da kimseden mesaj yok. Sınıfça uzaya hayranız kısacası.Derken tumblrdan bir adet mesajım geldi. Umarım sensindir Derin. Mesaj kutusuna girdim.
Kimden: uzayınderinlerinden
Kime: nefesnefese
*Nefes, çatı katına gel! ACİL.*Acil mi? Ne oluyor? Başına bir şey mi geldi acaba? Biz eğer gece gece çatı katına çıkıyorsak o iş artık acil bir olayı da geçmiştir. En azından bizim açımızdan.
Aslında geçen sefer çok saçma bir şey için çıkmıştık. Sınıftan arkadaşımız olan Ata'nın sevdiği kızın evinin önünde kızın babasına yakalanması yüzünden toplanmış ve onu da halletmiştik. Gece gece kızın odasının camına kadar gitmiş. Yanına da Deniz'i de almış. Kötü bir amacı yokmuş aslında ama ben de amcanın yerinde olsam bayağı kızardım. En fazla azıcık(!) kulağından çekmiş. Bir şey yok yani. Gittik babasıyla konuştuk bir daha olmayacak diye söz istedi. Ata "düşünmem gerek." deyince adam yüzümüze kapıyı kapadı. Ata işte her zamanki halleri.
Ama bu sefer söz konusu Derin ve ben cidden endişeleniyorum. İçimde bir ağırlık var. Sanırım bu şey korku.
Pijamamın üzerine hırkamı giyip giderken kendimi kapının önüne yüzümün üstüne düşmüş şekilde buldum. Nasıl? Tabii ki okuldan gelince gelişi güzel attığım çantam sayesinde. Harika! Boşuna dememişler etme bulma dünyası diye.
Annem sesime uyanıp yanıma geldi. Uykusu kuş tüyü kadar hafif. Düşüşüm de paldır küldür yalnız. Kendimi alkışlıyorum. Kapının önümden bana bakan annemin şaşkın bakışlarına aldırmadan kalkıp kapıya yöneldim.
"Kızım hayırdır nereye? Bu saatte izin aldığın yok, bir şey yok." dedi sorarcasına. Tabii soru sordu zaten ama neyse. Anneme kahraman duruşunu yapıp gururla cevabımı verdim.
"Galaktik problemleri çözmeye!"
^^^
Evden çıkıp koşa koşa Derin'in yanına yanına gittim. Çatı katımıza yol aldım. Yani bir üst kata.Çatıkatı sanki bizim için yapılmış bir yer. Her yerde fosfor kalemle çizilmiş parlak renkli yıldızlar var. Çatıya doğru uzanan üzüm asması bir de salıncak. Yıldızlara doğru bakan kocaman bir pencere. Harika bir yer.
Derin de bu gece kendini göstermek istercesine parıl parıl parlayan yıldızları izliyor. Yanına gittim. Omzuna dokununca hafifçe titredi. Kahverengi saçları geceleri çıkan küçücük rüzgarda uçuşuyordu. Bana baktı ve boynuma sarıldı ben daha ne olduğunu anlayamadan ama kardeşimin bana ihtiyacı var. Ben de ona sarıldım.Derin çok güçlüdür ne olursa olsun. Her engeli aşabilir. Benden ayrıldı.
"Ne oldu? Neyin var Derin? Bir şey mi oldu?" dedim. Derin bana bakıp derin bir nefes aldı ve sıkıntıyla geri verdi.
"Nefes Uğur benden ayrıldı biliyor musun?" kaşlarımı çattım. Aslında şaşırdığım şey Uğur'un ayrılması değil, Derin'in böyle saçma bir şey için üzülmesi.Kollarından tuttum.
"Derin saçmalama! Böyle bir şey için üzülmeye değer mi? Yüzünü asmayı kes!"
"Ben seviyordum ama."
"Tamam olabilir seviyordun ama o-"
"O sevmiyor değil mi? Beni sevmiyor. Küçücük bir mesajla devam edemeyiz demiş. Neden?" iç çekti yine. Sesi bu sefer sanki daha yüksek çıkmıştı.
"Derin! Yüzünü asmak sana yakışmıyor." başını ellerimin arasına aldım. Yanaklarını sıktım. "Sen Derinsin. Hadi ama böyle bir şeye değmez hem. Gel otur şöyle." dedim salıncağı göstererek. Oturdu.
"Neden Nefes? Her şey çok güzel gidiyordu."
"Derin biliyorum sen çok mutluydun ama sadece iki aydır beraberdiniz. Unutma ki senden önce onun hayatında Selin vardı. Onunla da iki ay sevgili olup ayrıldılar. Demek ki çocuk hep böyle. Sakın sorunu kendinde arama.! Tamam mı?"
"Haklısın Nefes. Sorun onda. Ben de gelmiş burada saçma sapan biri için üzülüyorum. Değmez ki..."
"Heh! Aferin işte böyle. Hem yarın karşımıza çıkınca "Ben buna mı verdim iki ayımı?" diyeceksin." Güldü bu sefer.
"Gerçekten belki de iki ayımı ona harcamak büyük kayıp oldu."
"Saçmalama hala başkalarını da sevebilirsin. Kaybolan zamanı birlikte telafi ederiz."
"Evet hatta en sevdiğim de tam yanımda oturuyor." güldüm. Güldü. Sarıldık birbirimize. Daha fazla gülsün diye Ata'nın sevdiği kızın babası Ata'nın kulağını çekerken Deniz tarafından çekilmiş fotoğrafını gösterdim. Güzel kahkahasını bugün ilk kez duydum ve ne biliyor musunuz? Çok iyi geldi...
"Bir daha öyle bir şey için üzülersen aramız kötü olur ona göre."
"Merak etme. Öyle birden gelişince birde değer verdiğim bir şeyi kaybedince böyle oluyormuş."
"Aman sanki dünyadaki son erkek (!).Hadi evlere artık her yanım dondu. Bak yarın her zaman ki halinle gel. Tamam mı?" kafasını aşağı yukarı salladı.
"Tamam. Ve bu arada Nefes! İyi ki varsın."
"Sende iyi ki varsın. İyi geceler."
"Sana da iyi geceler."
Evime odama girip kendimi yatağa bıraktım. Uyku beni kollarına almak için can atıyordu.Odanın sıcaklığı uykunun tatlılığı derken her şey harikaydı. Ta ki not aldığım şeyleri hatırlamak için kurduğum alarm çalana kadar...
[!Coğrafya ödevi!]
^^^
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin bir Nefes
Chick-LitSıkıcı, her şeyin aynı olduğu dünyadan uzaklaşıp ellerimizi birleştirdikten sonra galaksimize açılan kapının önünde duralım, sadece o kapıdan geçebilmek için anahtarımıza ulaşmamız gerek... Hadi tut balonların ipinin ucundan yıldızlarda buluşalım...