6. Bölüm: Duyguların hakimiyeti
"Duyguların söz aldığı yerde, düşüncelere susmak düşer..."Derse girdiğimizden beri zaman geçmek bilmiyordu. Okulların kapanmasına az bir vakit kaldığı için ders işlemiyorduk. Zamanımızı da test çözerek, kitap okuyarak, sohbet ederek ya da öğretmenimizin getirdiği filmi izleyerek geçiriyorduk. Şimdi de adını söyleyemediğim tuhaf bir film izliyorduk. Aslında kimse izlemiyor, kendi halinde vakit öldürüyordu. Sınıfa gözümü gezdirdiğimde birkaç kız grubu hiç bilmediğim konular hakkında konuşuyor, hatta bu konuların bazıları da uğursuz Uğur'la ilgiliydi. Erkekler ise geçen hafta sonlanmış, kazanının belli olduğu okul turnuvalarına hakem hataları var diyip itiraz ediyorlardı. Sıkıntıdan patlamak üzereydim. Sohbet edebileceğim kimse yoktu! Derin uyuyordu, hem de alışkanlığı olmadığı halde. Hayal camdan dışarıyı izliyordu. Atakan ve Deniz sohbet ediyorlardı. Atakan ile göz göze geldik. Gülümsedi bana. O zaman aklıma onunla konuşmam gerektiği geldi. Nasıl söylerim bilmiyorum ama yapmak zorundayım, biliyorum. Böyle zamanlarda Derin'e danışır, fikir alırdım. Fakat kimseye söylemeyecektim, söz vermiştim. Aklımda bir kaç cümleyi bir araya getirmiştim. Yine de hazır değildim. Tecrübem olsaydı keşke.
Derin'in böyle derin derin uyuması beni şaşırtmıştı. Gerçekten ben uyurken ders dinleyen o olurdu.
Ateşi mi var hasta mı diye elimi alnına koydum. Ancak ateşi yoktu. Sonra önüme bir kağıt düştü. Kağıdı Atakan atmıştı. Ona bakınca soru sorar gözlerle Derin'e bakıyordu. Yerinden kalkıp yanıma geldi.
"Nesi var, hasta mı?" kaşlarını çatmış durumu anlamaya çalışıyordu.
"Yok, sanırım uykusunu alamadı. Uyandırırım ben onu. Şey... Atakan ben sana bir şey söyleyeceğim."
"Söyle."
"Tamam...benim bir arkadaşım var. Bir kızdan hoşlanıyor. Fakat hoşlandığı kız da başkasından...sen çocuğun yerinde olsan ne yapardın?" önce bakışlarını yere dikti. Söyleyeceklerini düşündü. Sonra gözlerini gözlerime dikti.
"Eğer bana sorarsan ve onun yerinde olsam asla sevdiğimden vazgeçmezdim. Ona söyle o da vazgeçmesin. Eğer kendine güveniyorsa, onu gerçekten çok seviyorsa su akıp yolunu bulacaktır ne de olsa..."
Derin bir iç çektim. Ne bekliyordum ki? "Söyle arkadaşına vazgeçsin bu sevdadan. Olmayınca olmuyor." böyle mi diyecekti, gerçekten! Söz konusu Atakan. Gerçekten onu tanıdığımdan böyle söylüyorum. Yakınındaki kızları kardeşinden farklı görmeyen bir kişiliğe sahip. Hayatındaki kızlar zaten ona başka gözle bakmıyor, kendimden biliyorum. Hayatında sadece bir kıza başka gözle bakıyor, ona da aşık! Ve ben bu konularda sıfır tecrübeyle onunla konuşmaya çalışıyorum. Bu hikayedeki tek hata bu konuşmayı benim yapmaya çalışıyor olmam.
"Peki, ona söylerim. Ama!...yani...kız onu kırmak istemiyor ve diğer çocuktan gerçekten hoşlanıyor. Hala mı vazgeçmezdin. Yani onun mutluluğu için?"
Bu sefer umutla bakıyordum yüzüne. Bir beklentim vardı. Mutluluğunu katmıştım ortaya.
"Mutluluğu için mi?" gözlerimi kocaman açtım. Düşünüyordu, valla düşünüyordu.
"Vazgeçmezdim, eğer mutlu olmak istiyorsa sevdiğiyle değil, onu seven adamla mutlu olur. Unutmasın, aklının bir köşesinde bulunsun." göz kırpıp ayağa kalktı. Arkasını dönüp bir adım attı. Sonra tekrar bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin bir Nefes
Literatura FemininaSıkıcı, her şeyin aynı olduğu dünyadan uzaklaşıp ellerimizi birleştirdikten sonra galaksimize açılan kapının önünde duralım, sadece o kapıdan geçebilmek için anahtarımıza ulaşmamız gerek... Hadi tut balonların ipinin ucundan yıldızlarda buluşalım...