-Hazel-
Bugün gözlerimi Roma Kampı'nda açtığımda epeyi keyifliydim. Hazırlandıktan sonra kahvaltıya gitmek için dışarı çıkmıştım ve karşımda Frank duruyordu, çok mutlu oldum çünkü elinde içi kremşanti ile doldurulmuş küçük ayıcık çikolatası vardı bir de onun burda olduğunu bilmemem da var tabii. Neyse beraber kahvalrıya gittik ve yol boyunca gözlerimiz birbirimizden ayrılamadı, sanki dünyadaki en güzel, yok vazgeçtim en tatlı... yok bu da olmadı hah buldum en muhteşem şeyi izliyormuş gibiydik. Masaya oturduğumuzda yanımıza Nico geldi ve bana sarıldı. Çok şaşırmıştım, çünkü Nico bana durduk kere sarılmazdı aslında başka kimseyle de sarılmazdı. Sonra ona sarılmasının nedenini sordum ve bana gideceğini söyledi. Bu konuda biraz moralim bozuldu çünkü onunla konuşmak istediğim bir kaç soru vardı. Nico'nun arkasından Percy ve Anabeth geldi ve Anabeth Percy'nin ona yaptığı "Büyük Süpriz"den bahsediyordu ama onu duymazdan geliyordum. Canım çok sıkkındı ve atımla biraz dolaşmak istiyordum, Frank'ın da benim yanımda gelmesini çok sevindim. Ahırlara doğru giderken Frank birden elimi tuttu ve iyimiyim diye sordu. Heyecanımı (artık ne kadar belli oldu bilemem) yatırarak her şeyin tamam olduğunu söyledim, şimdilik bu cevaptan tatmin olmuş giviydi.
Ahırlara vardığımızda, tam bir hayal kırıklığı yaşadım ve ağlamak üzereydim. Hayatımdaki en çok değer verdiğim atım, Arion yerde yatıyordu ve göz bebekleri büyümüştü. Bir bacağı kırılmıştı ve ölmek üzeriydi. Elimden geldiği kadar yerden altınlar çıkarıp Arion'a yediriyordum. Bu arada Frank'da yardım çağırmaya gitmişti. Frank, Percy ve bir kaç doktorla geri gelmişti. Percy Arion'nun zehirlendiğini ve bacağının kırıldını söyledi bir de çok az zamanı kaldığını da söyledi. O saniye dünyam karardı sanki dipsiz bir çukara düşmüştüm. Arion'un son kelimeleri "Bebek suratlıdan, hemen kurtul da biz hayatını yaşa Hazel" dedi.
-Frank-
Hazel çok üzülmüştü zaten Nico gittiği için morali bozuktu. (ne kadar bana çaktırmamaya çalışsada ben onu anlıyorum, çünkü o benim kaderim, çünkü ben onu seviyorum...) Hazel'i elinden kapıb düz bir vadiye götürdüm ve güneşte batmak üzereydi. Hazel gözleri yaşlı bir halde buraya neden geldiklerini, çok yorgun olduğunu ve kampa gidip biraz dinlenmek istediğini söyledi ve ben da onu o an öptüm. Hazel afallamış gibiydi ve birşeyler söylemeye çalışıyordu, onu susturdum ve ona konuşmanın yasak olduğunu söyledim ve ansızın bir ata dönüştüm ve Hazel'i üstüme oturtturarak güneşe doğru koşmaya başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/24519528-288-k672365.jpg)