10

6K 401 120
                                    

Bir önce ki geceden hazırlanmaya başlayan genç ve salak ben  heyecanla buluşma saatinin gelmesini bekliyordum.

Kolumda ki saate bakınca gecenin 4 ' ü olduğunu gördüm  ve çok aceleci davrandığım için kendime bir kez daha lanet ettim.

Eğer heycanlanmayıp erkenden hazırlanmaya başlamasaydım şuan uyuyor olur ve onun karşısına uykusuz değil de daha bir yakışıklı çıkacak olurdum.

Daha fazla düşünmeden mutfağa gittim ve jimin için hazırlattığım yemekleri piknik sepetine doldurmaya başladım.

Anneme jiminin lisedeyken en çok yediği yemeklerden yaptırmıştım.

Kantinde masalardan birine oturup test kitabından kafasını kaldırmayıp bir yandan da her tenefüs yediği bibimgaksusunu yiyen çocuğu hatırlamam ile yüzümde  buruk bir gülümseme oluştu.

Keşke dedim o an , keşke öyle sözler söylemeseydim de jimin yine o çocuk olarak kalsaydı.

Yiyecekleri bir bir piknik sepetine koydukdan sonra biraz oturma odasında oturup film izledim
Saate baktığında saatin 5 olduğunu gördüm ve güneş doğmadan yetişebilmek için hızlı hareket etmeye başladım.

Hemen piknik sepetini yanıma alarak evden çıktım ve siyah renkteki spor arabasımın arka koltuğuna sepeti bıraktım ve şoför koltuğunda ki yerimi aldım.

Jiminin evine vardığım da  cebinden telefonunu çıkardım ve jimini aradım.

Bir çalışta telefonunun açılmasına sevindiğim  için yaptığım saçma kol dansıma  jiminin sesi ile son verdim.

"Jungkook duyuyor musun beni?"

"Ah, evet jimin kapıdayım seni bekliyorum."

"Geliyorum bekle"

Telefonumdan kapanma sesini duyunca kulağımdaki telefonu cebime koydum ve  bakışlarımı kapıya çevirdim.

Jimin kapıdan çıktığın da hızlanan kalbime götürdüm ellerimi. Neden bu kadar hızlı atıyordu ki?

"Günaydın jiminiee"

"Gerçekten mi? Sence gün aydın mı jungkook?"

Jimin gülerek dalga geçtiğini gösterince ben de hafif gülümseyip arabama  bindim.

Jimin de benim arkamdan arabaya binince arabamı çalıştırdım ve gün doğmadan oraya varabilmek için gaza iyice yüklendim.

Yan tarafıma baktığım da kemerini takmamış ama korkup kapısındaki kola yapışan jimine sinirlenmiştim.

Kendime güvenmediğimden değil iyi araba kullanırdım fakat ani fren yapmam gereken durumlar olabilirdi.

Zaten minnacık birşeydi en ufak frende camdan fırlayabilirdi.

Bu düşünceyle arabayı sağa çektim ve frene bastım hafif öne doğru giden jimini kollarından tutup tekrar arkasına yaslattırdım.

Gözlerini hafif açıp bana şaşkınlıkla baktı dudaklarını da aynı şekilde aralamıştı.

Gözlerim biraz dudaklarında oyalandığın da zor da olsa bakışlarımı gözlerine çıkardım o da aynı şekilde dudaklarıma bakıyordu.

Bu anı gerçekten bozmak istemezdim ama gün aydınlanmak üzereydi ve güneş doğmadan orada olmamız gerekirdi.

Jimine doğru yaklaştığım da jimin gözlerini kapatmıştı bu haline hafif gülümsedim ve kemerine uzanıp kemerini taktım.

O da yaptığım şey ile gözlerini açtı ve bana baktı şuan felaket yakındık jimin öksürüp kafasını çevirdiğin de ben de yerime yerleştim ve gaza bastım.

En sonun da gün aydınlanmadan gelebilmiştik ve ben buna şükürler ediyordum. Yoksa bütün hazırlık boşuna olurdu.

Arabadan inip arka kapıyı açtım ve piknik sepetini çıkardım. Jimine baktığım da büyük bir hayranlıkla etrafına bakıyordu.

Güneş daha yeni yeni doğmaya başladığı için gökyüzü turuncuydu ve karşımızdaki yemyeşil dağların arasında nefes kesici gözüküyordu.

Biraz yemyeşil dağın ucuna gittim ve piknik örtüsünü serdim jimin de yanıma gelince örtünün üzerine oturduk.

"Senin için bir sürü şey hazırlattırdım anneme eğer bunlar bitmez ise seni anneme söylerim sonra onunla uğraşır durursun"

Dediğim şey ile gülümsedi ve sepete baktı.

"Neler var ki için de ?"

Neler yok ki jimin bir tek ben yokum aslında benim olmamamın nedeni de bu sepetin içinde senin sevdiğin şeylerin var olması o yüzden benim pek yerim yok gibi orada.

"Ohaaaa o bibimgaksu muuu? Jeon sen harikasın."

Elim de ki tabağı aldı ve hayranlıkla yemeğe bakmaya başladı sonra ne dediğini anlayınca gözlerini sımsıkı yumup açtı ve pişmiş kelle gibi sırıtan bana baktı.

"Yani öyle dediysem hemen şımarma seni affetmedim."

"Bence hemen karar verme jimin daha sepetimde neler var neler."

Sepetten chopstikleri çıkarttım ve ona uzattım.
Daha sonra kendime de bibimgaksu çıkarttıktan sonra yemeye başladım.

"Eee daha ne var çantan da ? Dur yoksaa!!?"

Sepetten pirinç keklerini çıkarttım ve gözleri büyük mutlulukla açıldı.

"Yaaa gerçekten uzun zamandır zayıflayacağım diye bunlardan uzak kalıyordum teşekkürler kookie"

Elimdekileri hızla çekip kendi önüne koydu ve birer birer yemeye başladı ben ise gülerek onu izliyordum.

Gerçekten çok tatlıydı ve tam bir bebek gibiydi onu koruma isteğim gittikçe artıyordu.

Onu sonsuza kadar koruyabilirim yeter ki hep yanım da kalsın.

Your Picture | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin