1

652 20 12
                                    

Hastanenin burnuma gelen iğrenç kokusuyla gözlerimi araladığımda , babam bir anda "Kızım, iyi misin?" diye sordu. İyi baba rolüne girmesinden nefret ediyordum. Sanki çok umrundayım da, bir de soruyor...

Annemse hiçbir şey dememişti, sadece bana her zamanki gibi nefretle bakıyordu. Hatta sanki ölmediğim için şikayet eder gibiydi.

Onları pek umursamadım, zaten sonrasında hemen içeri kadın bir doktor girdi.

"Çiçek Hanım uyanmış."diyerek yanıma geldi.

"Nasılsın küçük hanım?" dedi 17 yaşındaki bana.

Küçük Hanım... Gerçekten tam bir küçük hanımdım.

Cevap vermedim. O da cevap verip vermememi umursamadan benim durumumu kontrol etti.

"Gayet iyiye gidiyor.Bir sıkıntı yok." deyince ailemin yüzünde güller açtı (!) Ah, onlardan gerçekten nefret ediyorum...

Bense içimden sadece "Neden kurtardılar ki beni? Neden?!"diye düşünüyordum.

Evet, tam düşündüğünüz gibi intihar etmiştim ve kurtarılmıştım... Yani maalesef. Hastanede ne kadar kalacağımı bilmiyordum. Doktordan biraz dışarı çıkmak için izin istediğimde serumum bittikten sonra 5 dakikalığına çıkmama izin vereceğini söyledi. Serumumun bitmesini beklerken başımdan geçen şeyleri düşündüm...

Ne tuhaf bir hayatım vardı. 17 yıllık hayatında başına gelmeyen kalmamış zavallının biriydim.

Hayatım film şeridi gibi gözlerimin önünden acıyla geçerken gözlerim dolmuştu.

Şimdi olmaz, sakın Çiçek!

Serumumun bitip bitmediğine baktım hemen ve neyseki bitmişti. Serumumu çıkarttılar ve hemen dışarı çıktım. Yıllardır görmediğim babam ve beni umursamayan annemin de benimle dışarı çıkması sinirimi aşırı bozuyordu. En sonunda hastane koridorundayken onlara dönüp "Bunca yıldır aklınıza hiç gelmeyen beni şimdi mi umursuyorsunuz?! Yalnız bırakın beni." diyerek hızlıca yürümeye başladım. Arkamdan gelen babama "Beni takip etme!"diye bağırarak hızlı adımlarla bahçeye çıktım.

Sinirden gözlerim dolarken bir banka oturdum.

"Neden kurtardılar ki beni?! Ölmek isteyen birini kurtararak iyi halt ettiniz! Tebrikler!" diyerek soyleniyordum ve gözümden deminden beri tutmaya zorlandığım bir damla yaş düştü. Ardından gözyaşlarımı daha fazla tutamadım ve ağlamaya başladım.

Kahretsin! İnsanların ortasında ağlamaktan nefret ediyorum.

O sırada yanıma biri oturdu. Kim olduğuna bile bakmadan ağlamaya devam ettim.

"Az önce kavga ediyordun, neyin var?"dedi genç bir erkek sesi. Ona doğru döndüğümde kahverengi saçlı, yeşil gözlü, 19-20 yaşlarında biri olduğunu farkettim.

"Bundan sanane?" dedim onu umursamayıp.

"Ama o güzel gözlerine ağlamak hiç yakışmamış."

"Hayırdır ya sen bana mı yürüyorsun!? Ya da amacın ne? Ayrıca benim gözlerim sıradan kahverengi." dedim.

"Birincisi, kahverengi göz bence renkli gözden daha güzel. İkincisi sana yürüdüğüm falan yok. Amacımsa senin ağlamanı engellemek, bu da üç."

"Neden ağlamamı engellemeye çalışıyorsun? Çok mu umrundayim?"

"Yani, bir nevi umrumdasin aslında." dedi.

"Dalga mı geçiyorsun?" dedim tekdüze bir sesle.

"Hayır, açıklayayım." dedi ve bankta arkasına yaslanıp yüzünü gökyüzüne çevirdi. Sonra konuşmaya başladı.

Benden Sonra Ölme Çiçeğim... [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin