19

139 5 2
                                    

Gözlerimi araladım ve telefonumdan saate baktım. "Oha, o kadar uyumuş muyum ya?" Saat öğlen 1 olmuştu. Yüzümü yıkayıp aşağı indim. Hatice Teyze temizlik yapıyordu.

"Kolay gelsin."

"Kolaysa başına gelsin." diyerek güldü Hatice Teyze. Bu lafa sinir oluyordum ama şimdilik umursamadım.

"Suna Teyze eve gelmedi, değil mi?"

"Hayır, hastanede kalıyor. Yağız'ın yanında."

"Anladım... Ben de kahvaltı edip giderim yanlarına şimdi." dedim ve mutfağa ilerledim. Kendime ekmek arası bir şeyler hazırladım ve hızlıca atıştırdım.

Daha sonra Yağız'ın odasına çıktım. Dolabı açıp kıyafet alacakken aklıma Yağız'ın kıyafetlerinden almak geldi ve onun siyah sweatshirtünü aldım. Altıma da kendi siyah kot pantolonumu giydim. Yakışmıştı. Tabii bana bayağı bir büyük oldu. Çuval giymiş gibi duruyorum ama umrumda değil.

Saçlarım zaten toplanmayacak kadar kısa olduğu için hep açık bırakıyordum. Onları sadece biraz düzelttim. Aynada kendime son kez baktıktan sonra evden çıktım.

***

Odadan içeri girdiğimde Yağız'ın uyuyor olduğunu gördüm. Eğer uyumasaydı "Ben geldimm!" diye neşeli bir giriş yapacaktım ama uyuyordu işte. Suna Teyze ise telefonuyla ilgileniyordu. Ben odaya girdiğimde telefonu bırakıp sessizce "Hoşgeldin canım." dedi içten bir şekilde.

"Hoşbulduk." dedim ben de fısıltıyla. Ses çıkarmamaya özen göstererek Suna Teyze'nin yanına oturdum.

"Yağız'ın durumu nasıl?"

"Şu anda bilmiyoruz. Zaten bu tedaviye yeni başladı yani işe yarayıp yaramadığını görmemiz için zamana ihtiyacımız var Çiçek'ciğim..."

"Anladım... İnşallah işe yarar." dedim iç çekerek.

"İnşallah." dedi Allah'a yalvarır gibi. "Ama merak etme sen, ben biliyorum iyileşecek benim güzel oğlum... Güçlüdür o, bırakmaz bizi. Hatta sırf senin için şu yataktan kalkacağına o kadar eminim ki." diyip göz kırptı ve gülümsedi.

Ben de gülümsedim. "Umarım dediğiniz gibi olur. Zaten başka türlüsünü düşünemiyorum bile." diyerek derin bir nefes aldım.

Biraz oturduktan sonra Suna Teyze "Ben bir dışarı çıkıyorum canım, Yağız sana emanet." diyerek gülümsedi ve odadan çıktı.

Tatlı bir kadındı. En azından kendi annemden daha çok seviyordum. Gerçi dünyadaki çoğu kişiyi annemden daha çok seviyordum-- Ştt neyse konumuz bu değil.

Sonunda Yağız'la başbaşa kalabilmiştim. Hemen onu izlemeye koyuldum. Manzara gibiydi yüzü.
Yeşil gözlerini örten uzun kirpikleri vardı. Biçimli kaşları, dudakları, burnu... Özenle yaratılmıştı sanki. Sonra bir anda saçlarını ne kadar çok özlediğimi fark ettim. Yumuşacık, dağınık kahverengi saçları vardı... Onları sevmek çok güzeldi ama artık maalesef yoklardı.

Bunları düşünürken gözlerim doldu.

Olsun, Yağız iyileşecek. Saçları yine uzayacak. Ben yeniden onları seveceğim. Evet, bu böyle olmalı...

Kendimi daha fazla üzmemek için düşünmemeye çalıştım ve Yağız'ı izlemeye devam ettim.

Biraz sonra gözleri yavaş yavaş açıldı.

Gülümseyerek "Günaydınn." dedim tatlı tatlı mırıldanarak.

"Çiçek!" Büyük bir heyecanla bana baktı. "Hoşgeldin. Beklemiyordum."

Benden Sonra Ölme Çiçeğim... [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin