5,1

201 14 7
                                    

2 hafta sonra
Güneş'in kavurucu sıcağında hastanenin yolunu tutmuş, ilerliyordum. Otobüs durağına doğru ilerlerken bir ses duydum.

"Çiçek!"

Bu Yağız'ın sesiydi. Arkama doğru dönüp ona baktım.

"Anlaşmayı bozuyorsun! Yine mi beni takip ediyorsun sen!" diyerek kızdım ona.

Bana doğru koşarken nefes nefese kalmıştı. Nefes alıp verirken konuştu.

"H-hayır, sadece tesadüf."

İnanmak ve inanmamak arasında kalmıştım.

Ona sana inanmalı mıyım dercesinden bir bakış atınca, nefes nefese konuşmaya devam etti.

"Gerçekten, sadece tesadüf!"

Eh, sanırım doğru söylüyor.

"Neyse geç otur şuraya, soluk soluğa kalmışsın." diyerek durağı işaret ettim ve ben de yanına oturdum.

Nefes alış verişi düzelirken konuştu.

"Bak sana ne diyeceğim..."

Dikkatla onu dinlediğimde devam etti.

"Biliyor musun , bugün benim doğum günüm. Akşam bir parti olacak. Senin de gelmeni çok isterim."

Partiler... Kalabalıklar... Gereksiz ve sahte "arkadaşlar"... Uğh, bayağı itici olmalı.

Düşünürken bile yüzümün buruştuğunu farkettim.

"Ne oldu? Pek hoşuna gitmedi sanırım bu fikir." dedi gülerek.

"Ama lütfen yine de gel." dedi gözlerimin içine bakıp.

"Ben almayayım, sana şimdiden iyi eğlenceler." diyerek kestirip attım.

"Hadi amaa, yapma. Gel işte." dedi küçük çocuklar gibi.

"Ya öyle parti falan... Ne bileyim bana göre değil. Kalabalığı, insanları falan... Sevmiyorum yani."

"Kızım illa kaçırayım mı seni ya?"diyip güldü.

"O biraz zor iş. "dedim ciddiyetle.

"Nereden baksan 50-55 kilo bi kızsın. Bence hiç zor olmazdı."

"Yaygara koparırsam görürsün." dedim iddialı bi bakış atıp.

"Uu tamam, teslim oluyorum." diyip ellerini kaldırdı ve gülümsedi.

Göz devirerek gülümsedim. Değişik bi çocuk ama sanırım ona ısınıyorum.

Otobüs sonunda geldi ve birlikte bindik. Hiç yer yoktu ve ayakta kaldık. Yağız yine sessizliği bozdu.

"Gerçekten gelmeyecek misin? Lütfen gel, çok istiyorum." dedi ciddi bi şekilde.

"Yağız gerçekten istemiyorum bak. Lütfen ısrar etme."

"Peki." dedi. O kadar üzgün bir ses tonuyla söyledi ki bunu. Ayrıca yüzü de düştü...

Normalde böyle şeyleri hiç umursamayan ben, sanırım onun gerçekten iyi biri olduğunu düşündüm ve üzülmesine üzüldüğümü farkettim.

Birini ilk defa önemsemiştim sanki azıcık da olsa. Yani duygularını kaybetmiş birinin böyle bir olayda bir şeyler hissetmesi garipti...

Ben bunları düşünürken Yağız "geldik" dedi. Hâlâ üzgün olduğunu belli eden bir ses tonuyla konuşuyordu. Hastaneye girene kadar "Kabul etsem mi, etmesem mi?" diye içim içimi kemiriyordu. Üst kata kadar düşündüm. Üst kata çıktığımızda Yağız bana bakmadı bile ve onkoloji ünitesine doğru ilerlemeye başladı. Arkasından "Yağız" diye seslenecektim ama sadece ağzımı açabildim ve bir şey diyemedim. Yağız, kemoterapi odasına girerken arkasından bakakaldım...

Benden Sonra Ölme Çiçeğim... [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin