Oy sınırı +97 demek istiyorum çünkü 90'ı hemencecik geçtiniz, haksızlık :(
Yorum da görmek istiyorum lütfennnn
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar
Öptüm❤️...
Roseanne yatak odasından çıkıp hızlıca çalan kapıya yöneldiğinde zil sesi kesilmişti. Aceleyle kapıyı açtığında karşısında beklediği kişiyi, beklemediği bir hâlde gördü. Jungkook burnuna tıkılmış peçetelere, burnunun etrafına yayılmış morarıklığa ve şişmiş göz altlarına rağmen gülümsüyordu.
" Biraz geç kaldım, üç dakikacık?" Başını sola eğdi.
Roseanne şaşkınlıkla elini ağzına götürdü. Aynı anda kaşları da kalkmıştı. Titreyen ellerini Jungkook'un omuzlarına yerleştirip burnuna daha yakından baktı.
" Tanrım, Jungkook. İyi misin?" Jungkook gülümseyerek başını salladı. Yüzünün ortasında hissettiği sızı, ağzındaki belirsiz tad ve yoğun baş ağrısının haricinde oldukça iyi sayılırdı.
" Doktora gidelim." Jungkook güldü.
" Karşımda bir doktor duruyor?" Roseanne omuzlarını düşürdü.
" Ben çocuk doktoruyum Jungkook, burnun kırılmış bile olabilir." Jungkook başını olumsuz anlamda salladı.
" Başıma ilk defa gelmiyor Roseanne, endişelenme lütfen." Gözlerini devirdi.
" Tipini görsen, böyle düşünmezdin Jungkook. Ben hala doktora gitmemiz konusunda ısrarcıyım." Jungkook ofladı.
" Gerek yok, gerçekten." Roseanne başını olumsuz anlamda salladı.
" Bari içeri geç de, ben bir şeyler yapayım." Jungkook bu sefer lafını ikiletmedi. Ayakkabısını çıkarmak için eğildiğinde Roseanne onu durdurdu.
" Eğilebilecek misin? Ayakkabıyla girebilirsin?" Jungkook gülerek ayakkabılarını çıkardığında Roseanne de odasına acil yardım kitini almaya gitmişti. Elinde beyaz bir kutuyla döndüğünde Jungkook çoktan koltuğa oturmuştu.
" Sahiden, kim yaptı bunu sana?" Jungkook bakışlarıyla Roseanne'nin tüm hareketlerini takip ediyordu. Yutkundu.
" Davayı kazanmamı istemeyen biri işte, avukatsan böyle şeylere alışmak zorundasın." Güldü. Roseanne oksijenli su döktüğü pamukla Jungkook'a yaklaştığında Jungkook gerildiğini hissetti.
Roseanne'nin bileğini tuttu.
" Acıyacak mı?" Roseanne gülmeden edemedi. Nazikçe burnundaki kurumuş kanları temizlerken Jungkook dişlerini sıkıyordu. Çoktan kanaması durmuştu. Nazik hareketlerle morarmış yerlere merhem sürerken Jungkook onu izliyordu. Burnunun altından gazlı bez ile destek sağladığında geri çekildi. Jungkook yavaşça ayağa kalktı.
" Teşekkür ederim." Ayakkabılarını giymek üzere kapıya yöneldiğinde Roseanne de ellerini yıkamış, evin ışıklarını söndürmüştü. İkisi de aceleyle aşağıya inip Jungkook'un arabayı park ettiği yere geldiklerinde Roseanne ani bir hareketle arabanın anahtarını Jungkook'un elinden aldı.
" Bu hâldeyken sürmene izin veremem." Jungkook ağzını açıp tek bir şey bile söylemedi. Aksine bu duruma sevinmişti. Uslu uslu ön koltuğa binip kemerini taktığında Roseanne de arabayı çalıştırdı.
" Jeep kullanmak da kaderimizde varmış demek." Ellerini direksiyona yerleştirdi. Jungkook gülümsedi. Sürücü koltuğunda oldukça minik gözüküyordu.
" Bana tarif etmen lazım, ya da navigasyondan da açabilirsin." Jungkook cebindeki telefonu çıkarıp mekanın adını girdi ve telefonu torpidoya koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moral of the story | rosékook ✓
Fanfiction•tamamlandı•Yanlış bir adamla, yanlış bir zamanda yaşadıklarına; onu doğru adamla, doğru zamanda karşılaştırdığı için minnettardı.