Kızıl Saçlı Dev

Korkunç Geçit

Savaşçı bana tılsımlı kolyeden bahtisettiğinde denemek için boynuma taktım kolum dayanılmaz derecede yanmaya başladı. Koluma baktığımda bir işaret belirdi boynuzları olan, kızıl saçlı bir kadın figürüydü bu,

Ben koluma bakarken toprak yarıldı sanki, toz duman içinden tıpkı savaşçıya benzeyen insanlar bir grup halinde belirdi ve benim önümde diz çöktüler hepsi çok güzel kadın ve erkeklerden oluşuyordu

_"İşte şimdi hazırız prenses" dedi Sonya bana bakarken o da diz çökmüştü

Artık savaş başlıyordu. Kardeşimi kurtarmalı ve bir prenses olduğumu ıspatlamalıydım.

Gizli bir geçitten geçmemiz gerekiyordu. Geçit çok dardı ve karanlıktı, etrafında ve kenarlarında sarmaşıklar ve ağaç kökleri vardı.

Tam ilerlemeye devam ederken bir çığlıkla irkildim arkamı döndüğümde ise bir savaşçımın sarmaşık tarafından çekildiğini ve parçalara ayrıldığını gördüm. Kaçmalıydık ve geçitten bir an önce çıkmalıydık Sonya ile birlikte çıkarken birden tılsım parladı ve başka bir yere gittik. Orası kurak çorak bir yerdi her yerde kurumuş ağaçlar ve toz toprak vardı ilerlemeye devam ederken ağaçların arasından, ölü insanların uzuvları gözümüzün önünde duruyordu basmamaya dikkat ederek ilerledik önümdeki savaşçılardan ikisinin ayaklarından tutarak dibe çeken ölülerin aslında lanetli olduklarını ve aslında yaşadıklarını fark etmemizle kaçmamız bir olmuştu. Önümüzde bir bataklık vardı onuda geçtikten sonra nihayet Mişin Diyarı na gelebilmiştik.

Çalıların arkasına gizlendik ve etrafı gözlemlemeye başladık.

Sonya nın direktifi ve yönergesiyle içeriye sızmaya başladık bizde tıpkı diğerlerine benzediğimiz için pek dikkat çekmiyorduk.

Etraf gayet sakin ve huzurlu görünüyordu tıpkı Dünya da olduğu gibi oralarda dolaşıyor ve gülüşüyorları. Sırada kardeşimin hapsedildiği yeri bulmak ve onu kurtarmak kalmıştı. Usulca onları gözlemlemeli ve onlar gibi davranmalı ve bilgi almalıydım..