Multimedyada Eylül var.
Soruyu duymasıyla birden suratı düştü. Gülümsemesi solmuştu.
"Anlamadım? " dedi bana bakarak.
"Neresini anlamadın? Soru gayet açık." dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Farkındayım ama benim bilmediğim bir sevgilim olmasına şaşırdım."
"Dalga mı geçiyorsun? " dedim kaşlarımı çatık bir şekilde.
"Hayır çok ciddiyim." dedi. Ama gerçekten şaşırmış gibiydi. Gözlerimle görmüştüm. Sinemada, okulda. Sarılıyorlardı.
"Peki ya Beyza? Kızı mı oynatıyorsun? Adi. " dedim ve onu azarlayarak banktan kalktım. Ama beni kolumdan tuttu ve geri oturttu.
"Tanışmışsınız demek. " dedi. Hala kolumu tutuyordu. Hiçbir şey söylemeden ona baktım. Açıklama yapmasını bekliyordum ama yapmak zorunda da değildi. Sadece bekliyordum.
"Sana açıklama yapmayacağım." Hah tam da ondan beklediğim cevap. Önüne döndü, kolumu bırakmıştı. Suratımı asıp ben de önüme döndüm. Uzun bir süre konuşmadık. Merakım beni yiyip bitiriyordu ama bir yandan da gururumdan soramıyordum. Açıklama yapmayacaktı biliyorum. Ama malesef yine her zamanki gibi merakım ağır bastı.
"Beyza' yla niye çıkıyorsun? "
"Çıkmıyoruz." dedi sesimi bastırarak. Sinirlenmişti sanırım.
"Yeter ama artık yalan söyleme sizi gördüm! "
"Ne gördün? " diye sordu. Söyleyip söylememekte kararsız kalmıştım.
"Sinemada ve okulda. Sarılıyordunuz. " dedim biraz yüksek bir sesle. Ben niye bu kadar sinirlenmiştim sanki? Kahkaha atmaya başladı. Yüksek sesle. Korkmaya başlamıştım.
"Niye gülüyorsun? " dedi. Hala gülüyordu ama biraz kesilmişti. Kendine gelince konuşmaya başladı.
"O benim kardeşim." dedi. Kulaklarıma inanamamıştım. Şaka mı yapıyordu? Bu kadar salak nasıl olabiliyordum? Bir de bağırmıştım. Ahh rezil olmuştum. Yine.
"Ne? Nasıl ya? " dedim şaşırarak.
"Basbaya."
"Şey ya ben bilmiyordum. Öz- "
"Tamam gerek yok." dedi. İçimi bir mutluluk kaplamıştı. Üzerimde bir rahatlama vardı. Sevgilisii yoktu. Ama buna neden bu kadar sevinmiştim?
"Noldu? " dedi.
"Ne olmuş? "
"Bilmiyorum. Salak salak sırıtıyorsun." Gülüyor muydum ben? Hemen kendime geldim.
"Ağlamamı mı istiyorsun yani? "
"Yok yok. Bu iyi. Sonra bir daha sarılmak zorunda falan kalırım. Hiç gerek yok."
Yine o günkü rezilliğim aklıma geldi. Ellerimle yüzümü kapattım. Bir anda ellerimi tutup yüzümden çekti.
"Takma. Ben unuttum bile." dedi. Bu unutmuş hali miydi? Ayrıca nasıl bu kadar talı olabiliyordu?
Ayağa kalktı ve giderek uzaklaşmaya başladı. Ben ise arkasından bakakaldım.
---
"Bugünkü yaşadıklarım her aklıma geldiğinde sevinçten uçuyorum resmen. Her ne kadar el tutma gibi olmasa da sonuçta ellerime dokunmuştu."
Defterimi kapatıp yemek için aşağı kata indim. Annemin yağağına kocaman bir öpücük kondurdum. Annem bile şaşırmıştı bu halime. Yüzünden okunuyordu.
"İyi misin kızım? "
"Evet anne hiç olmadığım kadar. " dedim ve yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim.
"İyi bakalım. " dedi ve güldü.
"Yemekte ne var? "
"Kızartma. Hadi gel yardım et. " dedi. Bende söylediğini yaptım. Yani ayak altından çekilerek ona en büyük yardımı yaptım. Sanki annemde de bir farklılık vardı.
Salona geçtim. Televizyonu açtım. Kanalları değiştim ama güzel bir şey yoktu. Televizyonu kapatıp tekrar mutfağa geçtim. Annem masayı hazırlamıştı. Oturup hızlıca yemeğimi bitirdim. Annem ve babamın gözü ilk defa benim üzerimdeydi. Beni bu kadar mutlu görmemişlerdi. Aslında ben bile kendimi böyle görmemiştim.
---
Kısa bir bölümdü. Kusura bakmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşımdaki Mavi (ASKIYA ALINDI)
RomanceYazmak hayatımın bir parçasıydı artık. Her şeyden herkesten çok onu seviyordum, ona sığınıyordum. Belki içimi sadece ona dökebildiğim için, belki de zevk için. Bilmiyorum ama yazmadan hayat daha zor geliyor. Bir boşluk kaplıyor içimi, sıkışıyorum ge...