Kapı çalınca yerimden sıçradım ve koşarak gidip kapıyı açtım. Karşımdaydı ve bir an durup güzelliğine baktım. Kot pantolonu ve deri ceketi içinde harika görünüyordu.
"Merhaba" Gülümsedi.
"Selam,içeri gelsene." Kapıyı geçebileceği kadar açtım ve o giderken onun harika poposuna bakarak arkasından salona gittim. Elindeki karton poşetten bir şarap şişesi çıkardı.
"Hiçbir şey bir Bollinger'ı alt edemez."
"İlginç bir kelime seçimi." dedim.
Sırıttı. "Hazır cevaplılığın hoşuma gidiyor,Harold."
Başımı salladım. "Sadece fincanlarımız var. Tüm kadehleri topladık."
"Bence gayet uygun."
Mutfağa yöneldim. Midemde kelebekler uçuşuyordu. Çok heyecanlıydım.
Salona döndüğümde koltuğa oturmuş oylece etrafa bakıyordu ve çok güzeldi. Tanrım ağlamak istiyordum.
Benim geldigimi görünce şişeyi alıp folyoyu açtı ve mantar tıpayı tek bir 'tık' sesiyle bir damlayı bile ziyan etmeden açtı. Fincanları yarıya kadar doldururken şaşkınlıkla "pembe" diye mırıldandım.
"Mükemmel bir şaraptır." dedi bilmişce.
"Çay fincanında" dedim ve kıkırdadım.
"Çay fincanında. Diploman kutlu olsun,Harold." Fincanları tokuşturduk.
"Teşekkürler." Bir yudum aldım. Elbette mükemmeldi. "Diğer sınırları konuşalım mı?
Gülümsedi. Çizgiler yine oradaydı.
"Her zaman çok heveslisiniz,Bay Styles." Derin bir nefes aldı. "Baban çok ketum bir adam"
"Onu uysal bir kediye dönüştürmeyi başarmışsın" Yüzüm asılmıştı. Sınırları konuşup bir an önce bu işi halletmek istiyordum. Louis yavaşça güldü.
"Sadece balık tutmayı bildiğim için."
"Balık tutmayı sevdiğini nereden anladın?"
"Sen anlatmıştın. Kahve içmeye gittiğimizde." Vay canına. Detaycı bir hafızası vardı. Şarabı kastederek "Biraz daha?" diye sordu.
"Lütfen."
Zarafetle kalkıp şişeyi aldı ve biraz daha koydu. Beni sarhoş etmeye falan mı çalışıyordu?
"Burası bayağı çıplak görünüyor. Taşınmaya hazır mısınız?"
"Evet,neredeyse."
"Yarın çalışıyor musun?"
Şu lanet olası sınırları ne zaman konuşacağız?
"Evet,yarın son günüm."
"Taşınmanıza yardım ederdim,ama kız kardeşimi havaalanından alacağıma söz verdim."
İşte yeni bir haber.
"Charlotte cumartesi sabahı erken saatte Paris'ten geliyor,bende yarın Seattle'a dönüyorum."
"Anladım."
"Seattle'da iş için ne yapacaksın?"
"Bir kaç stajyerlik başvurum var."
"Ne zaman söyleyecektin?" Başımı kaldırıp sert hatlı suratına baktım. Kızmış mıydı?
"Şey... Şimdi söylüyorum ya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fifty Shades of Tomlinson || Larry
FanfictionFSoT serisinin ilk kitabı. ikinci kitabın ismi: Your Love Is King