1. Bölüm (Peşimde ki Azrail)

457 29 40
                                    

Öncelikle hikayeme şans verdiğin için teşekkür ederim tatlı okuyucum.
Desteklerinizi eksik etmeyin lütfen :)

Başladığınız tarihi buraya yazabilirsiniz ;)

***


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yaşamak...
Gecenin tüm karanlığına rağmen buğulu bir cama güneşi çizebilmektir.
Yaşamak bir direniş biçimidir.

Acımı...
Tırnaklarımın altına batan bir tahta kıymığı gibi taşıyorum.
Yanağım dan usulca süzülen göz yaşlarım birer çığlık, yaralı bir haykırış gözlerim bu gece... Telaşlı ve ürkek ellerim , fırtınada çırpınan bir beyaz yelken...

Yüreğim haykırıp cümleler kurarken, dilim avaz avaz susuyordu...
Çünkü çaresizdim!

Sanki nefesi ensemde, beni günden güne küle dönüştürmeyi başaran adamdan kaçmaya çalışıyordum. Ayaklarımın çıplak olması yerde ki çakıl taşlarının keskin acısını hissetmemi sağlıyordu. Soğuk iliklerime kadar işlemiş durumdayken korkuyla arkama bakmayı ihmal etmiyordum.

Kafamda ki binlerce soruyu susturmaya çalışırken, süzülen göz yaşlarıma bir yenisi daha eklendi.
Ben bunları hak edecek ne yaptım?
Her gün bir önceki günden daha kötü işkencelere maruz kalmıştım.

Ay suskun, yıldızlar üzgün gece sessiz ve durgun. Karanlık gök yüzünü dolunay aydınlatmaya yetmiyordu. Belki de ben güneş doğmadan ışığa kavuşmak istiyordum fakat başaramayacak kadar çaresizdim. Bir nevi imkansızı istemek ve bunun için umut kırıntıları biriktirmekti benimki. Boşa çabalıyordum işte...

Kızaran gözlerim bana ihanet edip daha çok akmaya başlamıştı bile. Aldırmamaya çalışıp adımlarımı hızlandırdım.

Nasıl bir hayattı bu?
Ne tür bir kötülük edip bu cezaya mahkum kalmak zorunda bırakılmıştı küçük bedenim?
Oysa ki karıncayı bile incitmeyecek kadar masum biriydim...

Kafamda ki sorular katlanılmaz bir hal almaya başladı. Fazla düşünmekten ağrımaya başlayan başımı umursamamaya çalışıp daha hızlı ilerlemeye başladım. Fakat her fırsatta kendini belli eden ağrılar buna engel oluyordu. Çaresiz haykırışlarımı susturmak istercesine kafamı ellerim arasına sıkıştırdım. Dizlerimin üzerine çöküp avazım çıktığı kadar haykırıp acımı dindirmeye çalıştım...

-Acı dolu inlemelerin bir işe yaramaz küçük kız. Canını almak için sabırsızlanan bir azrail peşinde dolaşıyor bunu unutma .

 Canını almak için sabırsızlanan bir azrail peşinde dolaşıyor bunu unutma

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Geldi!
Arkamda ki o
Bu ses hayatımı acımasızca katleden canavara aitti...

- Gözlerimin önünde tüm sevdiklerimi katlettin!Yetmedi mi aldıkların?

Elbisem ve saçlarım rüzgarın etkisiyle savrulmaya başladı. Hızla ayağa kalkıp kaçmaya çalıştım.

O ise aramızdaki mesafeyi kısa zamanda, benim iki katı büyüklüğünde olan adımlarla kapatıp gür bir sesle haykırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

O ise aramızdaki mesafeyi kısa zamanda, benim iki katı büyüklüğünde olan adımlarla kapatıp gür bir sesle haykırdı

-DİLAN, Dur yoksa canını yakarım!!!

Gecenin karanlığına adımı haykırıyor ve bir yandan da acımasız tehditlerini savuruyordu.Tüylerim diken diken olurken vücudum korkudan titremeye başlamıştı bile...

-Asla durmayacağım!

Korku ile titreyen sesim ıssız ormanda yankılanırken daha hızlı koşup,
sonsuza kadar ondan kurtulmak için büyük çaba sarf ediyordum. Eğer beni yakalarsa
biterim .

Biliyordum! Eline geçtiğim anda yine o karanlık ve dar odaya hapis olacaktım.Demir parmaklıklar arkasında çürümemi büyük bir zevkle izlemesine izin veremezdim. Tekrar işkenceye maruz kalacak kadar güçlü bir bedene sahip değildim.

Başka bir yaşam olmalı!
Böylesine acı çekmek için yaratılmış olamayız...

Birden yere takılıp düştüğümde düşüncelerime son vermek zorunda kaldım. Dizlerime batan cam gibi keskin acıyla kısık bir inleme firar etti dudaklarımdan.

Anında yanağıma inen sert tokat ile doğrulmaya çalıştığım yere tekrar düştüm. Ağzımda metalik tat hissettiğimde kan olduğunu anladım ve yere tükürdüm. Dolmuş olan gözlerimi umursamadan karşımda tüm heybetini kullanarak dikilen canavara doğru baktım.Çatallı çıkan sesimle konuşmaya başladım.

-Sanırım haklısın.Sen benim sonum olacaksın!

Gözlerim karanlığa doğru kayarken o çoktan bedeni ile üzerime baskı uygulamıştı bile . Elleri , ellerimi kenetlerken karşımdaki adamdan kurtulmayı başaramamıştım. Bir kez daha kaçmaya çalışmış ve sonuç hüsran olmuştu.

Sadistçe gülümseyip aramızda sadece bir kaç santim kalana kadar iyice yüzüme yaklaştı. Ben korkuyla gözlerine bakarken bu durumdan epeyce eğleniyor gibi duruyordu. Tokat attığı yanağımı nazikçe okşamaya başladığın da kulağıma doğru eğilerek fısıldadı

-Gölgenden kaçamazsın Dilan! Benden kaçmaya çalıştığın için bedelini en ağır şekilde ödeyeceksin!Bunu yaptığına pişman olacaksın küçüğüm.

Görüntüler bulanıklaşmaya başladığın da duyduğum son cümleler azrailime aitti...

Ayaz Karaduman!

O yer altının korkulu rüyası ve aynı zaman da benim sonum olacak kişiydi...

***

SİLİNMEYEN İZLER (İntikam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin