Güzel yorumlarınızı bekliyorum bebeklerim, gelen yorumların her birini teker teker okuyorum!
MILCK -
♫ Devil Devil ♫~
Oldukça sıcak bir gündü.
İç bunaltıcı havalar yavaş yavaş kendini gösterirken Jimin kafasını bir an olsun bile işlerden kaldırmamıştı. Yoongi ise kabul ettiği anlaşma üzerine toparlanmak için birkaç günlüğüne inzivaya çekilmiş ve bolca dinlenmişti.
Jimin, Yoongi'nin anlaşmayı kabul etmesi üzerine ona bir oda ayarlamış ve içini her türlü bilgisayarla donatmıştı. Onun giydiği tarzda giysilerle dolabını baştan aşağıya doldurmuştu. Her gün yanına gitmiş, uykusunun arasında yaralarını kendi elleriyle pansuman etmişti. Onun iyileşmesini ve bir an önce yanına gelmesini istiyordu.
Bu birkaç günün ardından Yoongi'nin yaraları biraz olsun daha iyi hale gelmişti. Sık sık aldığı vitamin hapları sayesinde hızlı bir şekilde toparlanmış ve dördüncü günün akşamında Jimin'in odasının önüne gitmiş ve kapısını çalmıştı. Sırada bu anlaşmayı kağıt üzerinde yapmaya gelmişti.
"Gir." demişti Jimin odanın içinden. Bunun üzerine Yoongi kapıyı açmış, hafifçe topallayarak odaya girmişti. Islak saç tutamları alnına dökülürken vücudundan yayılan ağır ve erkeksi duş jeli kokusu odayı sarmıştı bir anda. Jimin, Yoongi'nin odaya girdiğini gördüğünde hızla toparlanmış ve dağınık bir şekilde oturduğu deri sandalyede dikleşmişti. "Oh, selam aşkım."
Yoongi, kapıyı ardından kapatırken duyduğu cümle üzerine gözlerini devirmiş, kafasını kaldırarak Jimin'e bakmıştı. Akmaya başlayan pembe boyalı saçları ve dumanlı göz makyajıyla oldukça nefes kesici duruyordu. Üzerine giyindiği yarı transparan siyah ve taşlarla kaplı üstü, onu daha da etkileyici kılıyordu. Boynunda bulunan dikenli tasma, ona gotik bir hava katarken pembe, simli ojeli tırnakları ve kokusu bütün odaya yayılan çilekli lolipopuyla bu yargıyı tam anlamıyla dağıtıyordu.
Yoongi, Jimin'i süzerken Jimin de aynı şeyi kapıda dikilen bedene yapmıştı. Yoongi'nin süt beyazı cildini saran beyaz tişört ve ellerindeki parmaksız deri eldivenlerle oldukça yoğun ama bir o kadar da ferah bir havaya sahipti. Jimin'in bacaklarına kıyasla fazla kaslı olmayan bacaklarını kavrayan ve bütün detaylarını belli eden yırtık siyah kot ve beline taktığı Gucci kemerle uzun bacaklarını gözler önüne seriyordu. Giydiği deri botlarla da kombinini tamamlarken Jimin gördüğü manzarayla dudaklarını yalamadan edememişti. "Seninle şu anlaşmayı konuşmak istiyorum Park."
Yoongi, Jimin'in masasının önünde durmak yerine biraz daha ilerleyip masanın arka tarafına, Jimin' in yanına, geçip kalçasını yüksek masanın kenarına yaslamıştı. "Neyini konuşmak istiyorsun? Sen benim için devlet kayıtlarından adımı sileceksin, ben de seni burada koruyacağım." diye sormuştu Jimin aşağıdan Yoongi'nin yüzüne bakarken.
"Geçen gün bahsettiğin şeyi açmanı istiyorum. Senin olmamı iatediğini söyledin fakat böyle bir şey anlaşmaya dahil değil. Bunu tamamen aklından çıkart Park çünkü ben kimseye ait değilim. Beni mal yerine koyamazsın, ben senin malın falan değilim ya da canın sıkıldıkça seni tatmin edecek bir obje." demişti Yoongi kesin bir tonla.
Jimin bıkkın bir nefes verirken sandalyesini geriye doğru ittirmiş ve ayağa kalkmış ve Yoongi'nin karşısında dikilmişti. "O zaman, benim için çalışmanı istiyorum. Benim adamım olmanı istiyorum. Sen diğerlerinden farklı olarak sahada da kendini oldukça iyi savunabiliyorsun. Çalıştığım diğer inekler başına silah dayayınca ya altına işiyor ya da ikide bi bayılıp duruyordu. Ama sen, sen Min Yoongi, muhteşem bir şeysin sen!" demişti Jimin gözlerini açarak konuşurken.
"Yemin ederim tapıyorum sana." diye eklemişti elini Yoongi'nin omzuna atıp baş parmağıyla hafifçe okşarken. "Her istediğini sana vereceğim, tamam mı?"
Yoongi, düşünceli gözlerle Jimin'e bakarken başını yana yatırmış ve onayladığını belirten mırıltılar çıkartmıştı. "Öyle olsun, şimdi bana kendi bilgisayarını aç. En çok kullanılan hangisiyse. Ona da güvenlik sistemi kuracağım, dışardan erişimi engellemek için." demiş, eş zamanlı olarak yaslandığı yerden çekilmişti. Jimin belli belirsiz başını sallarken Yoongi'nin yanından geçmiş ve kapıyı açarak odadan çıkmıştı. Yoongi onu takip ederken Jimin'in bacaklarını sıkıca saran pembe deri pantolona bakarak iç çekmişti. Jimin bir odanın önünde durduğunda kapıyı açmış, bilgisayarların dolu olduğu odayı göstermişti.
Yoongi topallayarak odaya girmiş, bilgisayarların dolu olduğu masaya oturmuştu. Cebinden bir flash bellek çıkarmış ve onu bilgisayarın kasasına takmıştı. Jimin, ellerini Yoongi'nin oturduğu sandalyeye koymuş ve sessizce onu izlemeye başlamıştı. Yoongi'nin parmakları hızlı bir şekilde klavyenin üstünde gezerken Jimin yaptığı şeyleri kavramays çalışıyordu. Açılan sayfaya profesyonelce kodları yazıyor, ardı ardına açılan sekmelere girerek başka yerlere giriyordu.
Jimin, kafası karışmış bir şekilde ekrana bakarken Yoongi dudaklarını dişleyerek ekrana bakıyordu. Ekranda açılan sekmelere bakarak yazı yazmaya devam ediyordu. Bir süre böyle devam ederken ekranda beliren sayılar ve dosya kodlarıyla Yoongi gurur dolu bir bakış atmıştı. "Adamlarının listesi var mı burada?" diye sormuştu Yoongi, arkasındaki bedene yönelik.
Jimin ise başını sallamış ve ekranın en sağ köşesinde bulunan 'porno' isimli arşivi göstermişti. Yoongi kaşlarını kadırarak ekrana bakarken Jimin omuz silkerek gülmüştü. "Ciddi misin?" demişti Yoongi dosyaya girerken. "Güvenlik amaçlı." diye cevap vermişti Jimin.
Yoongi, dosyada bulunan listeyi, girdiği sayfadakiyle eşleştirirken ekrandaki yüklenme işaretiyle arkasına yaslanarak gerinmişti. Boynunu iki yana çevirerek çıtlatırken Jimin ona alan açmak yerine öylece beklemiş ve Yoongi'yi izlemişti.
"Bitti nerdeyse." demişti Yoongi yüklenmenin tamamlandığını gördüğünde. Ardından tekrar klavyeye uzanmış, listede adı geçen bütün dosyaları önce bilgisayara kopyalamış, ardından da silmişti. "Jimin." demişti gözlerini ekrandan ayırmazken.
Jimin'nin dudakları aralanırken, Yoongi'nin ilk defa kendisine ismiyle seslenmesine şaşırmıştı. "Evet?"
"Bana kahve yapabilir misin? Sütsüz, tek şekerli. Senin yapmanı istiyorum." demişti bilgisayarda bir şeylerle uğraşırken. Jimin başını sallamış ve odadan çıkmıştı. Yoongi, Jimin'in gitmesiyle birlikle hızla ekranda açık olan sekmeleri kapatmış ve hızla mailini açarak biglisayardaki bütün verileri aktarmaya başlamıştı. Endişeyle dizini sallarken dudağını dişlemiş ve parmaklarıyla masada ritim tutmaya başlamıştı. "Hadi." diye mırıldanırken göz ucuyla kapıyı kontrol etmişti.
Diliyle yanaklarına hızla işkence yaparken maili yollamış ve telefonunu çıkartıp ezbere bildiği numarayı aramıştı. Bu sırada oturduğu yerden kalkmış ve odanın içinde yürümeye başlamıştı. "Jimin'in bilgisayarındaki bütün dosyaları sana mail olarak attım, tamam mı?" demişti hırıltılı bir sesle. "Bir daha da bana yanaşma." Karşı taraftan aldığı onayla beraber telefonu kapatmış ve yüzünü sıvazlamıştı.
Gergin bir şekilde arkasını döndüğünde kapıda bir elinde kahve, bir elinde kendisine silah doğrultan oldukça kızgın bir Jimin ile karşılaşmıştı. Onun parlayan gözlerine uzun soluklu bakarken dudaklarından kaçan küfüre engel olamamıştı.
"Ne sikim yaptın sen?"
~
Elimde oldukça hazır bölüm var ama artık her gün bölüm yüklemeyeceğim. Sürekli benden bölüm beklemezseniz sevinirim.
Bu fic için oldukça beyin yoruyor ve araştırmalar yapıyorum her ne kadar basit görünse de. O yüzden umarım severek okuyorsunuzdur.
Attığınız yorumların her birini okuyor ve cevap yazmaya çalışıyorum, destekleriniz için minnettarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
animal | yoonmin
Fanfiction'asla inkar etme içinde yatan o canavarı.' [kitty gang x agust d]