Sam Tinnesz -
♫ Play with fire ♫
~
Yine zifiri karanlık hakimdi geceye. Sadece belirli aralıklarla yerleştirilmiş olan sokak lambalarının loş ışıkları aydınlatıyordu etrafı. Hafifçe esen rüzgar duvarlara çarpıyor, güçsüz ağaç yaptaklarını kendiyle beraber sürüklüyordu. Bu gecede, Yoongi ise ellerini dar siyah kotunun cebine sokmuş, hızlı adımlarla yürüyordu evine doğru. Kuru kanın kabuk bağladığı yaralı dudaklarına yerleştirdiği alaycı gülümseme ile etrafı süzüyor, ara ara ıslık çalıyordu. Sinsilikle parıldayan ve kediyi anımsatan keskin gözleri, yorgun bakışlarının arkasına saklanıyordu.
Yırtık tişörtünün altındaki sargılı göğüsü yavaş bir şekilde inip kalkıyor; sarı saç tutamları, perde misali dağınık bir şekilde yer yer alnında bulunan yaraların üzerine dökülüyordu. Deri botları bazen su birikintilerine giriyor, kotunun paçalarını çamur yapıyordu fakat bunu umursamadan yürümeye devam ediyordu.
Bir an önce evine gitmek, yorucu ve hasarlı geçen bu geceden sonra sıcak bir duşa girip iyi bir uyku çekmek istiyordu. Bu yüzden adımlarını biraz daha hızlandırmış, evine giden karanlık ve dar yolda sola doğru dönmüştü. Dönmesiyle beraber bedeninin aniden geri çekilmesi ve sertçe duvara itilmesi bir olmuştu. Bedeni duvara sertçe çarparken sessizliğin hakimiyet sürdüğü sokakta Yoongi'nin bedeni tok bir ses çıkartmış, bütün sokakta yankılanmıştı.
Yoongi'nin dudaklarından acı dolu kesik bir inleme kaçarken gözlerini bir saniyeliğine yummuş ve acıyla yüzünü buruşturmuştu. Duyduğu kıkırtıyla beraber bir küfür mırıldanmış, gözlerini aralayarak onu sıkıştıran kişiye bakmıştı. "İyice selamsız olmuşsın sen Yoongi." demişti pembe saçlı çocuk. Bu sırada sağ bacağını, Yoongi'nin başının hemen yanına yerleştirmiş ve zımbalı deri botlarını gözler önüne sermiş, aynı zamanda hareketlerini kısıtlamıştı. Dudaklarının arasındaki lolipopu emerken yaramaz bir gülüş atmıştı duvarla arasında sıkıştırdığı bedene.
Birkaç gündür Yoongi, bu koşuşturmacanın içindeydi. Bir çete lideri tarafından özellikle isteniyor olmasına rağmen tavrından ödün vermiyor ve her seferinde ona yapılan kibar ya da kaba teklifleri sert bir dille geri çeviriyordu.
Yoongi, bu sözlerle gözlerini devirirken rahatsızca yerinde kıpırdanmış ve sağ omzunun hizzasında bulunan ayağın sahibine yönelik konuşmuştu. "Sen de iyice arsız oldun, Park." demişti gözlerindeki alaycı parıltıyla. Canı acısa da bulduğu durum onu hiçbir şekilde rahatsız etmiyordu. "Seninle evcilik oynayacak vaktim yok, başka zaman." diye devam etmişti cümlesine, omzunun yanındaki deri pantolonla sarılı bacağı aşağı ittirirken. Aynı anda, yavaşça yerinde gerilmiş ve eliyle hafifçe gövdesini ovalamıştı.
Jimin, pembe kahküllerinin ardındaki kaşlarını çatmış ve dudaklarını yalamıştı arsızca. "Özledim seni sevgilim, yapma böyle!" demişti alaycı bir tınıyla. Ardından parmaklarını saçlarından geçirerek kahküllerini geriye doğru atmıştı. Yoongi, kaşlarını çatmış ve sinirle nefes vermişti. "Ciddiyim Park, pamuk şekere benzeyen kafanı al ve siktir olup git yanımdan." demiş, yüzükle dolu parmaklarını Jimin'in göğüsüne yerleştirip geriye ittirmişti.
Jimin'in bedeni hafifçe geriye doğru giderken dolgun dudaklarından şuh bir kahkaha kaçmıştı. "Oh." diye mırıldanmış ve parmaklarını saçlarında gezdirmişti. "Ben de sana başka bir şey vereyim o zaman sevgilim." demiş ve elini arka cebine atmıştı. Yüzünden asla silmediği sinir bozucu gülümsemesiyle beraber cebindeki silahı çıkartırken eş zamanlı olarak konuşmuştu. "İstemen yeter."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
animal | yoonmin
Fanfic'asla inkar etme içinde yatan o canavarı.' [kitty gang x agust d]