Dördüncü Bölüm | Akşam Yemeği

8 0 0
                                    

🎵 Marina & the Diamonds - Obsessions 🎵
"You never told me what it was that made you strong or what it was that
made you weak"

‼️Bu bölüm kendine zarar vermek gibi hassas bir konu içermektedir. Etkilenmeniz durumunda o kısmı atlamanız veya sıradaki bölüme geçmeniz tavsiye edilir.

Yüzmemizin ardından bir kafede bir şeyler içip eve döndük ve yataklarımıza girdik.
Annem ve babam çoktandır yatmıştı fakat ben, gözlerim tamamen açık, ne yaparsam yapayım uyuyamıyordum. Aklıma plajda olan olaylar geliyordu. Deniz'le yaşadıklarımız, Kaan'ı görüşüm, telefonumun bozulması ve o kız... Aklımdan bir saniye bile çıkmayan, çıkamayan o kız.

Sürekli onu düşünüyor, onu düşlüyordum. Hayal kurmak bu kadar mı acıtabilir? Kurduğum hayallerin hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olması, gerçekleşme ihtimali olsa bile o kızın benim vücudumdan çıkan kontrol edilemez elektrik yüzünden kül olacağı, benim ölmek istememe neden oluyordu.

Gözlerimden akan yaşlar ve durdurulamaz kalp atışlarım, odamın açık olan ışığını söndürmeye yetmişti. Bozulup bozulmadığını bilmiyordum ve açıkçası umrumda da değildi. Hiçbir şey umrumda değildi o an. Tek umrumda olan o kız ve benim, bedenimi sonsuza dek ele geçirecek olan ve sevdiklerimi yakarak öldürme ihtimali olan lanetimdi.

Annemlerin beni duymaması için kafamı yasladığım yastığa yüzümü dönüp gömerek ağlamaya başladım. Ağladıkça ağlıyor, ağlayınca da rahatlıyordum.Vücudumdan çıkan elektrikler odamın ışığını tekrar açmış ve titreterek kapanıp kapanmayacağını belirsiz kılıyordu. Zaten bozuk olan telefonum garip sesler çıkarmaya devam ediyor; dijital saatim ise düşük bir seste alarm sesi çıkarıp arada bir duruyor, sonra yine alarm sesi çıkarmaya devam ediyordu. Bavulumun içinde kapalı bir şekilde duran leptopum ise bir açılıp, bir kapanarak cızırtılı sesler çıkarıyordu. Bu kadar kargaşanın sonunun iyi bitmeyeceğini anladığım zaman ağlamayı kesip ışığı ve ağlamamdan etkilenen diğer cihazları elektrik gücüm ile susturup sessizce odamın kapasını açarak minik, fark edilemez adımlarla banyoya gittim.

Banyoya varınca kapıyı kilitledim ve öteki tarafta kalan ışığı elektrik gücümle açarak aynanın karşısına geçtim. Aynaya baktım. Göz yaşlarım yanaklarıma düşmüş, gözüm ise ağlamaktan kızarmıştı. Dudaklarım kıvrılmış, titremekte; göz kapağım ise sanki yorulmuş bir şekilde aşağı düşmüştü. Saçıma baktım, dağınık ve yağlı gözüküyordu. Burnumda bir sürü siyah nokta ve yanaklarımda da bir kaç tane daha önce fark etmediğim sivilce vardı. Dudaklarım fazla küçük, gözlerim ise fazla büyüktü. Bu kadar kusuru bir anda görmem beni düşünürdü. Beni kim ne yapar ki? Elektrik saçmasam bile zaten sevilmeyeceğim. Çok çirkin, çok aptaldım. Kimse beni sevmez, sevemez. Bunları düşünmem beni kendimden nefret ettirerek daha da ağlatıyordu. 

Elimi ağzıma götürüp duyulmamak için sessizce ağlamaya başladım ve gözlerimi yumarak aynaya daha fazla bakmamaya çalıştım. Baktıkca kendimden daha fazla nefret ediyordum çünkü. Her şey üstüme geldi. O kız, aynadaki yansımam, Deniz, Kaan ve bozulan telefonum... Öfke ve hüzünle dolmuştum ve içimi boşaltmam gerekiyordu.

Etrafta zarar verecek kimse yoktu. Ben de düşündüm, kendime zarar versem ne olur?

İçimde biriken nefreti bir anda kendime kusarak banyo dolabındaki makası aldım ve zemine oturduktan sonra sırtımı kapıya yaslayarak makası bileklerime sürttüm.

Işık titremeye başlıyor, makası her bileğime değdirişimde daha da titriyor ve sanki patlayacakmış gibi sesler çıkarıyordu.

Dokunulmaz 🦋✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin