Beşinci Bölüm | Kütüphanedeki Çocuk

5 0 0
                                    

🎵 Lenka - Like a Song 🎵
"I can't forget you when you're gone. You're like a song, that goes around in my head"

Annem ve babamın bu kasabanın verdiği bir tur sonucu birkaç günlüğüne uzaklarda olması nedeniyle çok yalnız hissediyordum. Bana bakkal gibi basit ihtiyaçlarımı giderebileceğim yerleri göstermişlerdi ve bu kasabaya daha önce hiç gelmemiş olsam bile evde tek başıma kalabileceğime inanıyordum.

Bozuk olan telefonumu masanın üzerine bıraktım. Gözlerimi telefona sabitleyip zihnimdeki tüm gereksiz düşünceleri attım ve tamamen telefona odaklandım. Ellerimi telefona doğrulttum ve son gücümle telefonumu tamir etmek için içimde bulunan elektrik gücünü son damlasına kadar harcadım. Bedenim sallanıyor, ellerimden çıkıp telefonuma giren elektrik, etrafa mavi ve son derece parlak bir ışık saçıyordu. Telefonum cızırtılı sesler çıkarıyor, ben ise telefonum tekrar çalışsın diye kendimi daha da zorluyordum. Sanki daha fazla dayanamayacaktım. Kendimi daha fazla zorlayamayacaktım. Kendimi bir anda bıraktım ve elektrik dalgası beni fırlatıp yere, telefonumu da öbür tarafa fırlattı. Fakat telefona ve bana şaşırtıcı bir şekilde hiçbir şey olmamıştı. Kendimi o kadar zorlamıştım ki burnumdan kan aktığını hissedebiliyordum. Kim bilir biraz daha zorlasam daha ne kadar kan akacaktı?

Hemen mutfaktan kağıt alıp burnumu sildim ve salona koşup telefonumun durumuna baktım. Ve, harika! Çalışıyordu. Gücüm sonunda bir işe yaramıştı. Çok mutlu olmuştum. Telefonumu açıp en yakın arkadaşıma mesaj atmak için WhatsApp'a girdim fakat profil fotoğrafı gözükmeyince anladım ki beni engellemiş. Son yazdığım mesaj da gitmemiş ona zaten. Buna şaşırmamıştım, hayır. Fakat tabii ki üzülmüştüm. Hem de çok.

Aradan bir saat geçmişti ve ben çok sıkılmıştım. Canım eğlenmek istiyordu fakat etrafta tek başıma gidebileceğim hiçbir eğlence yeri yoktu. Ben de bu nedenle leptopumda yüklü olan oyunları oynamaya karar verdim.

Bir süre bilgisayarımda gezindikten sonra babamın bana evimizin yakınında bulunan kasaba arasındaki popüler bir kütüphaneden bahsettiğini hatırladım.

Sıkıldığım için oraya gitme fikri aklıma çok çekici gelmişti, bu nedenle cebime babamın bana verdiği harçlığın küçük bir kısmını attıktan sonra dışarıya çıkıp kütüphanenin yolunu tuttum.

Kütüphaneye varınca gerçekten de güzel ve büyük bir yer olduğunu anladım. Bilgisayarlar bile vardı fakat tabii ki girip oynamak paralıydı. Tıpkı kütüphane ile internet kafe karışımı gibi bir yerdi ve pek de kalabalık değildi, ki dürüst olmak gerekirse bu özelliğini çok sevmiştim.

Hemen "Dram" kategorisindeki kitapların olduğu rafa geçip ilgi çekici başlık ve kapağı olan bir kitap arayışına koyuldum.

Gözüme birkaç güzel görünen kitap çarpmıştı ama yanıma aldığım paraya uygun bir kitap almalıydım ki sonra bana dışarıda yemek için yeterli para kalsın.

Sonunda güzel gözüken bir roman alıp kasaya doğru yürüdüm ve parayı verip kitabı aldım. Ardından tam çıkacaktım ki aklıma kütüphanenin bilgisayar bölümü geldi ve meraklanıp o kısma doğru yürüdüm.

Masalar düzgün fakat bilgisayar eski görünümlüydü. Yaklaşık beş kişinin oturduğu bilgisayar bölümünü kısa bir süre inceledikten sonra yanıma tanımadığım biri yaklaşarak şöyle dedi,

"Aa, elindeki kitabın kaçıncı sayfasındasın?"

Hemen büyük bir şaşkınlıkla çocuğa doğru döndüm ve içinde küçük bir samimiyet barındıran bir soğuklukla yanıtladım,

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dokunulmaz 🦋✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin