Gözlerimi açamicak kadar halsizdim.Fakat hilal teyzenin sesi o kadar endişeli geliyordu ki.'Benim ilaçlarımı içmiş' diyordu sanırım Seçil ilaç içmişti Herneyse yinede uyanmam gerekti gözlerimi açtığımda tüm aile başımda dikiliyorlardı.Gözlerimi açar açmaz Hilal teyze tepkili bir şekilde akşam hangi ilaçtan aldığımı sordu.Bende mor bi kutu oluduğunu hatırladığımı söyledim.Meğersem ağır uyku hapı almışım ve üzerine süt içince zihnimde git geller yaparmış.Ayrıca ufak çaplı bi hafıza kaybı yada sadece mide bulantısı yaparmış.Ve ne yazık ki bana mide bulantısını bırakmıştı.Ne yazık ki dün geceyi ap açık hatırlıyordum.Yatakdan çıkıp giyindim Hilal teyze kahvaltı etmem için zorlasada midem en ufak bir şeyde direkman tepki verip çıkartıyordu.Uydurma bi bahaneyle evden çıktım.Şimdi beynime hücum eden sorularla başbaşaydım.Kim ölmüştü? Eğer yakın biri olsaydı hilal teyzede bilmezmiydi.Bunların cevabı tek kişideydi Sina.Kısa ve net bi mesaj 'dünün devamı şimdi her zamanki Cafe'de şimdi!!' Kısa süre içinde gelmişti.Seçille gittiğimiz tek Cafe burayı biliyordu.Konuşmaya başlamadan Sina ikimizede sıcak süt istedi.Sütlerimiz geldiğinde anlatmaya başladı.Daha sakin ve durgun bir şekilde.Gözlerinin içine baktığımda kendimi görüyordum.Ve emindim şu an anlattıklarını ilk ve son kez birine anlatıyordu Buda benimdim.Tabi ki bu yüzden övünemezdim Allah bilir şimdi başıma neler gelecekti.Sina sütünden bir yudum alıp konuya girecekken yine gelen o iğrenme duygusu ağır bastı.Sadece 2 dakika isteyerek masadan kalktım.Kendimi Istanbulun soğuk havasına bıraktım.Bundan 3 sene önce buraya gelirken kendime verdiğim söz aklıma takıldı.Belkide erkeklere olan bu takıntımdan bir yabancı yerine azda olsa tanıdığım bir erkekle yapmalıydım.Evet bu tamda Sinaydı.Hem o iyi olacaktı hemde ben takıntımdan kurtulup Izmire dönecektim.Anneme ve o çok sevdiğim şehrime Izmirime dönecektim.Evet içeri girmemle yüzüme vuran sıcacık hava ve mis gibi tarçın kokusuyla karışan kahve kokusu yüzümü gülümsetmişti.Masaya oturuğumda Sina hafiften gülümseyerek gözlerime bakıyordu.Sütümü içmiş!!kızmadım ki en azından kızmamış gibi yapıp bende ona gülümsedim ama içimden bildiğim tüm hakaretleri etmiştim huyum kurusun süte karşı zaafım vardı.Kısa süre içinde ikinci bardaklar gelmişti.Sina daha fazla dayanamayarak gözlerini parmaklarıma dikip konuşmaya başladı.Parmaklarım en sevdiğim özelliğimdir.Tek övündüğüm noktam diyebilirim.Gerçeten uzun ince ve biçimli ellere sahiptim.Evet şimdi tüm dikkatim ondaydı bende gözlerimi ellerine diktim.Bir erkek eli için gayet güzeldi baş parmağına takdığı yüzüğe takılmıştım.Sanırım oda benim gibi yüzükleri seviyordu.'Annemle babam boşandıklarında en fazla 2 yaşımdaydım fakat hepsini hatırlıyorum.Annemle evden gittik.O zamanlar babamı suçlardım annemi ağlattığı için.Kısa süre içinde annem ve Babam yani Sametle evlendi çok kısa sürede.Samete baba demeye başladım çünkü beni kendi oğlundan ayırmazdı.Benden büyük bir oğlu vardı.Biz 4 kişilik çok güzel bi aile olmuştuk.Taki Abi'm yani Tarıkla oyun oynarken ona çarpan o Allah'ın belası arabaya kadar.Beni kimse parka götürmüyor diye ağlıyormuşum.Oda dayanamazdı bana bende onu çok severdim.Almış beni götürmüş bir ara elinden kaçmışım caddeye oda arkamdan.Ve yerde kanlarla yatan Abi'm.O günden beri Samet bana daha soğuktur.Ben Abi'mi kaybettikten sonra okula be hayata geç başladım.Ben daha toparlanamamışken Seçil doğdu Seçili hep çok sevdim.Ve bundan bir hafta önceydi sanırım Babamı hastaneye kaldırmışlar yeni eşi haber verdi gittim.Meğer yıllar önce babamı suçlu bulurken aslında annemmiş suçlu.Sametle babamı aldatmış e Samet de karısını.Babamla konuştuktan bir iki gün sonra ölüm haberi geldi.Hiç kimseye özelliklede Seçile belli etmemek için kendimi odama kapadım.Biliyorum üzülüyor ama bilse daha çok yıkılır eminim.Hem zaten babam yani Samet onun öz babası o yüzden onu gözünden sakınır annemdesen oda öyle o yüzden bu olanlar ve anlattıklarım aramızda olmalı Güneş rica ediyorum.' Sert bir şekilde 'tabi ki böyle olacak' dedim.Saat ilerliyordu bizse hiç sıkılmadan süt içip birbirimizi inceledik.Bana o kadar samimi bakıyordu ki.İçimde kopan fırtınaları anlata bileceğim bir kişi oda oymuş gibi.Haydi ama anlat ve kurtul beraber atlatalım der gibiydi.Belkide ben ilk kez bir erkeğin bakışlarına bu kadar çok dikkat ettiğim için bu kadar çok anlam yüklemiştim.Başladım.İlk kez bir erkeğin gözlerinin içine bakmıştım ve hatta ilk kez o boklu yıllarımı anlatıyordum.Sina nın gözleri samimiyet veriyordu sanki hiç bırakmazmış gibiydi.Bende başladım anlatmaya o adını bile anmaya iğrendiğimi adamı babam denen o herifi anlattım ne halt yediğini sonra buraya geliş sebebini annemi anlattım.E tabi sonuna da bunu ilk kez bu kadar birine anlattım demeyide unutmadım.Artık süt içmiyorduk.Bencede Durmalıydık yani yoksa sıçamicaktık.Hesabı isteyip sıcacık ortamdan çıkıp buz gibi İstanbul havasına geçiş yaptık.Ben eve gitmek üzere yolu ayırırken onun öylece durduğunu fark ettim.Tabi durdurmuyum gittim sordum eve gitmek istemiyordu.Biz 2 kişiydik evde ve cidden iki kişiye göre büyük bi evdi.Bu soğuta öylece bırakamazdım.Hem daha bitirmem gereken bi takıntım vardı ve bunu Sinayla başaracaktım.Taşıt kullanmak yerine yürüyerek gitmeyi tercih ettik.Belkide ikimizde birbirimizi tanımak istiyorduk.Hayır onu tanımak değil yani tanımak istiyorum ama ona güvenmekde istiyordum.Bir an acaba onu kullanıyormyum diye düşünsemde hayır birbirimize çabalicaktık bu nasıl oluyordu bilmiyorum ama bunu yapacaktık.Ya benim yine uykum geldi.Eve geldiğimizde Armağan teyze yine döktürmüştü.Sarma yapmış ya sarma allahım sen aklıma mükayet ol.Bir an Sina'nın yanımda olduğunu unutup sarmalara dalışa geçtim.Armağan teyzenin göz işraretlerinş fark edince.Ufak bir göz ucuyla Sinaya baktım kapıda Durmuş sırıtıyordu.Ben daha ağzındaki bitmemişken bir tane daha atıyordum.Tam bir tane daha atacaktım ki Armağan Sultan durdurmak için boğazını temizler gibi yaptı.Ama ben durur muyum? Asla ağzımdakileri tutup Sinaya hızlıca seslendim o nasıl oluyorsa artık.Hadi gel sende Armağan Sultan yine döktürmüş diyerek.Sina da benim gibi dalış yapınca armağan teyze bizle baş edemeyeceğini anlayıp sessize odasına gitti.Sarmalardan sonra böreğe ve ardından tatlılara.İlerleyen saatlerde ikimizinde mideleri bulanıyordu.2 tane limonlu maden suyu açtım.Uykum iyice bastırmıştı.Sinanın yatacağı oda tam yan odam olan misafir yata Odasıydı daha çok annem kalırdı gerçi yani geldiğinde.İyi geceler bir şeye ihtiyacın olursa sormana bile gerek yok diyerek odama çıktım.Maden suyunu bitirdiğimde mutfağa götürmem gerekliydi aslında çok üşengeç biriyim fakat odamda yiyecek veyada içeçek tarzı şeyler bıraktığımda kabuslar görüyordum ve oturup ağlıyordum.Bu yüzden sıcacık yatağımdan kalkıp sessize mutfağa girdim.İmsanları aslında herkesi değil değer verdiklerimi rahatsız etmeyi sevmezdim.Tam arkamı dönmemle ödümü patlatan Sina.Niye yatmıyon sen ya diye sessizce sitem edince.Sadece şişeyi bırakmaya geldim ve sanırım bir şeye ihtiyacım var dedi.Merkla kafamı salladım.Çorap dedi.Çorap mı? Hadi ama benim gibi geceleri çorap giymeden yatamıyor olamaz değil mi? Neden diye sorduğumda.Çünkü diyerek söze başladı.Konuşması bittiğinde koca bir kahkaha attım.Kaşlarını çatınca beni yanlış anladığını fark ettim.Hızlıca aslında onunla dalga geçmediğimi sadece benimde aynı şekilde yattığımı ve bu yüzden güldüğümü söyledim.Ve yine yüzünde o tebessüm oluştu.Çoraplarımı karıştırırken en sevdiğim çorabı buldum hayır onu vermem büyültür o diye mırılandım.Daha da ararken bir tane ona olabilecek buldum.Geri dönüp çorabı verdim.İyi geceler diyerek gülümsedi.bende aynı şekilde yaparak soğumuş yatağıma geri döndüm ve her zamanki gibi hemen uykuya bıraktım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞLİ GECE
Fiksi RemajaHep mi kaybederiz? Sanırım evet.Arada bir galip geliriz ve hayat onuda bize yaşatmaz.