Uzun sarılmanın ardından ayrılmışlardı. Seokjin konuşmaya başlamak için boğazını temizlemişti.
"Seni özledim Namjoon-ah. Uzun süre oldu. Fakat hislerimi belirleyebilmem için bu süreye ihtiyacım vardı. Oh, kendimi çok garip hissediyorum. Hadi günün geri kalanını birlikte geçirelim."
Namjoon gülümseyen yüzüyle başını sallamıştı. Yurtlarında televizyon yoktu. Bu yüzden Namjoon yeni aldığı bilgisayarından film açmış ve hyunguyla sarmaş dolaş oturmuşlardı.
Aradan saatler geçmiş ve izledikleri üçüncü filmin sonuna gelmişlerdi.
Seokjin oturduğu yerden kalkıp etrafını toplamıştı. Bu sırada Namjoon hayranlıkla hyungunu izlerken bir taraftan ona yardım ediyordu. İşlerini hızlıca bitirmişler ve yerlerine geri dönmüşlerdi.
"Namjoon hadi Han Nehri'ne gidelim."
Namjoon Seokjin'in bu heyecanına şaşırmış olmasına rağmen kabul etmiş ve üstüne düzgün bir şeyler giymek için ayaklanmıştı.
Düz, dar ve siyah pantolonun üstüne kırmızı kapşonlusunu giymişti. Ceketlerini birlikte giydikten sonra yurttan çıkıp nehire doğru yürümüşlerdi.Seokjin, yolun yarısında üşüyen ellerini ısıtmak için Namjoon'un ellerine sarmış ve yanındakinin ceketinin cebine sokmuştu. Uzun boylu olan ise utanmadan edememişti.
Yol boyunca ellerini hiç ayırmamış ve nehirin yanına gelince birlikte gördükleri ilk banka oturmuşlardı.
Seokjin başını Namjoon'un başına yaslayınca irkilen ve şaşıran bedenin şirinliğine gülümsemişti.
Hava soğuk olduğu için söyleyeceklerini daha fazla içinde tutmadan dile getirip tekrar yurda dönmek istiyordu Seokjin.
"Namjoon-ah."
Uzun boylu olanın bakışları hızlıca üzerine dönmüştü.
"Aslında bu konuşmayı yapmak için günlerdir pratik yapıyorum. Fakat duygularımın sende olan karşılığını bildiğim için daha rahatım."
Derin bir nefes aldı ve Namjoon'dan ayrılmayan bir elinin yanına diğerini de ekleyip sıkıca tuttu.
"Gördüğün narin kız aslında kardeşimdi. Onu gerçekten çok seviyorum. O gün kardeşim erkek arkadaşı tarafından aldatılmış. Sinirliydim ve sana karşı kaba davrandım. Bu yüzden özür dilerim."
Kendi dolmuş gözlerini karşısındakinin dolmuş gözlerine sabitledi.
"O gün bana aşkını itiraf ettin. O kadar şok olmuştum ki cevap veremedim sana."
Namjoon ellerini tutan elleri daha çok sıkmıştı.
"Mutluyum çünkü ben de seni seviyorum Namjoon. Hissettiklerimin farkına varmam günler sürse de artık biliyorum. Seni seviyorum."
Uzun aşk dolu bakışmanın ardından sıkıca sarılmışlardı birbirlerine. Sanki hiç ayrılmayacakmış gibi.
"Artık sevgilimsin, değil mi hyung?"
Seokjin usulca başını sallamıştı. Tattığı hisler tarif edilemezdi. Aşıktı ve mutluydu.