Vijftien

200 30 5
                                    

Namjoon, ailesinden bazı olgunluklar bekliyordu. Örneğin Seokjin'in ailesi gibi kabullenmeseler bile rahatsız da etmeyebilirlerdi. Ondan ayrılmayacağının ne zaman farkına varıp vazgeçeceklerini merak ediyordu sadece. Bu şekilde devam etmek istemiyordu. Seokjin'i alıp uzak bir yere gidebilirdi ve bu şuan en mantıklı çözüm olurdu. Fakat Seokjin'in çiçekçi dükkanı ve kendisinin işi sebebiyle buradan ayrılmak kolay olmayabilirdi. Namjoon iyi bir işe sahipti ve daha iyisini bulamayacağından korkuyordu. Seokjin ise minik dükkanını -Namjoon dışında- her şeyden daha çok seviyordu.

Ailesinin durmasını bekleyecekti. Sonsuza kadar böyle devam etmezlerdi ya. Elbette bir yerde duracak ve hata yaptıklarının farkına varacaklardı.

Namjoon düşüncelerinde boğulmuşken biricik eşi Seokjin gelmişti yanına. Ellerini boynunun yanlarından bırakmış, arkasından sıcak bir sarılma vermişti. Seokjin onun her derdinin devasıydı. Baş ağırtıcı tüm düşünceleri bir bir yok olmuş ve sıcak sarılmanın yumuşaklığına bırakmıştı kendini.

"Bu kadar düşünme, bir gün bizi bırakacaklar."

Namjoon ne diyeceğini bilememişti. Sadece sessiz kaldı. Dakikalar sonra ayağa kalkmış ve eşine sıkıca sarılmıştı. Başını boynuna yaslayıp derin bir nefes almış, ciğerlerine cennetin kokusunu doldurmuştu. Elleri zayıf bedenin bacaklarını bulmuş ve tek bir hamleyle kucağına almıştı biriciğini.

Seokjin halinden memnun bırakmıştı kendini kocasına.

"Sen varsan sorunlarımın hiçbiri yok. Çünkü sen gerçekliğimin içinde daldığım en güzel hayallerim ve ütopyamsın."



reality | namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin