namjoonie
Günaydın, hyung~seokjiniehyung:
Günaydın, bebeğim.namjoonie:
Bugün işin yoksa buluşalım mı diyecektim ben.seokjiniehyung:
İşim yok Namjoon. Buluşabiliriz.namjoonie:
O zaman hep gittiğimiz parkta seni bekliyorum hyung.seokjiniehyung:
Yarım saate gelirim miniğim.***
Namjoon, üşüyen ellerini birbirine sürterek ısınmaya çalıştı. Soğuğu sevdiği için pek sorun etmiyordu aslında. Gelmesine henüz dakikalar olan sevdiğini bekliyordu. Oturduğu bankta yanına koyduğu küçük hediye kutusuna baktı.
Belki hyungu sever diye gümüş bir kolye almıştı. Üstünde onun için anlamı olan bir kelime vardı.
'Reality'
Bu kelimeyi seviyordu Namjoon. Ona asla hayallere kapılmamasını ve gerçeğin farklı olduğunu hatırlatıyordu.
Bazen sevdiğine evlilik teklifi ettiği hayallere dalıyordu. Farkındalık ise gecikmiyordu. Seokjin hyungu onu sadece bir kardeş olarak görüyordu.
Düşüncelerinden sevdiği adamın sesiyle ayrıldı.
Sıkı sarılmaların ve sohbetin devamında Namjoon'un hediye vermesi vardı. Seokjin heyecanla arkasını dönmüş ve kolyesinin takılmasını beklemişti.
Namjoon ise küçük bir detayın onda bu kadar güzel duruşuna hayranlıkla bakmıştı.
