13. BÖLÜM

295 52 20
                                    

09.08.2019
Keyifli okumalar dilerim 💕

Yola çıktığımız ilk andan beri Füsun'un sessiz sessiz ağlarken çıkardığı sesleri dinliyordum ama bu seslere daha fazla tahammülüm kalmamıştı. Gözünden düşen her gözyaşında benim canımdan can gidiyor gibi acı duyuyordum. Elimden hiçbir şey gelmemesi, onu gülümsetememek, gülümsetmeyi de geçtim ağlamamasını sağlayacak hiçbir şeyim yoktu. Bu daha çok öfkelendiriyordu beni. "Füsun, ağlama nolur." Sesim yalvarır gibi çıkmıştı, bundan hiç rahatsız olmadım. Çözüm olacağını bilsem yalvarırdım da ama bir işe yaramayacağını biliyordum.

"Elimde değil Sezer, annemi de kaybedemem. Onsuz yapamam." Kafasını yasladığı camdan geri çekip camı biraz araladı. Hızımızla oluşan rüzgar arabaya dolarken yüzüne yol yapan gözyaşlarını buz gibi yaptığına emindim. Beyaz teni iyice soluklaşmış, kireç gibi bir görünüme bürünmüştü. Gözleriyse teninde birer yakut parçasıymış gibi alabildiğine kırmızı, yer yer de parlaktı ama bu parıltılar sevinç ya da öfke değil, gözyaşıydı.

Arabanın benzinin azaldığını fark ettiğimde yol üzerinde bir benzinlikçiye girmiştik. Orada bir şeyler bakınmıştım ama küçük bir dükkan olması sebebiyle pek bir şey bulamamıştım. Az ileride büyük bir dinlenme tesisi görünce oraya yöneldim. "Şurada birer çorba içelim, iyi gelir hem." Kendimden çok enerjisinin tamamını ağlamaya harcayan Füsun'u düşünüyordum. İştahla çorba içeceğini sanmıyordum ama bir iki kaşık da olsa ona iyi gelirdi.

"Sezer, hiç oyalanmadan gitsek olmaz mı?" Gözlerinden okunan çaresizlik beni vazgeçirmeye yeterdi ama bu şekilde yola devam edemezdik. Etsek bile hastaneye ulaştığımızda tansiyonunun düşüp bayılma ihtimali o kadar fazlaydı ki buna göz yumamazdım. Gözlerine daha fazla bakarsam ikna olacağımı bildiğimden yola döndüm tekrar.

"Biraz dinlenmemiz gerek. Gözlerim ve vücudum çok yoruldu, mola vermemiz daha iyi. Hem de sen bir şeyler yiyip enerjini toplamalısın. Annenin seni bu halde görüp sana endişelenmesini istemezsin diye düşünüyorum." Öne sürebileceğim iki kozumu birden kullanmıştım ama Füsun'un ikna olduğu gözlerindeki inadın geri çekilip bakışlarının uysallaşmasından belliydi. Onu ikna eden kendimi kullandığım sebep mi yoksa annesini kullandığım sebep mi bilmiyordum, şu anki sonuçtan memnundum ve bu bana yetiyordu.

Arabayı park ettiğimde kabullenmiş bir şekilde sessizce indi. Ben de ona eşlik ederken kızarmış gözlerinin içinde daha da yeşil görünen gözlerini gözlerime dikti. "Ben lavaboya gidip elimi yüzümü yıkayayım." Bunun iyi bir fikir olduığunu düşünerek kafamı sallarken Füsun lavabolara yöneldiği sırada ben de lavaboların yanında olan market kısmına girdim. Sonu pek güzel olmasa da güzel geçen akşamın ardından Füsun'un tatlılarla pek içli dışlı olmadığını düşünerek ona tuzlu kurabiye, tuzlu çubuk kraker aldım. Yine de çikolatanın her türlü serotonin garantisi vardı. Garip bir şekilde elim çikolatalardan bitter olana gitmişti. Sebebini o an sorgulamasam da kasadayken şeker oranının daha düşük olduğu için onu aldığımı fark ettim.

Paketleyip ödemesini yaptıktan sonra poşeti arabaya koyup lavaboların önünde insanları rahatsız etmeyecek kadar uzak, Füsun'un çıkınca beni rahatça görebileceği kadar yakın bir mesafede onu beklemeye başladım. Çok geçmeden çıktığında beni görünce şaşırdı. "Siparişleri verseydin ya."

"Birlikte veririz diye düşündüm." Yüzünde zoraki, buruk bir gülümseme belirdi. Bana karşı kibar olmaya çalıştığını anlıyordum ama buna gerek yoktu. İstediği gibi davransa daha iyiydi, duygularını bastırmasını istemiyordum.

Daha fazla konuşmadan lokanta kısmına geçip bir masaya oturduk, gelen garsondan Füsun mercimek, bense yayla çorbası istedim. Sessizlik sürüp giderken Füsun uzun pencerelerden dışarıyı izliyordu; bense onun kızarmış göz çevresini, bembeyaz tenini, ela gözlerinde her zaman yeşille savaşan ama şu an sanki onu yormak istemez gibi geri çekilmiş yeşili yoğun gözlerini. Bana sunduğu görsel şölene doyamadan çorbalarımız servis edildi. Füsun iştahsızca yerken bir süre belli etmeden onu izledim. Sonrasında çorbasını ilk bitiren bendim. Füsun hala gönülsüz hareketlerle çorbasını kaşıklarken aklıma birkaç saat önceki rüyam geldi. Yüzümün kızardığına emindim. Neyse ki Füsun şu an bunu fark edemeyecek kadar başka dertlerle meşguldü. Aslında böyle olmasını istemezdim. Mesela annesine hiçbir şey olmasa ama karşılığında ben ona rüyamı anlatsam. Buna bile razıydım. Ne kadar utanç verici bir şey olsa eğer annesi iyileşsin diye bunu yapardım.

Satırların Çehresi | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin