7: Stranger Things izlemeyi bırakmalısın.

6.7K 781 269
                                    

Jungkook verdiği sözleri her zaman tutardı. Daha doğrusu tutamayacağı sözler vermezdi. Bu yüzden dediği gibi beni sete götürecekti.

O gece gerçekten güzel uyumuştum. Başta heyecandan dolayı uyuyamasam da sonradan kendimi ellerinin ve sıcaklığının rahatlatıcı hissine bırakıp güzel bir uyku çekmiştim. Uyandığımda ise her zamanki gibi o çoktan uyanmıştı. Parmakları yüzümde, beni rahatsız etmekten korkarcasına dolanıyordu. Gözlerimi araladığım gibi yüzünde tatlı bir tebessüm belirdiğinde şu hastane odasını güzelleştiren tek şeyin, onun varlığı olduğunu fark etmiştim tekrardan.

"Günaydın bebeğim" demişti sessizce. "İyi uyudun mu?"

Onu onaylarcasına sesler çıkartırken ona daha da yaklaşarak yüzümü boynuna gömmüştüm. Vakit kaybetmeden bana sıkıca sarıldığında boynundan gelen ferah kokuyu sesli bir şekilde içime çekmiştim.

"Sabah sabah bir insan böyle güzel kokabilir mi?"

İsyan edercesine söylediğim şeyler onun kıkırdamasına neden olmuştu. Dudaklarını alnımın köşesine bastırdığında içimin titrediğini hissetmiştim.

"Sen sabah uyandığında bile kusursuz görünüyorsun ama?"

"Tamamen saçmalık" diyerek güldüğümde görmesem bile gözlerini devirdiğini biliyordum. Ensemdeki eli sıyrılan hastane önlüğümün içine girdiğinde dudaklarımı boynuna bastırmış, bir şey demesine izin vermemiştim. "Jungkook, gidecek miyiz gerçekten?"

"Elbette" demiş ve beni kendinden ayırarak dudaklarını alnımın tam ortasına bastırmıştı. "Ama önce güzel bir kahvaltı da yapmalıyız ki güçlü ve enerjik kalalım"

"Tamam o zaman. Ben üzerimi giyineyim sen de kahvaltımı iste"

"Kahvaltıyı da sette ekiple birliktelik yaparız diye düşünmüştüm" diyerek gülümsediğinde bakışlarım onaylanmak istercesine ona dönmüştü.

"Gerçekten mi?"

"Evet" demişti. "Bu aralar çok iyi görünüyorsun, oldukça sağlıklı olmaya devam ediyorsun. Ben de seni ödüllendirmek istiyorum böyle ufak tefek şeylerle"

"Ufak tefek mi?" Diyerek gözlerimi büyüttüğümde kıkırdayarak yanaklarımı kavramış ve dudağımın kenarını sesli bir şekilde öpmüştü.

"Senin bana verdiğin ödüllerin yanında evet, ufak tefek"

"Ben sana ödül falan vermiyorum ki?"

"İyileşmek için çabalaman ve bunu başarman benim için büyük bir ödül" demiş ve derin bir nefes verip alınlarımızı birbirine yaslamıştı. Elleri yanaklarımı okşarken devam etmişti. "Hem de düşündüğünden çok daha büyük bir ödül."

Dudaklarım kıvrılırken kollarımı beline sararak başımı omzuna yaslamıştım. Kolları hemen bedenimi sarmalayıp sırtımı okşamaya başladığında dudaklarımı boynuyla omuzunun birleştiği yere bastırmış, orada soluklanmıştım bir süre.

"Hadi giyin" demişti beni kendinden ayırarak. "Daha fazla burada durmayalım" dediğinde onu başımla onaylamış ve ondan ayrılıp dolabımın önüne geçmiştim. Jungkook da benim peşimden gelip bir elini belime yaslamış ve diğeriyle de dolabın kapağını açıp kıyafetleri karıştırmaya başlamıştı. Gülerek seçimi ona bırakmış ve saniyler sonra da kollarıma bıraktığı kazak ve pantolonu giyinmek için ondan ayrılmıştım. Üzerimdeki ince hastane önlüğünü çıkarttığımda vücuduma dönen aç bakışları gülmeye devam etmemi sağlıyordu.

Beni özlediğini biliyordum. Ben de onu çok özlemiştim. O da bunu biliyordu. Ama ileri gitmiyorduk çoğu zaman. Her şey güzel ilerlerken araya bir sorun sokmaktan korkuyordu çünkü. Halbuki ilerlesek, sokacağı şey sorun olmayacaktı ama neyse, ona da hak veriyordum. Endişelenmekte haklıydı.

Record! :taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin