10: Yedi yılın gecesi gündüzü mü olurmuş?

6.5K 753 278
                                    

Not: Bir önceki bölüme de uyarmam gerekirdi ama zaten anlamışsınızdır, geçmiş sahneler Jungkookun ağzından anlatılıyor, anlatılacak.


__

"Taehyung, misafirin var, müsait misin?"

Kaşlarım çatılırken sevgilimin kapıdaki her kimse onlara beklemelerini söyleyip kapıyı kapattıktan sonra ufak koridoru yürüyüp beni görebileceği bir yere gelmişti.

"Ne misafiri?"

"404 numaralı odadan geldiğini söyledi" diyerek kollarını birleştirmiş ve bakışlarını dolaba çevirmişti. Ne demek istediğini anladığımda hafifçe boğazımı temizlemiş ve üzerimdeki örtüyü göğsüme kadar çekmiştim.

"Hediyeyi getiren kişi olmalı" dediğinde başımı sallayarak onu onaylamıştım. Nottan haberi yoktu onun, bu yüzden ihtimal vererek konuşuyordu. "Göndermemi istersen nazikçe söyleyebilirim?"

"Hayır, gelebilir. Sorun değil" diye mırıldandığımda dudaklarını tatlı bir şekilde kıvırıp yanıma kadar gelmişti. "Hediyeyi kim göndermiş öğrenmiş oluruz hem" diye eklediğimde ise dudaklarını alnımın köşesine bastırıp onaylayan mırıltılar çıkararak tekrar kapıya doğru ilerlemişti. Kapıyı açtığını duyduğumda kalbim istemsizce hızlanırken yutkunmuş ve sakin olmam gerektiğini hatırlatmıştım kendime. Belki de sadece filmlerime hayran biri olabilirdi. İlla benden gerçekten hoşlanacak diye bir şey yoktu zaten.

Kimi kandırıyorsam artık, neyse.

İçeri girdiklerini ve kapıyı kapattıklarını duymuştum. Jungkook önden görüş açıma girdiğinde ürkek bakışlarımı fark etmiş olacaktı ki bir an ne yapacağını şaşırmış, sonra yanıma gelerek baş ucuma oturmuştu. Parmaklarını kulağıma değdirerek hafifçe oynamaya başladığı sırada içeri giren beden gözlerimin büyümesine neden olmuştu.

Ben bu çocuğu tanıyordum. Her imza günüme itinayla gelir, hatta bazen bir günde iki kez imza sırasına girerdi.

"Merhaba" demiştim biraz gergince. Yaşlarımız az çok aynıydı ve Jungkook'un kıskançlıktan yanlış bir şey söylemesinden çekiniyordum.

"Merhaba"

Hafif titrek bir sesle konuştuğunda hala ayakta oluşu Jungkookun konuşmaya dahil olmasına neden olmuştu.

"Otur lütfen, ayakta kalma. Üzerine bir şeyler örtmek istersen sana örtü verebilirim? Odanın sıcaklığı iyi mi?"

Jungkook ilgiyle konuştuğunda onun bu tavrı açıkçası göğsümü kabartmıştı. Ve de beni biraz rahatlatmıştı. Çünkü o gerçekten çok kıskanç biriydi, ki ben de öyleydim, bu tür ilgili davranışlar sergileyen biri değildi. Benim etrafımda biri gördüğünde hemen onu analiz edip bana yürüyüp yürümediğini kontrol eder, ona göre gardını alırdı.

"Hayır, teşekkür ederim, gayet iyi" diyerek koltuğa oturduğunda yutkunduğunu görmüştüm. Her ne kadar ben gergin olsam da onun gergin olmasını istemediğim için hafifçe gülümseyerek onu incelemiştim.

"Seni hatırlıyorum" demiştim sessizce. Bakışları bana şaşkın bir halde dönmüştü. "İmza günlerinde, buluşmalarda orada oluyordun. Adını tam hatırlamıyorum ama soyadın Song'du değil mi? Bunun esprisini yaptığımızı hatırlıyorum"

"Evet" demişti tatlı bir heyecanla gözleri büyürken. "Song Hyesun" diyerek genişçe gülümsediğinde yanağında oluşan çukur beni de güldürmüştü.

"İlk misafirimsin, hoşgeldin" diyerek serumlu olmayan elimi yavaşça ona uzatmıştım. "Kim Taehyung"

"Biliyorum" diyerek utangaç bir şekilde gülümsemiş ve tekrarlamıştı. "Song Hyesun. Tanıştığımıza gerçekten çok memnun oldum"

Record! :taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin