Korunaklı Bir Ev

19 2 0
                                    

Zombiler artık ölmüştü fakat bu zombiler çürüyerek ölmemeliydi. Boştaki en büyük odaya çıktım ve burada zombilerin durmasını ve diğer zombileri buraya çekmeye başladığında bunları arabayla taşımayı düşündüm. Yani peşten koşturan bir yem. İlk olarak bir el arabası ile zombileri taşımaya başlamalıydık. Abi baba kuzen ev sahibi ... Biz bu zombileri taşıyacağız fakat bu zombiler burayı bir yemekhane gibi düşünüp sürekli gelirse ne olacak. Bence biz bir an önce doktorun dediği şu otu alalım. Hatta ben abim kuzenim gidip şu otu bulalım ve o sırada kadınlar da cesetleri yukarıya taşısın. Dediğimde bi fikri beğendiler. Bu ot aktarlarda 10 gram kadar bulunuyormuş.

10 gram biraz az ama yine de stok yapmaları işimize gelir. Ankara'nın en büyük aktarlarından birisi 25-30 km kadar uzaktaydı. Arabalara binip hızla oraya gitmeye başladık. Tabii benim şeklim  her zamanki gibi yerindeydi. Arabanın üstü açıktı ve benim hızla düşüncelerim artıyordu. Ama böyle gözükmek çok hoşuma gidiyordu. Bu fikirleri aklımdan silmek için hemen raplere başvurdum. Bazı rapleri dinlerken içinde geçen " Ölüm " kelimesi beni bu dünyada olanlar için düşündürüyordu.

Fakat bunun olmasını ben istemiyordum ya. Öl ya da öldür düşüncesini ben ortaya atmadım ya. Ama bu düşünceye uymalı ve hem kendimi hem de ailemi korumalıydım. Bunu yolda giderken düşündüm fakat bunun yolda düşüncesi bile tehlikeli olacağından düşünceleri bir kenara bıraktım. Aktarları düşünüyordum. Aktarların bir de stoklarını da aramalıydık. Bunu telsizden abimlere söyleyince bacağıma baktım. Hala acıyor ve ağrısı dinmiyordu. Bu ağrı yaklaşık 3-4 hafta kadar sürecekti.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             Bunu düşünürken arabanın arka taraftan sallandığını gördüm ve o bir zombiydi. Hızlı bir fren yaptığımda onun düşmediğini ve abimle kuzenimin beni görmedikleri için gittiklerini gördüm. Zombiye tekrar döndüğümde üstüme atlamak üzereydi. Yanımdaki çamtamdan Hızla elime gelen ilk şeyi elime aldım. İlk olarak elime Desert Eagle geldi. Rastgele atışlar yaparak zombiyi vurmayı planlıyordum. Rastgele atışlar yaptığımda hızlı bir şekilde mermileri harcadığım için cephanenin bittiğinde ona göz ucuyla baktım ve sadece arabanın arka tarafında diz çökmüş bir şekilde durduğunu gördüm.

Ama zombi ölmemişti ağzını açarak benden kocaman bir ısırık almayı planlıyordu. Çantamdan bir el bombasını ağzına attım ve sert ve okkalısından bir yumruk atarak onu arabadan attım. Gaza bastım ve bir kaç metre sonra durdum. Sonra da sese gelen zombileri izlemeye başladım. Tam yere düşme sesine hızlıca gelirken birden bombanın patlamasıyla kafa-bacak-kolu kopan  zombiler başka zombileri de yanlarına çekeceklerdi. Sonra telsizden onlara seslendim.

Abim bana Bomba sesleri geldi iyi misin? diye endişeli bir sesle sordu. Ben de Ben iyiyim bir zombi ile uğraşıyordum. Biraz uğraştırdı ama siz merak etmeyin. Nerdesiziniz beni görmediniz ve önden önden gittiniz. Bari aktarları bulabildiniz mi? dedim. Biz aktarları bulduk ama bu ot bazı aktarlarda var. Onlarda da çok var. Yani 150-200 gram kadar toplamda var. Biz şu ana kadar yarısını bulduk. dedi. Ben de gaza son gücümle basarak gittim. Onların arabalarını görünce " Abiii...... Abiii......" derken duvardan gelen sesimin yankısını duyunca bu ülkenin tekrar kalabalığından iz kalmadığını hatırladım. Artık bu ülke çok tenhaydı. Sesin bile yankı yapmıyorsa bu ülkede artık yâlnızsın demektir. Yahu bunlar arabalarını bırakıp nereye gitti. Birkaç ayak sesi duydum.

Bir kaç ayak sesinin devamını duyunca tam oraya döndüm ki.....
 

Zombi SalgınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin