Yeni arkadaş iyi birine benziyordu. Fakat her gün biz uyuduktan somra bir yerlere gidiyordu. Neyse ben bunu en baştan anlatayım.
Yeni arkadaş biraz ilginç biriydi fakat konuşması ve hareketleriyle bizi meraka düşürüyordu. Biz onunla konuştukça o da bizden uzaklaşıyordu. Her gün içtiği bir hap vardı. Onun tansiyonunu düşürüyormuş. Fakat tansiyonun düşmesi için insülin veya glukagon gerekiyordu. Tam ismini çıkaramıyorum. Fakat ikisinden birisi olduğu kesin. Yine bir geceydi. Babamın da tansiyonu yükseldi fakat verdiğimizde hiç bir işe yaramadı. Ama evden aldığım tansiyon hapını verdik ve iyileşti. Bunu sorunca da sinirlendi ve gitti.
Sonra da koşarak üstümüze geldi. Abim halatlı mızrağını fırlattı ve adamın yere düşmesini sağladı. Babam karnından vurdu. Ben de koşarak kafasına uçan tekme attım. Tam arkama döndüm ve ayağımda bir geriye gitme hissettim. Ama ayağımı tutmuştu.Babam da tekrar sıktı silahını fakat içtiği hap onun güçlenmesine yaramıştı. Ben katanamı kafasına sapladım. Abimde dikenli teli ile kafasını havaya uçurdu. Abim" Aramızdaki arkadaşın kafasını havaya uçurduk ha" hepimiz bu durumu normalde yaşasaydık bir gün etkisinden çıkamazdık. Fakat bu durum insanı cesaretlendiriyor. Bu şekilde dövüşmemin sebebi benim askerde yüzbaşı eğitimine girmem ve orada çok şey öğrenmemdir. Abim ise daha da cesaretli olmasından dolayı pek çok şeyden korkmaz. Oda binbaşı eğitimine girdi. Babam zaten eski kafes dövüşçülerindendir. Annem doğuştan ev hanımıdır fakat onun da eli armut toplamıyor ya.
Abime cevap olarak " Evet öyledir binbaşım" dedim. Neyse adamdan gelen leş kokusunu içimize sindiremedik. Fazla uzakta olmayan yaklaşık yüz metre ilerdeki fırına götürdük. Fırına attık ve bir çürümüş et tadı geliyordu. Bir süre sonra zombiler eti almak için onlar da fırına atlayacaktı. Ve fırında et ziyafeti. Zombiler çok aptaldı ve hemen atlıyorlardı.Onlar yandıkça koku artıyor ve uzaktaki zombiler de gelmeye başlıyordu. Bizde ateşi harlıyorduk. Ve yaklaşık elli kadar zombi yandı. Yarıladığımız zombi grubu bir yerden sonra durumu anlamaya çalıştı. Ve siper aldığımız yerden bizi gördü. "Erkekliğin ℅99'u kaçmaktır" dedim. Ankara Fatih 'teydim. Koşmaya başladım. Zombiler de bizi gördü ama sonuçta zombiler ve yavaşlar. Biz koşmaya başladık ve gördüğümüz bir araca binip hızla sürmeye başladım. En son hız ibresinin 140'larda olduğunu gördüm ve ilerden gelen ve sonunu göremediğim bir zombi sürüsü geliyordu. Soldan giden bir tarla vardı ve ben oraya girdim. Hızla sürmeye başladım. Fakat bir traktör gördüm ve direksiyon sıkışmıştı. Frene bastım fakat frende patlamış ve hiçbir etkisi yoktur. Sonunda traktöre çarptım ve defalarca taklalar açmaya başlarken benim gözlerim kapandı.
Fakat gözlerim açıldığında ilk olarak ailemi aradım ve etrafta gezen kanları takip ettim ve yoktular arabaya tekrar gittim ve bir adres yazıyordu. İstanbul/ Fatih/ Çiçek Caddesi/ Zaten biz senin her zaman peşindeyiz sen caddeye gelirsen biz seni buluruz. Bu da ne. Ben ailemin oyunlarını biliyorum. Tahminen kuzenlerimi bulmaya gittiler. Benim de onlarla beraber hareket edeceğimi ve o şekilde gideceğimi biliyorlardı. Zaten tüm zombilerrin İstanbula gideceğini biliyorlardı. Kuzenlerimi almaya gittim. Biri kız ve birisi erkekti. Ama ikisi de silah kullanabilirdi. Evleri Mamaktaydı. İlerde gördüğüm bir araba vardı. Bu çiftlikte birkaç çift araba vardı. En hızlı olarak bildiğim arabayı aldım ve hızla ilerledim. Yola çıktım ve patlayan arabalar, cesetler , yerdeki mermi kovanları, ateşler. Ne kadar kötü bir manzara. Arabadaki düğmeleri kontrol ettim ve bir düğmeye bastım. Önümden çıkan bir minigundu. Neyse bunu nasıl kontrol edeceğimi bilmedikten sonra ne işe yarardı. Bari havam olsun diye indirmedim önüme çıkan bir zombi vuruldu. Öndeki silahtan duman geliyordu. Bu işi sevdim.
Ben gidiyordum o ateş ediyordu. Bir yerde durdum tahminen burası Mamaktı. Bir yokuştan arabayla tırmandım ve evlerini buldum. Onları korumam lazımdı ve bundan emin olmalıydım. Minigun'un mermilerini kontrol ettim. Az kalmıştı bagajı ko trol ettim ve binlerce mermi vardı. Onları arkaya koydum ve yaklaşık bin mermi kadar mermi koydum. Kuzenimgilin evini buldum. Orada beni zombi sandı ve" Isırıldınmı" diye sordu ve ben de "Kuzen" dedim o da bana "Sen ölmedin mi " diye sordu. Sonra devamı geldi. Kuzenlerimi aldım ve arabaya bindim. Arabayı beğendiler. Bir çantaları vardı yanında ve birkaç adet silah varmış. Ki silah dediği bıçakmış. Ben de onları oradaki silahçıya götürdüm. Silahçıda onlar da iki adet silah aldı. İki silah da neymiş. Arkaya sakladığımız silah çantası on silah kapasitesine sahipti. Silah çantası verdim fakat kız olan kuzenime biraz ağır geldi. Neyse arabama atladım ve dikiz aynasına baktım ve ailem vardı. "Kaptan rota nedir?" dedi babam. Hala herkesin silah çantası vardı. Adımız da bari Mahşerin 6 Atlısı olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zombi Salgını
Aksiİnsanlar bir virüs ile zombilere dönüştü. Bu insanlardan ben nasıl kaçacaktım?